MEVLANA:
Nice adamlar gördüm, üzerinde elbise yoktu
Nice elbiseler gördüm, içinde adam yoktu.
…
Arkamdan ağlamayın,
Ölüm günü düğün günüdür,
Vuslat günüdür,
Maşukun aşığına kavuştuğu gündür.
…
Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verilecek bir cevabım vardır
Lakin,
Bir lafa bakarım, laf mı diye
Bir adama bakarım adam mı diye.
—
Yüzde ısrar etme, doksan da olur
İnsan dediğinde, noksan da olur
Sakın büyüklenme, elde neler var
Bir ben varım deme, yoksan da olur
Hatasız dost arayan dosttan da olur.
Peygamber bunu anlattı dedi ki:
Kim kendini bilirse, Rabbini de bilir.
—
Açlığa sabredersin, adı “oruç” olur.
Acıya sabredersin, adı “metanet” olur.
İnsanlara sabredersin, adı “hoşgörü” olur.
Dileğe sabredersin, adı “dua” olur.
Duygulara sabredersin, adı “gözyaşı” olur.
Özleme sabredersin, adı “hasret” olur.
Sevgiye sabredersin, adı “AŞK” olur.
ETME
(Şems’e)
Duydum ki, bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.
Ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme
Ey, makamı var ve yokun üstünde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Şekerliğin içinde zehir olsa dokunmaz
Sen zehri şeker, şekeri zehrediyorsun, etme.
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme.
YENİLİĞE DOĞRU
Hergün bir yerden göçmek
ne iyi
Hergün bir yere
konmak ne iyi
Bulanmadan, donmadan
akmak ne hoş
Dünle beraber
gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa
düne ait
Şimdi yeni şeyler
Söylemek lazım
…..
Bana harflerden ve kelimelerden arınarak gel,
kalıplardan kurtul, kalbinle gel,
kalindn sıyrıl, halinle gel,
ister bu aşkın “sen” hali,
ister “ben” hali olsun,
“gel” dediğin zaman,
ne “sen” ne de “ben” olmayacacağız burada,
o halde sadece gel,
ister “sen” ile gel, ister “sen”siz,
yeter ki, GEL….
…..
Sen ruhuma cemre diye damlamadıktan sonra,
ben bu “ben”de neyleyim,
aşk da sen
hasret de sen
ben de “sen”
*
**
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum
ışığı gördüm, korktum
ağladım
*
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim
karanlığı gördüm, korktum
gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi
ağladım
*
Yaşamayı öğrendim
doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu
aradaki bölümün
ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim
*
Zamanı öğrendim
yarıştım onunla
zamanla yarışılmayacağını
zamanla barışılacağını
zamanla öğrendim
*
İnsanı öğrendim
sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu
sonra da her insanın içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim
*
Sevmeyi öğrendim
sonra güvenmeyi
sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu
sevginin, güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim
*
İnsan tenini öğrendim
sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu
sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim
*
Evreni öğrendim
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim
sonunda evreni aydınlatabilmek için
önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim
*
Ekmeği öğrendim
Sonra barış için, ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini
sonra da ekmeği hakça üleşmenin
bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim
*
Okumayı öğrendim
kendime yazıyı öğrettim sonra
ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana
*
Gitmeyi öğrendim
sonra dayanamayıp dönmeyi
daha da sonra kendime rağmen gitmeyi
*
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta
sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım
sonra da asıl yürüyüşün
kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım
*
Düşünmeyi öğrendim
sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim
sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak
düşünmek olduğunu öğrendim
*
Namusun önemini öğrendim evde
sonra yoksundan namus beklemenin
namussuzluk olduğunu
gerçek namusun, günah elinin altındayken
günaha el sürmemek olduğunu öğrendim
*
Gerçeği öğrendim bir gün
ve gerçeğin acı olduğunu
sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar
hayata da lezzet kattığını öğrendim
*
Her canlının ölümü tadacağını
ama sadece bazılarının
hayatı tadacağını öğrendim
*
Ben dostlarımı
ne kalbimle ne de aklımla severim
olur ya kalp durur, akıl unutur
ben dostlarımı ruhumla severim
o ne durur ne de unutur.
*
**
– Kamil insan odur ki, koya dünyada eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.
– Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin.
– Herşey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme, çünkü orası gidişatın değişeceği yerdir.
– Seni anlatan iki şey vardır; hiçbir şeye sahip değilken gösterdiğin sabır ve her şeye sahipken gösterdiğin tavır.
– İnsanların birbirlerini daha iyi anlamak için, aynı dili konuşmaları değil, aynı duyguyu paylaşmaları önemlidir.
– Sen ne kadar konuşursan konuş, herkes anladığı kadarını alır.
– Kahırdan, lütuf doğdu.
– Yaralarımız, ışığın içeri girdiği yerdir.
– Bir insanın olmak isteyeceği en güzel yer, bir hayır duasının içinde olmaktır.
– Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır.
– İyi bir dostu olanın, aynaya ihtiyacı yoktur.
– Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci mercan da nedir ki; bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.
– Senin için başkasını terk eden, başkası için de seni terk eder.
– Kimde bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür.
…
Aşka uçarsan kanadın yanar,
Lakin aşka uçmazsan kanat neye yarar?
…
– Tüm dinler aynı şarkıdır.
– Üç sözden fazla değil, tüm ömrüm şu üç söz; hamdım, piştim, yandım.
– Akıllı insan, düşündüğü herşeyi söylemez fakat söylediği herşeyi düşünür.
– Soysuza ilim öğretmek, eşkiyanın eline kılıç vermektir.
***
– Canı arıyorsan, cansın
bir lokma ekmek arıyorsan, bir lokma ekmeksin
neyi arıyorsan, O’sun!
***
YEDİ ÖĞÜT
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol
Şevkat ve merhamette güneş gibi ol
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol
Hoşgörülükte deniz gibi ol
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.