Archive for the ‘İ.KUÇURADİ’de “EYLEM”’ Category

DEĞER FELSEFESİ

Çarşamba, Temmuz 8th, 2009

                                     

 

 Değer’; bir şeyin bir çeşit özelliği. Değer sadece insanla, insan başarıları ile ilgilidir.

 İnsanın değeri’; insanın diğer canlılar arasındaki yeri. İnsanın varlıktaki özel yeri.

 İnsan hakları’ adı altında toplanan haklar, insanın değerinin dile getirilişidir.

 Kişinin değeri’; kişinin toplumla ilgisi bakımından özel durumu.

 

  Kişinin değeri # İnsanın değeri,     Değer # Değerler

 

 Bir kişinin değeri; onun kişi olma özelliği ve bütünlüğünü bu özelliğinden dolayı diğer kişilerden farklı imkanları, farklı yaşantıları farklı gerçekleştirmeleridir. Bir kişinin özgür, dürüst, kahraman olması diğerlerinin özgür ve kahraman olmasından farklıdır.

 Sanatın değeri; sanatın diğer insan başarılarından ayrı olarak, insan için, kişilerin hayatı için ifade ettiği anlamdır. İnsanların hayatındaki yeri neyse odur.

 Bir sanat eserinin değeri; o sanat eserinin, o sanat alanındaki sanatçıların gözünde, o eserin diğer eserlere göre özelliği, tekliği, insana ve sorunlarına işaret etmesindeki biricikliğidir.

Kişinin eyleminin değeri; kişinin bir başka kişiyle ilişkisinde eyleminin değeri, o eylemin o durumdaki diğer eylem imkanları arasındaki yeri.

Eylemin değeri; o eylemin diğer eylemler arasında neyi ifade ettiği.

 

Değerler; varolan imkanlardır. Eserlerle veya kişilerin yaptıklarıyla, hayatlarıyla, gerçekleştirilen insan fenomenleridir. İnsanın kişilerce gerçekleştiririlen varlık yapısı imkanlarıdır.

 

 Değerler; 1- İnsan değerleri (bilim, teknik, kültür, sanat, moraller, bilgi…)

 2- Etik değerler (sevgi, saygı, dürüstlük…)

 

 Etik değerleri de ikiye ayırmak mümkün:

 

 1-Kişi değerleri,

 2-Kişilerarası ilişkiler (sevgi, saygı, dürüstlük, namusluluk…)

 Her toplumsal hayatta dürüstlük, hilekarlık, namusluluk, doğruluk… vardır  ancak bunların sosyal çevre tarafından değerlendirilmesi, tepki gösterilmesi farklıdır.

 

 ‘Değerler değişmez, değişen değer yargılarıdır’.

 

İnsanın değerlerinden kastedilen, insanın bütün başarılarıdır (bilim, felsefe, sanat, kültürler, moraller…)

 Kişiüstü olarak ortaya konan bu başarılar, insanın varlık olanağının gerçekleşmesidir.

 Kişi değerleri (etik değerler); kişiler arası ilişkilerde doğrudan doğruya veya dolaylı olarak açığa çıkan sevgi, dürüst olma, saygı, doğru bağlantılar kurabilme gibi kişi olanaklarıdır.

 Bir kişinin değerleri; kişinin yaşamında ön plana koyduğu değerler. Yaptıklarında, yaşamasında ağır basan kişi değerleridir.

 Sanatın değerleri; sanat eseri yapmada ön planda bulundurulan hususlar; sembol, form, anlatış tarzı, kompozisyon…vs.

 

 Değerlendirme; değerlendirilenin kendisinden hareket ederek bir insanı, bir insanın davranışını, bir eseri, bir olayı anlamak ve kendi alnı veya benzerleri arasındaki yerini bulmaktır.

 Değerlendirme tarzları:

 1-Doğru değerlendirme,

 2-Değer biçme (değer yargılarına göre),

 3-Değer atfetme (özel ilişkisinden dolayı).

 

 Doğru değerlendirme; değerlendirilenin benzerleri arasındaki gerçek değerini ortaya koymak. Değer yargılarına göre (değer biçme) ve şahsi ilişkilerine göre yapılan (değer atfetme) değerlendirme, doğru değerlendirme değildir.

 Doğru değerlendirmede değer, değerlendirilenin kendisindedir. Ve bu değer o şeyin bir yapı özelliğidir. Oysa değer biçmede ve atfetmede yapılan değerlendirme, değerlendirenin değişik gereksinim ve çıkarlarıyla ilgili olabilir.

 Biçilen değerin, biçenlerin ihtiyaçlarına, çıkarlarına, morale, piyasaya göre olması ve bunun genellenmesi, sırf insanla ilgili olan değerlerin, değerini de şeylere biçilen değerin belirleyeceği görüşüne götürmüştür.

 Değer biçme; değerlendirilen şeyin kendi değerini değil de geçerli ilkeler, normlar, standartlar, modalar, ölçüler bakımından onu nitelendirmek. Bir şeyi ezbere değerlendirmektir. Değerlendirilenin kendisi hesaba katılmadan yapılan değerlendirmedir. Nitelendirilen kendisine değil, nedensel görüşüne veya bu kozal görüşüne verilen addır.

 Değer atfetme; bu değerlendirmede kendisine değer atfedilen şey, değer affedenle olan özel ve dolaylı ilişkisi yüzünden değerli görülmektedir.

Örneğin, ucuza kapatmak için sanat eserinin gerçek değerini göstermemek.

 

 Değer biçme ve değer atfetmenin ortak yanı; değerlendirilenle değil, değerlendirenle ilgili olması. Buna karşılık doğru değerlendirme de ise değerlendirilenden hareket edilmesi sözkonusu.

 

 İnsanın değerlendirilmesi; cins olarak insanın olanaklarının anlatılması. İnsan, bireyler aracılığı ile sonsuz olanaklarının anlatılması ve gerçekleştirilmesiyle olur. İnsanı böyle anlatan sanat eserleriyse felsefi eserlerdir.

 

 İnsana değer biçme; kısır bir çember içinde, insanın bir taraftan hayvanla diğer taraftan tanrıyla karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkar. İnsana insan olduğu için değil de, hayvandan daha üstün olduğu için değer biçmek.

 

 Bir insanın doğru değerlendirilmesi; onun yapı bütünlüğünün görülüp, anlaşılmasına dayanır. Bu anlama onu o insan yapan bazı ana özelliklerini yakalamak ve dolayısıyla belli bir durumda onun az çok nasıl davranacağını kestirebilmek. Bu ise bir çabadan ileri gitmez.

 Değerlendirilenin yapı bütünlüğü, değerlendirenin bir yandan kafasındaki insan imajı ile (insandan beklediği şeylerin bütünü olan insan imajı) bir yandansa bildiği diğer insanlarla karşılaştırması gerekir. Bunun sonucu olarak, değerlendirilen, değerlendirenin içinde kendiliğinden yerini alır.

 Bir insanın değerlendirilmesi için dayanak; değerlendirilen insanın görme gücünün, yapıp – etmelerinin, değerlendirmelerinin, yazımlarının varsa özel olanaklarının ve bu gibi şeylerin olabildiği kadar tam bilgisidir.

 Değerlendirenin kafasındaki insan örneği, nasıl bir insan olduğu, insandan neler beklediği ise değerlendirenin insan olarak kendi yapısına, kendi kendisini eğitmesine bağlıdır.

 Şu var ki; insanın kafasındaki insan örneği ona kabul ettirilmiş olabilir. Böyle bir insan çok iyi niyetli olsa bile kendi çapını aşan insanları anlayamaz, onları doğru değerlendiremez.

 Değerlendirilenin, değerlendirenin yaşantı olanaklarını aşmaması gerekir. Değerlendirilenin tek bir yönüne bakılarak da doğru değerlendirme yapılamaz.

 

Değerler evrenseldir. Bizim manevi değerlerimiz, Fransızın manevi değerleri olamaz. Olsa olsa bizim manevi değer yargılarımız, Fransızın manevi değer yargıları olabilir

                        

 İOANNA KUÇURADİ’DE EYLEM:

 

  1-Değerlendirme

  2-İlgili yaşantı

  3-Yapma

Değerlendirme:

             1-Anlama (nedenini, niçinini)

             2-Değerini ortaya koyma (değerliliğini, değersizliğini)

             3-Değerliliği (doğru değerini ortaya koyma)

İlgili yaşantı è Değerlilik inançları :

            

             1-Tasavvurlar

             2-Bilgisel temelli inanmalar

Tasavvurlar:

             

              1-Bilgisel temele dayanmayan inanmalar (değer yargıları, kişi imgeleri, indüksiyonlar)

              2-Yanlış bilgiye dayanan inanmalar; değer olmayan birşeyi değer saymak.

              Tasavvurların oluşturduğu yaşantı etik değil ezbere yaşantı.

 

Bilgisel temelli inanmalar :

              

               1-İnsanın değerinin bilgisi,

               2-Kişi değerinin bilgisi,

               3-Bu değerlerin değerine ilişkin bilgi

Bunlar varsa eylem değerli, değerlilik inancı var demektir.

 

  Etik değerler, belirli kişilerin özellikleri ve yaşantıları olarak belirlilik kazanır. İnsanın etik olanakları, böyle kişilerin eylemleriyle, kişi özellikleri ve yaşanan yaşantılar olarak gerçekleşir.

 

  ‘1984’  (GEORGE ORWELL) ADLI ROMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ :

 

 Partinin Winston’u öldürmeyip, sürekli işkence yapmasının nedeni; geride kalanların, ‘öldü ama davasından vazgeçmedi’ diyerek umutlanıp, ayaklanmaması için.

 Bu nedenle parti, Winston gibi herkesin, kafasında hiçbir değer kalmayıp, sadece her şeyden çok partiyi sevinceye ve ‘abi’ ne derse doğru kabul edinceye kadar işkenceye devam etmek.

 Böylece halk da partiye karşı gelenler, böyle yola getirilir, demesini sağlamak.

 Bu romanda insanın değerli olarak yaptığı, her şeyin yok edilmesi amaçlanıyor.     Bu durum birgün gelip insanın, insanlığın ortadan kaldırılmasıdır. Burada parti, insanın değerini, değer bilgisini yok ediyor. Yani insanın değerlerinin yok edilmesi sözkonusu.

 Orwell’in amacı da, değerler yok edildiğinde nasıl bir insan ve toplumsal yapı ile karşılaşılacağını göstermek.

 Burada yok edilen kişiler. Herkes aynı robot gibi olacak. Partiyi kendisinden daha değerli gören bir insan tipi oluşturmak. Kişi olmak yasak.

 Bilgi, yoksul olmak için yokediliyor. Savaş da bunun için. İnsan yoksul olursa çalışır, herkes zengin olursa kim çalışacak? Mantık bu.

 Sonunda Winston, yüzünün herşeyle değiştirilmesine evet diyor. Çocukların yüzüne kezzap atmayı, şantajı, ölümü, öldürmeyi her şeyi göze alıyor. Çünkü hayatın tekrar yaşanmaya değer hale gelmesi için.

 Winston, değerleri çiğneyen abiden daha fazla çiğner hale geliyor.

 Kısaca romanın teması:

 İnsan ve değerleri çiğnendiğinde böyle bir durumla karşılaşacağımızı ve bunu kabul etmek zorunda kalacağımızı göstermek istiyor.

                                            ——————-

 

   T. Mengüşoğlu’nda değerlerin sınıflandırılması:

  

    1-Yüksek değerler; idealler, sevgi, dürüstlük, nefret, inançlar, dostluk, sözünde durma.

    2-Araç değerler; çıkar, menfaat, çekemezlik, kıskançlık, haset gibi her türlü maddi değerler.

    3-Alışkısal değerler; moda zevk, gelenek…