– Zenginler için yatırım alanları:
Altın, döviz, gayri menkul, borsa.
Fakirler için yatırım alanları:
Ahiret, cennet, huriler, sabır.
***
– Rekabetin olmadığı yerde rehavet vardır.
….
-Zayıf insanlar mutluluktan bile korkarlar. İplikle bile yaralanırlar.
OSAMU DAZAİ
***
– Zayıf insanlar, sırt sırta verirler.
– İmkansızlık, sevgiyi büyütür.
– Uzaklaşmak istemediklerimiz için uğraşılıyorsa, en çok o zaman direnmeliyiz.
– Alçakgönüllülük, gururdan üstündür.
– Bazı insanlar vardır; konuşur, konuşur, konuşur, ta ki, söyleyecek bir şey buluncaya kadar!
– Açtırma bayramlık ağzımı, söyletme kötüyü!
Senden gelecek iyilik, Allah’tan gelsin!
– Senin gibi nelerini gördük, gül gül öldük!
Al atını ver tımarımı, senden korkan senin gibi olsun!
– Kiminin ağzından laf alamazsın, kimini de parayla susturamazsın!
*
– Bir yalan söylediğinde, daha fazlasına hazır ol!
– Aşağı indim bir yalan söyledim, yukarı çıktım kendim de inandım!
– Bir yalanı yüz kere söylersen, gerçek gibi gelir.
– Erkeğe maaşı, kadına yaşı sorulmaz!
– Giritlinin biri kalkmış, “bütün Giritliler yalancıdır” demiş!
– Yalandan kim ölmüş!
– Yalancının mumu, mum bitince söner!
– Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz. (İyi, söyle rezil ol.)
– Ateş olmayan yerden, duman çıkmaz!
– Bozacının şahidi şıracı! (Al birini, vur ötekine!)
– Üzümünü ye bağını sorma, bağcıyla da uğraşma…
– Gelene ev önünde, gidene yol önünde…
– Ben herkese benzemem, herkes iyiyse ben kötüyüm.
– Aşağıdakiler küçük hırsız, yukardakiler ise büyük hırsızdır.
– Doğuştan şansız olanlar, her zaman birileri tarafından yönetilmeye ihtiyaç doğarlar.
–
– Yılandan korkmam, yalandan koktuğum kadar!
(Her sene yılandan kaç kişi ölüyor, haberin var mı senin!)
– Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın! (Zaman uzun, dokunur!)
– Yılanın başını küçükken ez, sonra başına bela olmasın!
– Elin ağzı torba değil ki, büzesin!
*
–İdeolojiler, deli gömleğidir.
– Hayatı korkusuzca yaşayanlar, ölümden korkmazlar.
*
– Değişime ayak uydur ama değişmeyecek olan ilkelerine de sımsıkı sarıl.
– Düşmanı olmayan adam, değersiz adamdır.
– Sahip olduğun en büyük servet, sana en yakın olanlardır.
– Kalbin neredeyse, evin orasıdır.
– Başkasını anlamak, acısını yüklenmektir.
– Eskiden kendimi iyi sanıyordum, şimdi bunları görünce anladım ki, kesinlikle mükemmelim!
*
– Herkese şapur şupur, bize gelince yarabbi şükür!
– Gökten altın yağsa, bizim başımıza taş düşer.
“Düşmedi” diye tam sevinirken, seker gelir yine bulur.
– Gülme komşuna gelir başına!
– Herkes geçer sen takılırsın!
– Av gibi davranırsan, av olursun.
– Denize düşen yılana sarılır.
– Ne kadar çok güldüysen, ağlamaya, kusmaya hazır ol!
– Kaçırdığın şeylere ağlama,, karşılığında ne aldığına bak.
– Kaybettiklerine üzülmeyi bırak, sahip olduklarına şükretmeyi öğren!
– Bir şey olmaz deme, yerin altı onlarla dolu!
– Bir şeyin altını üstüne getirmeye çalışma, üstünün iyi olmadığını kim söylüyor!
– Aklına kötü şeyler getirmezsen, kötü bir şey olmaz! (Zaten, kötüye bir şey olmaz!)
– En çok neyi istersen, o olur!
– Hayatta en güzel şey, olmasını en çok istediğin şeydir.
– Yaşamak seyahate çıkmak, ölmekse eve dönmektir.
– İnsan düşüncedir, ne düşünüyorsa onu yaşar.
– Çocuklar ne kadar karanlıktan korkuyorsa, yetişkinlerin pek çoğu da aydınlıktan korkuyor.
– Gençler maziden, yaşlılar bugünden kaçıyor.
– Hayattaki üç güzel ses; “kadın sesi, su sesi, para sesi”!
– Mutluluk; koşulların değil, tercihlerimizin bir sonucudur. Tercihlerini düşür garanti olsun!
– Yüzüne tükürsen, yağmur zannediyor, bağırınca da gök gürültüsü…
– Sizde yiyip içelim, bizde gülüp oynayalım!
– Bir şeyin oyuncak olmadığını anlamak için, üzerine oturmak mı lazım?
– Bokunu çıkarmak istemiyorsan, fazla kurcalama!
– Görmemişin oğlu olmuş, çekince çükünü koparmış! (Görgüsüzlüğün de bu kadarına pes…)
– İnsanlar birbirine, “dünyanın en ayıp şeyini” yaptıktan sonra daha ne yapmazlar ki?
– Can çıkar huy çıkmaz, canla beraber gider!
– Tembele iş buyur ki, sana akıl öğretsin.
– Cenabetten keramet beklenmez.
– Meyhane iskemlesinde oturmayan, dünyanın kaç bucak olduğunu göremez.
– İşte kapı işte sapı, ister sarıl ister darıl!
– Dediğim düdük, öttürdüğüm düdük. Hem suçlu hem güçlü…
– Ne kadar sallarsan salla, donuna düşer son damla! (Sallama hepsi düşşün!)
*
– “Komutan her zaman haklıdır.”
(Komutan haksız olduğunda, yukarıdaki madde geçerlidir. Ya seve seve ya söve söve!)
– Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete!
– Kılıcımız kesmiyorsa onu bileriz ama daha fazla bilenmiyorsa, yenisini yaparız. (Vikingler)
– Yenisi, orjinali bile arıza çıkarırken, eskisiyle, taklidiyle uğraşma!
*
– Kendisi namussuzun önde gidenidir, başkasına gelince “namus bekçisi” kesilir.
– Güzel birini öpmek istiyorsan, onlarca çirkine hazır ol!
– Evlilik, cinselliğin meşru halidir.
– Evlilik; dışarıdakilerin içeri girmeye, içeridekilerin de dışarı çıkmaya çalıştığı bir müessesedir.
– Adama “nerelisin?” diye sormuşlar, “daha evlenmedim” demiş!
– Bekara, karı boşamak kolaydır.
– Bekarın parasını it yer, yakasını bit.
– Üşengecin çocuğu olmazmış.
– Ömrün uzun olsun, düğünün güzün olsun, iki kız bir oğlun olsun!
– On tane eşşeğin olacağına, adam gibi bir enişten olsun!
– Eşşeğin hatırı yoksa, sahibinin de mi yok?
– “Fındık” gibi karım olsun, bir trilyon borcum olsun!
– İnsan ayakkabı alırken bile deniyor, kaldı ki evleniyorsun!
– Ayağına oluyorsa, giy gitsin!
– Ne giyersen, osun!
– Diri yersen diri, ölü yersen ölü gibi olursun!
– Yakacakla, seveceğin kötüsü olmaz! (Külliyen yalan)
– En iyi odun(!), çabuk yanıp geç sönendir!
– Orospuyu mezara koymuşlar, “tek mi yatacam?” demiş.
– Hem uzun olsun hem kalın olsun hem de sulu olsun… başka emrin?
– Nazar etme ne olur, çal-ış senin de olur!
– Atın ölümü arpadan olsun muş! (Sen at mısın?)
– Dere geçerken, at değiştirilmez. (Niye yasak mı?)
– Dereyi görmeden paça sıvanmaz! (Olur…)
– Filler tepişir, çimenler ezilir. (Lafa bak, çimenler eziliyormuş!)
– Eceli gelen köpek, cami duvarına işermiş.
– Allah bir garibi sevindirmek isterse, önce eşşeğini kaybeder sonra da buldururmuş!
– Ayı yavrusunu severken, duvardan duvara vururmuş!
– Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
– Seviyorsan bırak gitsin, dönerse senindir dönmezse,
zaten senin değildi! (Yaa yürü git…)
– Ya sev ya terket! (Ortası yok mu?)
– Ne istiyorlarsa ver, ne veriyorlarsa al, kafan rahat olsun!
– Önce “öl”, sonra “öde!” ( Emrin olur…)
– “Sevmek”; gözünün içine bakmak değil, birlikte aynı noktaya bakabilmektir.
– Ossuruktan teyyare, selam söyle o yare!
– Osurmak, dokuz doktora bedeldir.
– Kadın yok, çocuk yok, para yok, sorun yok!
…
– Ucuz olan “iyi” değildir. İyi olan da “ucuz” değildir.
– Sevdiğin işi yapamıyorsan, yaptığın işi seveceksin.
– Koşulları değiştiremiyorsan, kendini değiştireceksin.
*
“Mutsuzsan geçmişte,
endişeliysen gelecekte,
huzurluysan anı yaşarsın”.
LAO TZO
*
– Az ye, az konuş, çokça sev!
– Ne yardan geçerim ne serden! Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük.
– “Sen haklısın” deyince kavga olmazmış!
– Yenilen pehlivan, güreşe doymazmış!
– Ne kadar yavaş gidersen, o kadar hızlı varırsın!
– Şüphe öldürür.
– Fazla tevazu gösterirsen, ezik sanırlar…
***
– Aşırı tevazu, başkalarına çalışmayı gerektirir. (T.BUĞRA)
– Unutmak, tükenmektir.
– Beklemek kavuşmaktan iyidir.
– Çok uzun beklersen, işkenceye dönüşür.
– Eğer bir tanrı varsa, ayaklarıma kapanıp benden özür dilemeli. (Gestapo kampında duvar yazısı)
– Dindar ol, “dinidar” olma!
– Allah, insanı kendi ruhundan üfleyip halife olarak yaratmış, cahiller, şarlatanlara mürid olmak, onlara üfletmek için sıraya giriyorlar.
– İnsani evrenseli bile yakalayamamış, zamana karşı fikirlerle restore edilen inançların, ilahi olmasından sözedilemez.
– Peygamberler bile tökezler.
– Başkasına “din-iman”, kendilerine gelince “han-hamam!”. Kendine müslüman olma!
– Mücahidden “müteahhit” olmaz!
– Tarikatlar “holding”, şeyhler “ceo” olmuş!
– Şimdi değilse ne zaman, sen değilsen kim?
– Eski dost düşman olmazmış. (Allahım sen beni dostlarımdan koru!)
***
– İlkini unutturmak için, ikincisini daha kötü yapıyorlar.
– Vuslat ertelendikçe, şehvet artar.
– Kaza geliyorum, namus gidiyorum demez.
– Küçük kafa, büyük kafayı yer!
– Kaderde varsa düzülmek, neye yarar üzülmek!
– Düzülen hep biz olduktan sonra, “düzen” değişse ne olur?
–Tecavüz kaçınılmazsa, zevk almaya bak!
– Bir yaprak bir mızrak, gerisi teferruat!
– Çadırı kur, tavşanı vur!
– Dünya delikanlı olsaydı, yuvarlak olmazdı!
– Yüze gülücü, arkadan gömücülere dikkat et!
– Kart kedi, taze sıçandan hoşlanır!
– Gönül bu, ota da konar, boka da!
– Genç geriyorsa, yaşlı sevindir daha iyi!
(Küçükten yar seveni, cennete gönderiyorlar ya belki seni de alırlar!)
– Gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse!
– Gençler ümitle, yaşlılar hatıralarıyla yaşar.
– Yaşlanmak, yavaşlamaktır.
– Yaşlandıkça hafıza zayıflar, kavrayış artar.
– Yaşlanmanın en kötü hali, genç kalmaktır.
*
– “Delikli taş” bile yerde durmaz, illâ ki biri alır bir çiviye takar!
– Allah delmiş, koyvermiş!
– Demir tava gelir kömür biter, akıl başa gelir ömür biter.
– Azıcık daha akıllı olsa, aptal olduğunu anlayacak.
– Ayranı yok içmeye, atla gider çeşmeye!
– İlaç için sürüyüm desen, sürmeye “akıl” yok, bir de herkese akıl vermeye kalkar!
– Kendinde “akıl” yok, herkese akıl vermeye kalkar!
– Kendini değiştirmeden, tüm insanlara ayar vermeye kalkıyor!
– Güt diye “üç kaz” versen, ikisini kaybeder gelir!
– Şakülsüz deliği tutturamaz, kendini idare etmekten acizdir, bir de aleme nizam vermeye kalkar!
– Deliye dert anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.
– Deliye “dert” anlatıncaya kadar, akıllıya ne verirsen ver!
– Akılsız dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun daha iyi!
– Deli deliyi görünce, değneğini saklar.
– Elalem deliye hasret, biz akıllıya!
– Millet de aramayla, biz de arabayla!
– Dertleri, “ben söyleyim sen yap!”
– Allahım, sen aklıma mukayyed ol!
– Akıllısı beni bulmaz, delisi peşimi bırakmaz.
– Yüz verdik deliye, sıçtı geldi halıya!
– Akıllı olduğunu söyleyenden daha delisini, deli olduğunu söyleyenden de daha akıllısını görmedim!
– Aptallar söylediklerine, akıllılar söylemediklerine pişman olur.
– Bir deli, bir kuyuya taş atarsa, çıkarmak için en az kırk akıllı lazım!
– Birine kırk gün “deli” dersen, “deli” olur! (Lütfen dikkat edelim!)
– Deliye her gün bayram!
– Gafile kelam, nafile kelamdır.
– Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine, deli ol dünya senin kahrını çeksin!
– “Şans” diye bir şey olmasa, bu gerizekalıların onca akıllıdan daha iyi durumda olmasını açıklayamazdık!
*
– Küçük insanlar konuşur, büyük insanlar konuşulur.
– Bazı insanlar, bazen insanlardır.
– İnsanlar yaptığı işlerle büyür, başarısına göre ya altı çizilir ya üstü.
– Bazı insanların sadakatleri, ihtiyaçlarındandır.
– Yalnız kalmayı iyi beceren insanlar, mutsuz kalabalıklardan uzak dururlar.
– Okulu bitirinceye kadar ailesine, iş hayatında patronuna, emekli olduğunda da tabiata teslimdir.
– Kontrolsüz güç, güç değildir.
– Kaçacağı yerde, sıçacağı geliyor.
– Aklına ne geliyorsa, ya kaçarken ya sıçarken geliyor!
– İki yüzlülüğün daha kötüsü yüzsüzlüktür.
– Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker.
– Kız nişanlı, gelin iki canlı, kocakarının hali belli…
– Hem her gün aynı şeyleri tekrar ediyorlar hem de hayatlarının değişeceğini bekliyorlar…ya sabır!
– Hayat, aynı şeyleri tekrar edecek kadar uzun değildir.
– Bizimki yaşamak değil, ölüm nöbeti. (Bitmiş, okeye dönüyor!)
– Aşk yok, düş yok, umut yok. (Ölmüşsün haberin yok!)
*
– Bahçıvansın biberin yok
Hıyarsın haberin yok
*
– Olmayacak duaya, “amin” denmez.
“Olmuşla ölmüşe” çare yok!
*
– Misafirlik üç gündür:
-İki gün yatak, üçüncü gün toprak!
– Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer.
– Çağrılırsan erinme, çağrılmazsan görünme.
– Ayrılamadığın her yer, senin için hapishanedir.
*
– Misafir tanrıdır. (Hint Atasözü)
*
– Işığın gölgeyle
geçmişin gelecekle
öfkenin sevgiyle
umudun gerçekle
barıştığı gün
güzel günler göreceğiz.
*
– İzahı olmayanın, mizahı olur.
– Kayıt yapmıyorsa, intikal zayıftır.
– Conta yakıyorsa, sigorta atacak demektir.
– Armut piş, ağzıma düş!
– Aç ayı oynamaz.
– Benim kilo problemim yok, sadece boyum kısa…
– Kural, bir lokma eksik, bir adım fazla…
– Gak deyince “et”, guk deyince “süt”. Hayat sana güzel, cennet sana var!
– Yolcudur Abbas, yolda durmaz.
– Yollar yürümekle aşınmaz.
– Her şey olacağına varır, sadece olmuşla ölmüşe çare yok!
– Olacak oğlak, bokundan belli olur.
– Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!
– Yedisinde neyse, yetmişinde de odur.
– Kan kusarım, kızılcık şerbeti içtim derim!
– Damar olmayan yerde, kan dolaşmaz.
– Soğanın acısını yiyen değil, doğrayan bilir.
– İktidar gelin gibidir, kendine ortak istemez.
– Şeytan taşlamaktan, tavaf etmeye fırsat bulamıyoruz.
Şeytanla uzun süre dans edersen, eninde sonunda ayağına basar.
– Şeytan ayrıntıda gizlidir.
– Şeytan azapta gerek.
– Biz “melek gibi ol” diyoruz, o “Azrail’den başka melek tanımam” diyor!
– “Titanik” bile battıktan sonra…
– Altı kaval üstü şişhane…
– Ön teker nereye, arka teker oraya…
– Hiçbir şey yapmamak, seçim yapmaktır, tarafsız olmak değil.
– Cinayete sessiz kalmak, ona ortak olmaktır.
– Kalkmasını biliyorsan, düşmekten korkma!
– Geç olsun, güç olmasın.
– Geç geldi desinler, geçmiş olsun demesinler.
– Namazda gözü olmayanın, ezanda kulağı olmaz.
– Yaz var kış var ne acele iş var.
– Ölme eşşeğim ölme, yaz gelsin de yonca biçiyim!
– Eşşeğe rakı içirmişler, çulunu bahşiş vermiş!
– Atın ölümü, itin bayramıdır!
– Kıyıdan uzaklaşma riskini alamayan, okyanus geçemez.
– Darılma dayan, sövene dilsiz dövene elsiz ol.
***
– Deveye diken, insana söven yaraşır!
– Bir hatır, iki hatır, üçüncüye vur yatır!
– Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?
– Baldız, baldan tatlıdır!
*
– Hadi yavrum, hadi çocuğum, kumda oyna gözüne çöp batmasın!
– Darpa, gaspa, fuhşa karışma ne yaparsan yap!
*
– “Hasan” almaz, “basan” alır.
– Kadın serçe gibidir; çok sıkarsan ölür, gevşek bırakırsan uçar!
– Çiçeklere her gün aynı miktarda su ver! Çok verirsen soldurursun, az verirsen öldürürsün…
– Ziyan olacağına, ver bir fakir sebeplensin!
– Bizde yüz yok istemeye, sizde de insanlık yok vermeye, namerde muhtaçlığımız hep bundandır!
– Onca kadın bir adamı namerde muhtaç ediyorsa, bu ayıp onlara yeter!
– Dere yatağına ev yapma sel alır, tepeye yapma yel alır, yetmişinden sonra evlenme el alır.
***
– Amerikan tarihini öğrenmek istiyorsan, bir kitap al. Rus tarihini öğrenmek istiyorsan, bir kürek al!
***
“Hepimiz kızgın tavaya düşmeye, can atan damlalarız.”
CHİCAGO MÜZİKALİNDEN
***
– Odun alırsan meşeden,
dükkan alırsan köşeden,
kız alırsan Ayşe’den
gir oyna, çık oyna, çal oyna…
*
– Ananız koca yüzü mü gördü
Recep, Şaban, Ramazan
Rahmetlik baban
Üç de ondan evveli
*
– Çok tatlı olabilirsin ama ben şeker hastasıyım!
– Yakarım bu şehri, sen yeter ki üşüyorum de!
– Adımı avucuna yaz, hatırladıkça avucunu yalarsın!
– Doktor değilim ama hastam çok…
– Suriyeliler gidene kadar kalsaydın bari…
– Uzaktan kusursuz, tanıdıkça lüzumsuzsun.
– F16 değildik ama çok “Rus” düşürdük!
– Teknik servis değilim ama arızalar hep beni buluyor.
– “İki yakası bir araya gelmesin” diyenler varmış, biz zaten üstten 2-3 düğme açık bırakıyoruz.
– Güvendiğim dağlara kar yağdıranlar, hazır olun kaymaya geliyorum!
– Satış elemanı arayanlara, eski dostlarımın adını veriyorum!
– Otopsi istiyorum, hayallerim kendi eceliyle ölmüş olamaz!
– Hayvan açken, insan tokken kudurur!
– Az para dövüştürür, çok para seviştirir!
– Zengin parasıyla, fakir karısıyla oynarmış!
– Para isteme benden, buz gibi soğurum senden!
– Parayı ayağının altına alırsan seni yükseltir, başının üstüne alırsan alçaltır.
– Paradan başka kaybedecek bir şeyi olmayan insan, fakirdir.
– Para dediğin nedir ki, itin önüne atsan yemiyor!
– Onuru olan biri asla yoksul değildir.
– Burası borsa, kim kime korsa!
***
– “Cinsellik” olmasa, “dinsellik” de olmazdı.
– Erkek yapacak “yer”, kadınsa yapacak “bahane” arar!
– Evliler balayına, bekârlar alayına gider!
– Edebsizlikten değil, ihtiyaçtan bu hale geldik!
– Biz artık bundan sonra ekmeğin içinden, gençlerin kıçından geçineceğiz!
– Bize bundan sonra yolun inişi, her şeyin genişi lazım!
– Et ile ekmek, eti ete sürtmek, gerisi köpek tüfek!
– Erkeğin kıllısı “Ali”den, kadının kıllısı “ayı”dan!
– Kadın bulmuş, kıllısını arıyor!
– Siyasetin işine, kadının işvesine güven olmaz!
– Ha “kel Ali” ha “Ali kel!”
***
– İlişkinin 5 aşaması:
“Göz göze, el ele, et ete, göt göte, git öte!”
***
– Masajın 5 aşaması: