Archive for the ‘E:EĞİTİM SOSYOLOJİSİ’ Category

EĞİTİM SOSYOLOJİSİ

Pazartesi, Aralık 21st, 2009

 

 

  Eğitim sosyolojisi; bireyin kültürel çevresi ile etkileşimin incelenmesidir. Bu etkileşimin incelenmesinde, kültürel çevre, diğer bireyler, sosyal gruplar ve davranış modelleri üzerinde durulur.

 George Poynl’a göre eğitim sosyolojisi; bireyle çevre arasındaki sürekli etkileşimdir.

 A.Ellwood’a göre ise eğitim sosoyolojisi; hayatın eğitsel yanıdır.

 E.B.Ruther’a göre ise eğitim gruplarının gelişimini inceleyen bir bilgi dalıdır.

 Bireylerin kişiliklerinin oluşumunda eğitim kurumlarının çok büyük rolü olduğu tespit edilmiştir. Örneğin; kolej ile normal lisenin öğrenciler üzerindeki etkileri birbirinden çok farklıdır.

 

 Eğitim sosyolojisi ile eğitim psikolojisi arasındaki fark:

 

 Eğitim sosyolojisi; bireyle toplum arasındaki ilişkiye önem verirken yani bireylerin kişiliklerini yönlendiren kültürel etkenlerle ilgilenirken eğitim psikolojisi; öğrenme ve deneyimlerin değerlendirilmesi ile ilgilenmektedir.

 Ayrıca eğitim psikolojisi, çocuğa yeni alışkanlıklar kazandırma ve geliştirme teknikleri ile ilgilenmektedir. Yani öğrenme için optimum şart nedir? Ve nasıl gerçekleşir? Sorularına cevap arar.

 Eğitim sosyolojisi ise eğitim kurumlarının, birey üzerindeki etkisini saptamaya ve bu etkideki olumsuz yanları ortadan kaldırarak, toplumun erişmek istediği ideal şartlara nasıl ulaşılacağını bulmaya çalışır. Bu amaçla program geliştirme ve öğretme metotlarına önem verir.

 

 Toplumsallaşma ve okul:

 

 En basit tanımıyla toplumsallaşma; insan yavrusunun toplumun bir üyesi haline gelmesidir.

 Antroploglara göre ise toplumsallaşma; kültürün yeni kuşaklara aktarılması sürecidir.

 Sosyologlara göre ise bireylerin birbirleriyle etkileşimde bulunmaları sonucu toplumun davranış, duyuş ve yapma özelliklerini öğrenip kendilerine maletmeleri sürecidir.

 Eğitimciler ise çocuğun eğitim süreci olarak ele alıyorlar.

 Biyolojik ve psikolojik temelli yaklaşımlar ise tolumsallaşmayı; biyolojik bir varlık olan insanın, sosyal bir varlık haline gelmesi şeklinde tanımlıyorlar.

 Kısaca toplumsallaşma; insanın doğumundan ölümüne kadarki bir süreçtir. Bu süreç ne tek yönlü ne de kapalı uçludur.

 Toplumsallaşmanın amacı; bu süreçte topluma uyum sağlamaktır. Bireyselleşme açısından toplumsallaşma, bireyin kişiliğini, özbenliğini geliştirmesidir. Toplum açısından ise kültürün yeni kuşaklara aktarılmasıdır.

 

 Mahmut Tezcan’a göre toplumsallaşma:

 Amaç; a)bireyin topluma uyumunu sağlamak,

 b)belli rollerin kazanılması,

 c)insana yaşam boyunca gerekli bilgi, beceri vedeğerleri kazandırmaktır.

 

 Toplumsallaşmanın aracıları:          Araçları:

 1-Aile-akraba grubu.                       1-İletişim

 2-Arkadaş grubu.                           2-İşbirliği

 3-Okul.                                          3-Kalıtım

 4-Kitle iletişim araçları.                   4-Toplumsal çevre.

 

 Çocuğun esas olarak benliğini bulduğu çevre; aile çevresidir.

 Toplumsallaşma süreci nasıl işliyor?

  Esas itibariyle bu süreç, öğrenmeyle olmaktadır. Öğrenme de etkileşim ve iletişimle olmaktadır. Birey etkileşimleri sonucunda yeni şeyler öğreniyor. Ayrıca öğrendiklerini başkalarına da öğretiyor.

 

 Öğrenme şekilleri:

 1-Taklit; çocuğun anne babasına bakarak, onların davranışlarını aynen yapmaya kalkmasıdır.

 2-Telkin; örneğin; ailesinin saç uzatmasını uygun bulmaması halinde bu kararından vazgeçmesi.

 3-Rekabet; bireyin çevresi ile rekabete girerek bazı davranışlarını geliştirmesidir. Ancak aşırı rekabet, anormal sonuçlara yol açar.

 

 Özbenlik; bireyin kendi kişisel ve toplumsal kimliği hakkındaki duygu ve anlayışlarıdır.

 Ayna benlik; bireyin kendi davranışları ile başkalarının davranışlarını karşılaştırıp aynı davranışlar olduğunu görmesidir.

 

 Toplumsallaşmada özbenliğin 3 boyutu:

 1-Kimlik; bireyin toplum içindeki yerini anlaması, toplumsal kimliğini oluşturur.

 2-Benlik simgesi; bireyin kendi yetenekleri, becerileri konusundaki anlayış biçimidir.

 3-Benlik saygınlığı; bireyin olumlu ya da olumsuz özdeğerini anlayış biçimidir.

 Genel olarak davranışlarının olumlu olduğuna inanıyorsa benliğine saygı duyuyor demektir.

                         ———/————-

 

 Okul:

 Çocuğun sosyalleşmesindeki temel kurumlardan bir tanesidir. Okulun esas amacı; eğitim öğretimdir. Çocuğun duygusal bağımsızlığını azaltıyor veya kaldıryor.

 Okulun toplumda kendine özgü marşıyla, gezileriyle, kültürel etkinlikleriyle vs. bir kültürü vardır. Birey de bu faaliyetler ölçüsünde toplumsallaşmaktadır.

 Okulun özellikleri:

 1-Biçimsellik; okulda bütün programların, faaliyetlerin yaşa göre ayarlanmasıdır.

 2-Bürokrasileşme;kırtasiyecilik’ ve ‘uzmanlaşma’ sonucu ortaya çıkan görevlerin koordinasyonunun sağlanmasıdır.

 Bürokrasileşmeyi ilk kez M.Weber ortaya atmıştır.

 3-Öğrenci etkileşimi; öğrenciler arasındaki informel ilişkilerdir.

 

 Okulun örgütsel yapısı:

 MEB àMEB İL MD.àOkul yöneticisiàÖğretmenler ve diğer personelàÖğrenciler.

                      ————/————-

 

 KÜLTÜR:

 

 Kültür; bir yaşam biçimi, sosyal etkileşimler ürünüdür. Oluşum ve kökeni bakımından, doğanın yarattıkları yanında insanın yapıp etmelerinin tümüdür.

 Taylor’a göre kültür; bir toplumun üyesi olarak bireyin, öğrenerek kazandığı bilgi, sanat, gelenek, görenek vb. yetenek ve alışkanlıklarından oluşan bir bütündür.

 

 Kültürün özellikleri:

 1-Kültür öğrenilir.

 2-Tarihidir ve süreklidir.

 3-Toplumsaldır.

 4-İdeal ya da idealleştirilmiş kurallar bütünüdür.

 5-Kültür değişir ama bu değişme kendiliğinden ve uyumludur.

 6-Kültür birleştiricidir. Her grubun, azınlığın kültürü milli çapta birleşmektedir.

 7-Biyolojik ihtiyaçları gidererek doyum sağlar.

 8-Kültür bir soyutlamadır.

 

 Her toplumda, sınıfların, azınlıkların vs. kendine özgü alt kültürlerinin olduğunu görüyoruz. Ancak bu alt kültürler, ülke çapında bir bütün oluşturmaktadır.

 

 Kültür süreçleri:

 1-Kültürleme; bireyin kendi kültürünün özelliklerini öğrenmesidir. Toplumca istenen bir insan olmasıdır. Hem kasıtlı (okul, aile vs.) hem de kendiliğindendir. Toplumsallaşmayla aynı anlamdadır.

 2-Kültürleşme; iki farklı toplumun birbirleriyle etkileşimleri sonucu, kültür alış verişi yapmalarıdır.

 3-Kültürlenme; farklı kültürlerden gelen insanların birbirleriyle etkileşmeleri sonucu yeni bir kültür meydana getirmeleridir.

 4-Kültürel değişme; kültürün değiştiği kesinlik kazanmıştır. John Dewey, “değişmenin, değişmeyeceğini ve sürekli bir değişme olduğu”nu söylüyor.

 

 Kültürel boşluk; çok hızlı değişen kültüre ayak uyduramamadır. Örneğin; kırsal kesimden gelenlerin, kent kültürüne ayak uyduramamaları sonucu açığa çıkan durumdur.

 

 Toplumsal sınıflar ve çocuğun başarısı üzerine etkisi:

 1-Baba mesleğinin, çocuğun eğitimi üzerine etkisi.

 2-Sınıfsal farklılaşmanın, çocuğun eğitimi üzerine etkisi.

 3-Toplumsal sınıf ve çocuğun başarısı üzerine etkisi.

 

 1-Baba mesleğinin çocuğun eğitimi üzerine etkisi; örneğin, baba profösör ise çocuğun da profösör olmasa bile ona yakın bir meslekte bulunma olasılığı yüksektir.

 2-Sınıfsal farklılaşmanın çocuğun eğitimi üzerine etkisi; farklı statülerden, gelir ve eğitim düzeylerinden gelen çocukların aynı sınıfta eğitim görmesi, çocuğun eğitini etkilemektedir.

 3-Toplumsal sınıfların başarıya etkisi; örneğin, alt sınıflardaki çocuklar, ekonomik gelirin düşük olması nedeniyle yeterli beslenemediklerinden, zihinsel gelişimleri de ona göre olmaktadır. Bu da onların, başarısını etkilemektedir. Yine ısınma, aydınlatma, temizlik, çalışma odası gibi nedenler başarılarına aynı oranda etki etmektedir.

 

 Toplumda 2 türlü hareket vardır:

 1-Fiziksel hareketlilik; zorunlu veya isteğe bağlı göç olaylarıdır.

 2-Toplumsal hareketlilik; yatay ve dikey hareketliliktir.

 

 Toplumsal hareketliliği etkileyen etkenler:

 1-Nüfus; üst tabakada doğum oranının az olmasına karşılık, alt tabakada fazladır. Alt tabakadakiler geçimlerini, üst tabakadakilerin işlerini yaparak sağlarlar.

 2-Göç; daha küçük yerleşim bölgelerinden daha büyük yerlere göç, toplumsal hareketliliğe yol açar.

 3-Sanayileşme; teknolojik gelişimle birlikte yeni yeni araçların ortaya çıkması, yeni mesleklerin doğmasına bu da toplumsal hareketliliğe yol açıyor.

 4-Eğitimde fırsat eşitliği; eğitimin her kesimden insanın yararlanmasına toplumda bir hareketlilik doğuruyor.

 5-Mesleksel statüdeki değişmeler; teknolojik gelişime paralel olarak, her dönem en saygın olan meslekler daha sonra yerini başka mesleklere bırakabilmektedirler. Bu durum da statü değişikliğine dolayısıyla toplumsal hareketliliğe yol açmaktadır.

 6-Miras; bu yolla da ortaya çıkan sınıf değiştirmeler, sosyal hareketliliğe yol açmaktadır.

 7-Evlenmeler; evliliğin şekline göre yatay ya da dikey hareketlilik ortaya çıkmaktadır. Örneğin alt sınıftan olan birinin, üst sınıftan biriyle evlenmesi vs.

 

 Toplumsal değişme kuramları:

 

 1-Toplumsal değişmelerin temelinde, “teknolojik değişmeler”in olduğunu savunan görüş ki, eğitim de bu değişmede etkin rol oynar.

 2-Toplumsal değişmenin, “ekonomik değişmeler” olduğunu savunan görüş. Eğitimin de bir koşul olarak ekonomiyi etkileyeceğini söylüyorlar.

 3-Toplumsal değişmenin,  ideolojik değişmeler” olduğunu savunan görüş. Bunlara göre de eğitim, bir araç rolünü oynamaktadır.

 Eğitim daha sonra bu sosyal değişmelerin kalıcı olmasını sağlıyor.

 

 Max Weber’in eğitim kuramı:

 

 1-Karizmatik eğitim; bu eğitime bireyin ihtiyacı olmadığını vurguluyor. Kişinin doğaüstü güçlere sahip olduğu söyleniyor. Bu tür insanların toplumda az oldukları ve değişmeye öncü oldukları belirtiliyor. Örneğin; Cengizhan, Fatih,  Napolyon, vs.

 2-Geleneksel eğitim; normal eğitimdir. Belli konu ve programların okulda bireylere verilmesidir.

 3-Bürokratik rasyonelli eğitim; uzman kişilerin eğitimidir. Toplumun karmaşıklaşmasıyla, uzman kişilere ihtiyaç duyulmaktadır. Onları yetiştirmek amacıyla yapılan eğitimdir.

                                         ———

 Toplumsal değişmenin eğitimle ilişkisinde başlıca alanları:

 

 1-Sanayi ve teknolojideki gelişmeler eğitimi birçok şekilde etkilemektedir:

   a)Bu gelişmeler paralel olarak yeni bilgi ve becerilere sahip insanlar yetiştirme ihtiyacı doğmaktadır.

   b)Bireylerin teknolojik gelişimlerin gerisinde kalmaması için zaman zaman açılan kurslarla bilgilendirilmesi gerekmektedir.

   c)Kitle eğitim araçlarındaki gelişmeler, eğitimin gelişmesini ve yaygınlaşmasını sağlamaktadır.

   d)Ulaşım sektöründeki gelişmeler yeni alt kültürlerin doğmasına neden olmaktadır. Örneğin; sosyete çocuklarının pahalı arabalarla yarışması vs.

   e) Teknolojik gelişmeler, eğitim araç ve gereçlerinin de gelişmesini sağlar. Böylece eğitim de daha verimli hale gelir.

 2-Kentleşme; sanayileşmeyle birlikte göç olgusu harekete geçmiş ve bu hareketlilik eğitime de yansımıştır. Bu yansıma daha çok olumsuz yönde olmuştur. Sınıfların artması, kültür çatışmaları, kültürel boşluk gibi durumlarla karşılaşılmıştır.

   a)Okul, çeşitli kültürden gelen öğrencileri kaynaştırmalıdır.

   b)Sosyal kurallara uymak için okul, eğitimde denetim rolü görmelidir. Yani olumsuz davranışları yok edecek şekilde toplumsal denetim sağlamalıdır.

   c)Kent yaşamına yeni başlayan çocuğun uyumunu sağlamak için okul, özel eğitim konuları geliştirmelidir.

   d)Kente göç eden yetişkinler de eğitilmelidir. Halk eğitim merkezleri açarak; okuma yazma kursları, dikiş nakış kursları gibi ihtiyaca uygun kurslar açılarak eğitilmelidirler.

  3-Demografik gelişmeler; nüfusun artmasıyla birlikte eğitime duyulan ihtiyaç da artmaktadır. Ayrıca öğretmen, araç gereç yetersizliği gibi pek çok problem ortaya çıkmatadır.

  4-Yüksek öğretim; nüfus artışı, teknolojik gelişmeler uzman, araştırmacı ihtiyacını gümdeme getirdiğinden, bu insanların yetişmesi yüksek öğretim kurumlarını ön plana çıkarmaktadır.

  5-Özel eğitimin geliştirilmesi; sosyal değişmeyle birlikte özürlü bireylerin de eğitilip topluma kazandırılmaları vurgulanıyor.

  6-Aile yaşamındaki değişmeler; giderek daha hızlı bir şekilde çekirdek aileye doğru bir gidiş görülmektedir. Kadının üretime katılmasıyla, eve bağlılığı azalmış, çocuklar da kreşlerde büyümek zorunda kalmaktadır.

  7-Baskı kurumları ya da grupları; sendikalar, ticaret ve sanayi odaları, siyasal partiler, dini kuruluşlar, medya gibi kurum ve kuruluşlarca kamuoyu oluşturularak sosyal değişimlere neden olunmaktadır.

  8-Demoktatik gelişmeler; düşünce ve ifade özgürlüğüne önem verilmesiyle, yaratıcı, üretken insanların ortaya çıkması hılanmaktadır. Bu da sosyal hareketleri etkilemektedir.

  9-Çağdaşlaşma; sosyal değişimin belirli bir amaca, planlı kalkınmaya yöneltilmesi vs.

 

 Eğitimde fırsat eşitliği: (4 türdür)

 1-Herkesin tüm eğitim sisteminden yararlanma hakkıdır.

 2-Herkesin asgari eğitim düzeyinden yararlanmasıdır. Örneğin; herkese ilkokula kadar okuma eşitliğinin sağlanmasıdır.

 3-Herkesin yeteneği ve potansiyeline göre eğitimden yararlanmasıdır. Bu durum gelişmiş ülkelerde daha yaygındır.

 4-Bütçeden eğitime ayrılan pay ne kadar fazla olursa, o kadar çok kişiye fırsat eşitliği tanınmış olacaktır. Eğitim kalitesi de aşağı yukarı bu payla doğru orantılıdır.

 

 Fırsat eşitliğini engelleyen nedenler:

 1-Ekonomik nedenler:

   a)Ailenin geliri; yüksek gelirli ailelerin çocukları eğitimden, düşük gelirlilere oranla daha çok yararlanmaktadır. Dar gelirli ailelerin çocukları, kısa yoldan hayata atılmak durumunda kalıyorlar. Bu ailelerin çocukları meslek ve teknik okulları tercih etmektedir. Yüksek gelirli olanların çocukları ise en üst eğitimden bile yararlanmaktadırlar.

   b)Ailenin mesleği; ana-babanın eğitim düzeyi ne kadar yüksekse, çocuklarına da en az o oranda eğitim vermek istemektedirler.

   c)Devletin ekonomik geliri; devletin ekonomik geliri ne kadarsa eğitime ayrılan pay da ona göre olmaktadır. Tabi ayrılan pay, kaliteyi de etkilemektedir.

  2-Coğrafi nedenler:

    a)Yerleşme; kırsal bölgelerde yaşayanların eğitim olanaklarından yaşayanların yararlanmaları, şehirlerde yaşayanlara oranla daha az olmaktadır. Bunun nedeni eğitim merkezlerinin büyük bir kısmının şehir merkezlerinde olmasıdır.

    b)Yöresel farklılaşma; eğitim açısısından bölgeler arası bir dengesizlik sözkonusudur.

   3-Toplumsal nedenler:

    *Cinsiyet ayrımı; kız çocuklarının, erkeklere oranla eğitim olanaklarından daha az yararlanmaktadırlar.

 Bunun nedenleri:

   *Bağnazlık; özellikle kırsal alanda bir takım bağnazca düşünceler nedeniyle kız çocukları okutulmamaktadır.

   *Din faktörü; günah diye kız çocuklarının okutulmaması vs.

   *Tarımda da işgücünden yararlanmak için okutulmaz.

  

   *Ekonomik gelişmeye paralel olarak, kız çocuklarının okuma oranı artmaktadır.

   *Dil faktörü; eğitimin resmi dille yapılması ve bu dili bilmeyenler gerektiği gibi eğitimden yararlanamaz.

   *Irk faktörü; ırkçılığın hakim olduğu yerde farklı ırktan olanlar eğitimden yeterince yararlanamazlar.

   *Nüfus artışı; nüfusun hızlı artması halinde eğitim olanakları herkese yetmeyebilir.

   *Eğitim olanaklarının yetersizliği; öğretmen, araç gerç yetersizliği vs. Özellikle özürlülere hitap eden özel eğitim kurumlarının yetersizliği, bu kişilerin eğitimden istenilen oranda yararlanmalarını engellemektedir.

 4-Siyasal nedenler:

    Kısa süreli iktidar değişiklikleri nedeniyle, her hükümet bir önceki hükümetin eğitim politikasını beğenmeyip tamamen değiştirmesi, eğitimde istikrarsızlığa yol açmaktadır. Ayrıca, eğitime ayrılan payın da önemi daha önce değinildiği gibi çok büyüktür.

    Kısaca, tüm bu nedenler eğitimde fırsat eşitliğini engellemektedir. Bir de buna bireysel ayrılıkların eklenmesi durumu daha da sıkıntıya sokmaktadır.

    Fırsat eşitliğinin tam anlamıyla sağlanması zaten mümkün değildir. Olsa olsa azami düzeyde sağlanabilir.

 

 Kitle iletişim araçları ve eğitim:

 

 Kitle iletişim araçlarının eğitime yararları olabileceği gibi zararları da sözkonusudur. Bu onların nasıl kullanılacağına bağlıdır.

 Bu konuda TV’nin yararları ve zararlarını sayabiliriz.

 Yararları:

 *Çocuğu eve bağladığından mutlu bir aile ortamı sağlıyor.

 *Belli kültürel yayınlarla, çocukların kültürün artırabilir.

 *Az da olsa çocuğu düşünmeye sevkdebilir.

 *Çocuğun ilgileri ve yaşam alanını genişletiyor.

 *Çocukta estetik zevkler sağlayabilir.

 

 Zararları:

 *Kitap okumak gibi yararlı alışkanlıklardan alıkoyabilir.

 *Çocuğu pasifleştirir.

 *Tek tip değer yargıları geliştirir.

 *Duygusal açıdan güven ve olmayan çocuklarda korku ve endişeye yol açar.

 *Belirli diziler nedeniyle çocukta saldırganlık güdüsü gelişebilir.

 

 Şöyle ya da böyle kitle iletişim araçları, belirli bir insan imajıyla insanların sosyalleşmesini sağlamaktadır.

 Bu araçların, temel eğitim ve yaygın eğitimde de kullanabildiklerini de görüyoruz.