Posts Tagged ‘SARRAF’

ANONİM – 2

Perşembe, Eylül 4th, 2014

Algıyı yöneten, olguyu yönetir.

– Büyük bir kibir varsa, kapatmaya çalıştığı büyük bir yara vardır.

– İstek arttıkça, bilinç kaybolur.

– Gerçeği bildiğinde yalanlar eğlenceli olabilir.

– Tanrım, bana değiştirebileceklerimi değiştirebilmem, değiştiremeyeceklerime katlanmam için sabır, ikisini birbirinden ayırdedebilmem için akıl ver.

– Yapmak istediklerinizi yapmaz, yapmak istemediklerinizi de yaparsanız özgürlüğünüzü kaybedersiniz.

– Hiç birsey yolunda gitmedi ama hiç birşey de beni yolumdan etmedi.

Dinlemek, sevmektir.

– Merhamet; acımak değil, acıyı hissetmek ve anlamaktır.

– İyi insanın içinde, kötü şey durmaz.

– Kötü insanlarla arkadaşlık edenler, iyi insanlar hakkında kötü düşünmeye başlar.

– Çileye talibiz, ona bile bırakmıyorlar yaşayalım.

– Ölümü gösteriyorlar, sıtmaya razı ediyorlar.

– Arefeyi yaptırıyorlar, bayramı göstermiyorlar.

– Dünyada en çok acı çekenler, birbirine katlanmak zorunda kalanlardır!

– Dereyi görmeden paçaları sıvama!

– Siyasetçi gelecek seçimleri, devlet adamı ise gelecek nesilleri düşünür.

– En başarılı komutan, savaşmadan zafer kazanandır.

– Gerçekte herkes ölür ama herkes yaşamaz.

– Önemli olan senin inanman değil, onun sana ne kadar inandığıdır.

Koşulsuz olarak iyiyi isteyen, başkası için iyi olandan, tanrı için bile olsa daha muteberdir.

– Sizin yüksekliğiniz, bizim eğilmişliğimizdendir.

– Üzülmek, pişman olmaktan iyidir.

– Hata yapmaktan korkan, doğrusunu öğrenemez.

Öfke gelince göz kızarır, öfke geçince yüz kızarır.

– Dostunu yüzünden, düşmanını gözünden tanırsın.

– Dost başa, düşman ayağa bakar.

– Hayat, çok kısa olabilir ama bu onun ilginç ve eğlenceli olmayacağı anlamına gelmez.

– Aklına kötü şeyler getirmezsen, kötü şeyler olmaz.

– Bugün dünden iyi, sadece yarından daha kötüdür.

– Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.

– Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!

– Aslolan başkasını değil, kendini değiştirmektir.

Çocuklarınızı eğitmeye çalışmayın, onlar zaten sizlere benzeyecek, siz kendinizi eğitin.

Erdemli insan, kendisine gösterilen saygıdan cesaret bulup, haddini aşmayandır.

– Başkasını tanırsan “bilgesin”, kendini tanırsan “aydınlanmışsın” demektir.

– İnsanların aptallıklarını düzeltmek konusunda yeteri kadar etkili olamayacaksanız, bunu yapmaktan vazgeçmeli ve kendinizi korumalısınız.

– Danışan dağ aşar, danışmayan düz ovada şaşırır.

– Birinin seni anlayabilmesi için, senin düşündüklerini daha önce, en az bir kere onun da düşünmüş olması gerekir.

Güce tapan, kana susar.

– Kanı kanla değil, suyla yıkarlar.

-Şiddet, şiddeti doğurur.

Her şeyin aşırısı, tersini besler.

– Her zaman alttan alırsan, altta kalırsın.

– Kötülerin kazanması için, iyilerin seyirci kalması gerekir.

– Her şerde bir hayır, her hayırda da bir şer vardır.

– Dut ağacından oklava, darı unundan baklava olmaz.

– Papaza kızıp, dinden çıkılmaz.

– Kaş yapayım derken, göz çıkarılmaz.

– Bundan iyisi, Şam’da kayısı.

– Yanlışta ısrar edilmez, o yanlışı bir yerden çevirmek lazım.

– Affedememek; affedilemeyene bağlılıktır, bir yüktür, ömür boyu taşınmaz.

– Acı patlıcanı kırağı çalmaz.

– Keskin sirke, küpüne zarar.

– Öfke ile kalkan, zararla oturur.

Dünyada en güzel şey, olmasını en çok istediğin şeydir.

Tarih; insanın bozduklarıdır.

Tarih: kazananların kaybedenler için yazdığı, menkıbelerdir.

İnsanlık tarihi; kurallarını tanrının koyduğu, “medeniyet kurmaca oyunu”dur.

Tarih; eserlerini iki defa oynarmış, önce trajedi sonra da komedi olarak.

– Aptallar konuşur, akıllılar dinler.

-Şüphe, aklın yarısıdır.

– Abdala malum olur.

– Güç, sabrın içindedir.

– Öyle insanlar var ki; konuşur, konuşur, konuşur… tâ ki söyleyecek bir şey buluncaya kadar.

– Sevmek, ihtiyaç duyulduğunda bulunman gereken yerde olmaktır.

Aşk, birinin sahip olmak istediği diğerininse köle olmak istemediği ilişkinin adıdır.

Aşk, patolojik bir durumdur.

Evlilik, cinselliğin meşru halidir.

Kız evden gider, oğlan elden gider.

– Erken kalkan “yol” alır, erken evlenen “döl” alır.

– Büyük şeylerin, küçük başlangıcı olur.

– Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse!

Gençler ümitle, yaşlılar hatıralarıyla yaşar.

– İnsan, ne kadar reddetse de bir şeylere inanma ihtiyacı duyar.

– Yarınlar, rahatlarına kıyabilenlerindir.

– Sarraf olmayan ne bilsin, zanneder her taş incidir.

– Tanrım! Bende düşmanlarımı altedecek cesaret var, sen beni dostlarımdan koru!

– Her daim, mutlu bir azınlığa hizmet eden, mutsuz bir çoğunluk olmuştur.

Kart kedi, taze sıçandan hoşlanır.

– Göz görmeyince, gönül katlanırmış.

– Gözden ırak olan, gönülden de ırak (uzak) olur.

– Göz olanı, akıl olacak olanı görür.

– Her şey olacağına varır. Sadece, olmuşla ölmüşe çare yok.

– Dünya hayatı; hesaplaşma değil helalleşme, darılma değil dayanma yeridir.

– İki gün yatak, üçüncü gün toprak, misafirlik üç gün…

– Eğitim; kökleri acı, meyvaları tatlı bir ağaçtır.

– Dil dile değmeden, dil öğrenilmez.

Bataklığı kurutmadığınız sürece, sivrisinekler olacaktır.

– İnsanlarla ilişkin, ateşle olduğu gibi olsun! Çok yaklaşma yanarsın, uzaklaşma donarsın.

– Uluslararası ilişkilerde; haklının gücünden değil, güçlünün haklılığından bahsedilir.

– Her millet, layık olduğu şekilde yönetilir.

– Su uyur, düşman uyumaz.

– Ayıdan post, düşmandan dost olmaz.

– Zirveye çıkarken, yanından geçtiğin insanların yüzüne iyi bak, çünkü dönüşte tekrar karşılaşacaksın!

– Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.

– Boynuz, kulağı geçer.

– Ağlamayan çocuğa, meme verilmez.

– Doğmamış çocuğa, don biçilmez.

– Alışmamış götte, don durmaz.

– Alışmış, kudurmuştan beterdir.

– Aç köpek, kudurur.

– Görmemişin oğlu olmuş, çekince çükünü koparmış!

– Kendini geliştirmek, mukayese etmektir.

– Bir fikri herkes paylaşıyorsa, o fikrin doğruluğundan şüphe ederim.

– Burjuva olmanın önemli kriterlerinden biri, en az üç nesil üniversiteli olmakmış!

– Küçükken ele alırsanız, olanaklar sınırsızdır.

– Ağaç, yaşken eğilir.

– Hiç kimse, vazgeçilmez değildir.

– İyiler, mutlaka kazanır.

– Son gülen, iyi güler!

– Düşenin, dostu olmaz.

– Attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değsin.

– Ayağına değmedik taş, başa gelmedik iş kalmaz.

– Yuvarlanan taş, yosun tutmaz.

– Taş ol da baş yar!

– Ummadık taş, baş yarar.

– Taş yerinde ağırdır.

– Meyve veren ağaç, taşlanır.

….

– Mal, canın yongasıdır.

– Cana gelen, mala gelsin.

– Az veren candan, çok veren maldan.

– Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar.

– Yemeyenin malını yerler.

– Fazla mal göz çıkarmaz.

– Mal mülkle fazla uğraşmaya gelmez, ya mal olursun ya da zürriyetten!

– Dünya malı, dünyada kalır, kefenin cebi yok!

– Otuzuna kadar çocuk sahibi, kırkına kadar mal sahibi olamayandan hayır gelmez.

– Fakirlik kayıptır, fakirin sahibi olmaz.

….

Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

Mal da yalan mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan

YUNUS EMRE

……….

– Minareyi çalan, kılıfını hazırlar.

– Dervişin fikri neyse zikri de odur.

– Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur.

Korkulu rüya görmektense, uykusuz kalmak iyidir.

– Tencere dibin kara, seninki benden kara!

– Terzi kendi söküğünü dikemezmiş.

– Dost başa, düşman ayağa bakar.

– Çok muhabbet, tez ayrılık getirir.

– Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!

– Çiğ yemedim ki, karnım ağrısın!

– Namazda gözü olmayanın, ezanda kulağı olmaz.

Abdestimden şüphem yok ki, namazımdan olsun!

– Yarası olan gocunur.

– Bir ipte iki cambaz oynamaz.

– Su testisi su yolunda kırılır.

– Armut dibine düşer.

***

– Derdini söylemeyen, derman bulamaz.

– İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelirmiş.

– Güneş girmeyen yere, doktor girer.

– Ev alma, komşu al.

– Borç yiğidin kamçısıdır.

– Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmektir.

– Kurt ol da gel beni ye!

– Aç tavuk rüyasında, kendini “darı ambarında” görürmüş!

İnsan eti, ağırdır.

– Et girmeyen yere, dert girer.

– Bir dirhem et, bin ayıp örter.

– Ananız dert yesin, yarım yarım dört yesin!

– Pişmiş aşa, su katılmaz.

– Azıcık aşım, kaygısız başım…

– Tok, açın halinden anlamaz.

– Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.

– Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş!

– Her yiğidin, bir yoğurt yiğişi vardır.

– Boğaz, dokuz boğumdur.

– Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz.

– Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

*

Taklidi yapılan aslını yüceltir.

– Aslan yattığı, yerden belli olur.

– Elin yumruğunu yemeden, kahraman olunmaz.

– Davul bile, dengi dengine vurur.

– Uzaktan davulun sesi, hoş gelir.

– Deliye her gün bayram.

-Deli deliyi görünce, değneğini saklanmış.

– Kızını dövmeyen, dizini döver.

– Kızı başıboş bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya gider.

– Taşıma suyuyla, değirmen dönmez.

– Sel gider, kum kalır.

– Üzüm üzüme baka baka kararır.

– Her şeyin azı karar, çoğu zarar.

– Zorla güzellik olmaz.

– Kadının fendi, erkeği yendi.

– Geline “oyna” demişler, “yerim dar” demiş!

– Bekara, “karı boşamak” kolaydır.

– Ya çekiç olursun ya da örs.

– İşleyen demir ışıldar.

– Takke düştü kel göründü.

– Ser verir, sır vermez.

– Dost acı söyler.

– Ne yardan geçerim ne de serden!

Birini sevmek, ona benzeme eğilimi göstermektir.

Birinden nefret etmek, onu öldürmeyi istemektir.

– Sövene dilsiz, dövene elsiz olmalı.

YOZLAŞTIRAN SÖZLER

“Bal tutan parmağını yalar!”

“Devletin malı deniz, yemeyen domuz!”

“Yemeyenin malını yerler!”

“At binenin, kılıç kuşananın!”

“Kol kırılır, yen içinde kalır!”

“Söz gümüş ise sükut altındır!”

“Komşuda pişer bize de düşer!”

“Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez!”

“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!”

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!”

“Üzümünü ye bağını sorma!”

“Köprüden geçene kadar ayıya dayı de!”