Posts Tagged ‘Cenaze’

ANONİM / 1

Çarşamba, Mart 31st, 2010

ÖZLÜ SÖZLER – ANONİM

 

– Yüreğiyle düşünen olmalısın, hayatı anlamlandırmak zor değil, zor olan; “sevmek ve üretmek”.

*

Çok uzun yaşarsan, sevdiklerinin seni birer birer terkettiğini görürsün!

*

 – Çocukların kalplerindeki “tanrı”, onların anneleridir.

*

– Çocuklarla filozoflar, birbirine benzer. Her ikisi de başkalarının ne dediğine bakmadan, direkt “nedir?” diye sorar.

*

Mutluluk isteyenlerin değil, hakedenlerindir.

*

Hayal etmek, bilgiden daha önemlidir. Bugün gerçek olanların hepsi, geçmişte en az bir kere hayal edilmişti.

*

Edebiyat, hayat eleştirisidir.

*

– “İnsan beyni” bizim anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, onu anlayamayacak kadar da “aptal” olmamız gerekirdi.

*

– Küçük beyinler “kişileri”, orta beyinler “olayları”, büyük beyinler de “fikirleri” tartışır.

*

– Kimi adamların “fikirleri” vardır, kimi fikirlerin de “adamları” vardır.

Mazeret terazisinin, tartamayacağı günah yoktur.

*

– “İktidar” “gelin” gibidir, kendine ortak istemez.

*

– Deveye sormuşlar, “inişi mi yoksa yokuşu mu seversin?” diye, o da “düzün suyu mu çıktı” demiş.

*

– Deveye sormuşlar, “boynun niye eğri?” diye, o da “nerem doğru ki?” demiş.

*

– Kurda sormuşlar, “boynun niye kalın?” diye, o da “kendi işimi kendim görürüm de ondan!” demiş.

*

– Gezen kurt, yatan kurttan daha iyidir.

– Kurt kocayınca, itin maskarası olurmuş!

– Ağacı kurt, insanı dert yer.

*

– Kartala, ok değmiş o da kendi teleğinden.

*

– At izi, it izine karışmış.

– Ata et, ite ot verilmez.

– Atın ölümü, arpadan olsun.

– Boş torbaya, kısrak gelmez.

– Dere geçerken, at değiştirilmez.

– Hızlı giden atın boku, seyrek düşer.

– Yumuşak atın, çiftesi pek olur.

*

– İte bak, yattığı yere bak!

– İt ite, it de kuyruğuna buyuruyor.

– Isıracak köpek, dişini göstermez.

*

– İti an, çomağı hazırla!

– İyi adam, lafının üzerine gelirmiş!

*

– Nerde birlik, orda dirlik.

– Nerde çokluk, orda bokluk.

*

– İki çıplak, bir hamama yakışırmış.

– İki gönül bir olunca, samanlık seyran olurmuş.

*

– El elin eşşeğini, türkü çağırarak arar!

 – Eşşeğin sevmediği ot, burnunun dibinde bitermiş!

– Eşşeği seven, ossruğuna katlanır!

 – Eşek ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır.

– Mektep cehaleti alır, merkeplik baki kalır.

– Eşşeğin hatırı yoksa, sahibinin de mi yok?

*

– Bir boklu dana, bütün sürüyü boklamaya yeter.

– El danasından, öküz olmaz.

– Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa!

*

– Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış!

*

– Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır.

*

– Yılanın başını, küçükken ezeceksin.

– Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın.

*

– Ya bu deveyi güdecen ya da bu diyardan gidecen,

– Deliye laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.

– Elalem deliye hasret, biz akıllıya!

*

– Kasap “et” derdinde, koyun “can” derdinde!

– Her koyun, kendi bacağından asılır!

*

Cin olmadan, adam çarpmaya kalkar,

hakım” diyeceği yerde de “bokum” der çıkar.

*

– İşini bilmeyen çavuşlar, sıçar bokunu avuçlar.

*

Naz ile yetişenin, “mihneti” olmaz.

Mihnetin olmadığı yerde, “aşk” olmaz.

*

– Az verme “hırsız” edersin, çok söyleme “arsız edersin.

*

– Balık, baştan kokar.

– İmam “salarsa“, cemaat orta yere yapar.

*

– Kimi insanları tanıdıkça, büyüdüğünü görürsün,

kiminin de tanıdıkça, küçüldüğünü!

*

-Erkeği toklukta, kadını yoklukta, evladını yaşlılıkta, kardeşini mirasta, arkadaşını yolculukta, dostunu zor durumda tanırsın.

*

– Yüz verdik deliye, sıçtı geldi halıya!

– Birine kırk gün deli dersen, deli olurmuş!

*

– Acele giden, ecele gider.

– Acele işe, şeytan karışır.

*

– Kötü örnek, emsal olmaz.

– Teşbihte hata, olmaz.

*

– Sağır duymaz, uydurur.

– Kelin ilacı olsa, önce kendi kafasına sürermiş!

– Kel başa, şimşir tarak.

– “Kel” ölünce “sırma saçlı”, “kör” ölünce “badem gözlü” olur.

– Körle yatan, şaşı kalkar.

– Körler sağırlar, birbirini ağırlar.

 *

– İnsanoğlu çiğ süt emmiş kimse bilmez fendini, her kime iyilik yaptıysan ondan sakın kendini.

*

– Söylesem tesir etmiyor, sussam gönlüm razı gelmiyor…

– Doğruyu söylesem sizden, yalan söylesem Allah’tan korkuyorum, suskunluğum bundandır.

– Kem söz, sahibine aittir.

*

– Akacak kan, damarda durmaz.

– Bükemediğin bileği, öp.

*

– Her dağın, kendine göre “kar”ı vardır.

*

– Dayanma gücü, galip gelme gücüdür.

*

– Bir hayali olmayanın, “ideali” de olmaz.

*

– Benim ağzım sıkıdır, sadece “camiyle kahve”nin ortasında konuşurum!

*

– Ben herkese inanırım, sadece içindeki şeytana güvenmem!

*

– Şerim şerim, üstüne işerim!

*

– Öğrenci hazır olduğunda, hocası ortaya çıkar.

*

– Taşlanacaksam, ilk taşı “günahsız” biri atsın!

*

– Zulme karşı sessiz kalmak, zulümdür.

*

– Ne verirsen elinle, o da gelir seninle.

– Dünya hayatı; “darılma” değil, “dayanma” yeridir.

– Zaman; “hesaplaşma” değil, “helalleşme” zamanıdır.

*

– Dünya malı dünyada kalır, kefenin cebi yok.

*

– Ahlâksızlığın en kötüsü, “ahlâk” haline gelmesidir.

*

– İktidar olma hırsı, maneviyatı öldürür.

*

– Cinayeti işletemiyorlarsa, “şahit” yapıyorlar.

*

– Ne yaparsan yap, haddini bilerek yap ve sen haketmiş olma.

*

Şeytan, ayrıntıda gizlidir.

– Şeytan da kariyerine melek olarak başlamıştı ama şimdi sadece bir iblis.

En yalnız insan, kendisiyle geçinemeyendir.

*

Bilgelik, emekleyerek gelişir.

*

– Afaki meselelerde “sahil” yoktur.

*

– En tehlikeli yalan, içinde bir parça doğru olandır.

-Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar.

– Bozacının şahidi, şıracı.

– Ateş olmayan yerden, duman çıkmaz.

– Bilgi kutsal, “yorum” hürdür.

– Güneş, balçıkla sıvanmaz.

*

– Hatırda kalmaz, satırda kalır.

*

– Eden kurtulur, diyen tutulur.

*

– Etme bulursun, inleme ölürsün!

*

– Ne ekersen, onu biçersin.

*

– Hamama giren, terler.

*

– Bir adamı en çok, ya düğünde ya cenazede tanırsın!

* 

– Hayatta en çok neyi istersen, o şey olur.

*

– Olmayacak duaya, “amin” denmez.

*

– Herkes, istediği kadarını alır.

*

– Ehem, mühime tercih edilir.

*

– Herşeyi çözdüğünü sandığın an, yanılırsın.

*

– Sen önünü kış tut, bahar gelirse bahtına.

*

– Olağan olan kazalardır, facialar değil.

*

– Her arayan belki bulamayacak ama bulacak olan, mutlaka arayan olacaktır.

*

– Arayan belasını da bulur, mevlasını da!

*

– Yaşam öyle bir öğretmendir ki; önce sınav yapar sonra ders verir.

*

– İnsanları olaylar değil, olaylara getirdiği yorumlar incitir.

*

İnsan, en gelişmiş ilkel yaratıktır.

*

– Zor oyunu bozar.

İş bilenin, kılıç kuşananın.

*

– En iyi savunma, taarruzdur.

*

– İnsan, kaybedeceği şeylere, fazla bağlanmamalı.

– Yenildiğinde değil, vazgeçtiğinde kaybedersin.

*

– Acı bir son yaşamak, “sonsuz bir acı son” yaşamaktan iyidir.

*

– Uzak olan kardeşten, yakın olan “dost” daha iyidir.

*

– Bir insanın ölümünden daha kötü olan, “iki insanın” ölmesidir.

*

– Fazla merhametten, maraz doğar.

– Merhamet; acımak değil, anlamaktır.

– Dinlemek, sevmektir.

*

–  İnancın, vicdanın kadardır.

*

– İnsanları, vicdanları ile cüzdanları arasına sıkıştırmak zulümdür.

*

– Herkes Hz.Ömer‘in adaletini istiyor ama kimse onun gibi yaşamak istemiyor.

*

– Barışmasını bilmeyen, kavga etmesin.

*

– Gülü seven, dikenine katlanır.

*

Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz.

*

Ahlâk; daha çok orta sınıfın uyduğu, çok zengin ve çok yoksulların ise bazen uydukları kurallardır.

*

– Azgelişmiş, yoksul ve yoksun bırakılmış toplumların da kendine özgü bir faşizmi vardır.

*

– Herkes, yargı bağımsız” olsun diyor ama kimse “tarafsız” olmasını istemiyor.

*

– Eğer bir “cezaevi” varsa, içinde kim olduğunun bir önemi yoktur.

*

Masumiyet yargılanamaz.

*

Doktor hata yaparsa bir kişi, hukukçu hata yaparsa herkes zarar görür.

*

– Terzinin hatasını ütü, ahçının hatasını maydonoz, doktorun hatasını ise toprak örter.

*

– Korkaklar hergün, cesurlar bir kere ölür.

*

Korkularımız, arzularımızdır.

*

– Korkunun ecele faydası yok.

*

Korkak insan; konuşması gereken yerde susan, susması gereken yerde de konuşandır.

*

İhtiyaç, korkakları cesaretlendirir.

*

– Dilde bir ejderha gizlidir, kan dökmeden öldürür.

*

– Zihnimin kapıları açıldıkça, yalnızlığım artıyor.

*

– Söyleme sırrını dostuna, o da gider söyler dostuna.

*

– Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!

*

– Nasıl yaşarsan, öyle de ölürsün!

*

– Hayat, kurallarını tanrının koyduğu bir oyundur!

*

– Tanrı akıllıları kendine dost, aptalları ise kul olarak yaratmıştır!

*

Olaylar insanların dışında gelişir, insanlar sadece olaylar karşısında verdiği tepkilerden sorumludur.

*

Tanrı düşüncesi, ilkel toplumlarda bilgeliği temsil eder.

*

– Şeyh uçmaz, mürid uçurur.

*

– “Ama”dan önceki herşey ya önemsizdir ya da yalandır.

*

– Bir memleketin sonunu hazırlayan, kabiliyetsiz muktedirler ile kifayetsiz muhterislerdir.

*

Diktatörlerden en büyük zararı; onu sevenler, ona ençok destek verenler görür.

*

– Aptallar söylediklerine, akıllılar söylemediklerine pişman olur.

*

Akılsız dostun olacağına, akıllı düşmanın olsun daha iyi!

*

– Davacının akılsızı, mübaşire anlatır derdini.

*

– Zekâsını farkeden için en büyük zaaf, şımarmasıdır.

*

– Biz kuşbakışı diyoruz, o kuş gözüyle görmeye çalışıyor!

*

İyimserler her felaketi bir “fırsat”, kötümserlerse her fırsatı bir “felaket” olarak görürler.

*

– Ne kadar geriye bakabilirseniz, o kadar ileriyi görebilirsiniz.

*

Ekonomi, iktisatçılara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.

*

– Onlar paralarını, ben anılarımı biriktirdim.

*

Az para dövüştürür, çok para seviştirir.

*

Tecrübe, yediğin kazıkların toplamıdır!

*

– Aklına satmayı koyanlar, alıncaya kadar ya ürünü değiştiriyor ya bizi.

*

Sabır acıdır, meyvası tatlıdır.

*

Beklemek, kavuşmaktan iyidir.

*

Vuslat ertelendikçe, şehvet artar.

*

Umut ertelendikçe, yerini işkenceye bırakır.

*

Nostaljinin fazlası, gelecekten kopmadır.

*

Karakter olduğun, itibar sandığın şeydir.

*

Dahilik ile delilik komşudur.

*

– Elinde çekiç olan, her şeyi çivi zannediyor.

*

– Gecenin en karanlık olduğu an, sabaha en yakın olduğu zamandır.

*

DUVAR YAZILARI – 1

Pazar, Mayıs 31st, 2009

DUVAR YAZILARI :

– Birini öldürürsen, katil.

Binlercesini öldürürsen, kahraman.

Hepsini öldürürsen, tanrı olursun!

***

– İnsan ağlar, tanrı güler. (Milan Kundera)

– Tanrı birini cezalandırmak isterse, onun duasını kabul edermiş.

– İki kafadar biraz kafayı bulunca, biri kalkıp ben “peygamberim” demiş. Diğeri de altta kalmayacak ya, “otur yerine ben hiç kimseyi göndermedim!” demiş.

– İlginç olan, “tanrı vardır” diyenlerin çoğunun, “yokmuş gibi” davranması.

– Hayat, kurallarını tanrının koyduğu bir oyundur.

***

Kainatın canı; tanrıdır, gelin canlar bir olalım ( Alevi Felsefesi)

– Oyunu oynayan “tanrı”, bizlerse “dama taşı! (Hayyam)

***

– Tanrı, akıllıları kendine “dost”, aptalları ise “kul” olarak yaratmıştır.

– İnsanlığa bir faydaları varsa Allah bizden alsın onlara versin. Yoksa, bizden uzak Allaha yakın olsunlar.

– Yağmur için dua edersen, çamurla da uğraşırsın.

– Allah zalime “uyuz” versin, “tırnak” vermesin!

– İnsanın bir tek borcu vardır, o da Allaha “can borcu”!

– Huzur istiyorsan üç şeyle kavga etme; “Allahla, devletle, karıyla!”

***

– Upanişad “tanrısın”, Freud ise “itsin” diyor, kim haklı? (Cemil Meriç)

-Tanrı, insan yaratılarının en kutsal olanıdır. (Yalçın Küçük)

-Herşeyin ölçüsü, insandır. (Protogoras)

-Herşeyin ölçüsü, tanrıdır. (Platon)

– Tanrı yoksa, herşey mübahtır. (Dostoyevski)

– Tanrı olsaydı, hiçbir şeyden sorumlu olmazdık. (Sartre)

Şeytan, tanrının taklitçisidir. (R. Guenon)

İnsan, tanrının taklitçisidir. (Ahmet Ağı)

– İnsan, insanın tanrısıdır. (Feurbach)

***

Madem Allahtan başka kimse yok, bu gürültü de neyin nesi?

– Yalnızlık Allaha mahsustur. O da boş durmuyor.

– Tanrı bile insanlarla yazıyla, kitapla konuşuyor.

– Uçağa binerken ateist, düşerken dindar!

– Cenneti, peşin mi alırsınız yoksa veresiye mi?

– “Tanrı”yı sen oynarsan, “günahkar” başkaları olur.

– Marifet; binlerce “sahte tanrı” arasından, doğru olan, o tek tanrıyı bulmaktır.

– Seni mutluluğa götürüyorsa “doğru tanrı”dır, onu bulduysan da “akıllı adamsın.”

– Korkmaya gerek yok! “Aşk” da “seks” de tanrının fikri, sevişen kazanır!

***

– Tanrı, “barbut” atmaz. (Einstein)

– Eğer öküzler “insan” olsaydı, tanrıları da “öküz biçimi”nde olurdu. (Ksenofanes)

 – Eğer tanrınız yoksa, saygılarınızı Hitler ya da Stalin’e sunmak zorunda kalırsınız. (T. S. Eliot)

Bir tapınağın olması, “kendine tapınmaktan” iyidir. (Gazzali)

***

– Allahım ya bana bu aklı vermeseydin ya da bunları böyle yaratmasaydın!

*

– Bir lira çalarsan hırsız,

bir trilyon çalarsan beyefendisin!

–  Para varsa, o iş mantıklıdır.

*

– Hepimiz eşitiz ama ben, biraz daha eşitim!

– En iyisini iste, en kötüsüne hazır ol!

*

 Küçük beyinler, kişileri,

 Orta beyinler, olayları,

Büyük beyinler, fikirleri tartışır.

*

– İnsan beyni çok basit olsaydı, bizim de onu anlamayacak kadar aptal olmamız gerekirdi.

*

– Kazanmak insanın gardrobunu, kaybetmekse kişiliğini geliştirir.

– Hiçbir “başarı”, cezasız kalmaz.

– Kadın olmak zor şey!

 Erkek gibi düşüneceksin,

Genç kız gibi davranacaksın,

Eşşek gibi çalışacaksın.

***

– Kadın mutfakta iyi bir ahçı,

Sokakta tam bir hanımefendi,

Yatakta bir fahişe gibi olmalı.

***

– Bir kadın “hayır” diyorsa “belki”dir,

“belki” diyorsa “evet” demektir.

***

– Bir kadına bulaştıysan, “sen haklısın” de!

Olmadı, “sus”

O da olmadı, gidinceye kadar “ölü taklidi” yap,

Sonrası bize karanlık, Allah’a ayan!

***

Dört  tip kadın vardır:

– Ne aş yapar ne yaş! (arızalı)

– Aş yapar, yaş yapmaz! (ahçı)

– Yaş yapar, aş yapmaz! (keyifçi)

– Hem aş yapar hem de yaş! (makbul)

                                                                                              ***

 – Karın iyi ise eğlencede işin ne?

“Düğün” kendi evinde,

gir oyna, çık oyna!

– Karın kötü ise cenazede işin ne?

 “Ölü” kendi evinde,

gir ağla, çık ağla!

***

– Göz uydur, vurmaz tüfek yoktur

Söz uydur, sevmez kadın yoktur.

***

– Kadın bilmeyene “nefis”, bilene “nefestir”.

– Bir kadının en güzel çağı, 38 ile 40 arasındaki yirmi yıldır.

– Kadının, araya kattı mı yakışanı, duvara attı mı yapışanı makbuldür!

***

Hem zeki hem çalışkan, taktir et.

Zeki ama tembel, ikaz et.

Çalışkan ama aptal, dikkat et.

Hem aptal hem de tembel, imha et.

***

 Aciz insan, şikayet eder.

Cahil insan, kavga eder.

Basit insan, iftira eder.

Akıllı insan, idare eder.

***

Zayıf insanlar, intikam alır.

Güçlü insanlar, affeder.

Zeki insanlar, umursamazlar.

***

Mutluyken söz verme.

Üzgünken karar verme.

Öfkeliyken cevap verme

***

– Duyduğunun hiçbirine,

gördüğünün yarısına,

yaptığının tamamına inan!

***

Eğer bir çocuk;

sevgisiz büyümüşse kindar

eşya ile sevilmişse kıskanç

kıyaslanmışsa haset

eleştirilmişse iki yüzlü

korkutulmuşsa yalancı

engellenmişse hırslı

şiddet görmüşse nefret içinde

koşulsuz sevilmişse kendi gibi olur.

***

 Taş var, köpek yok

taş yok, köpek var

taş var, köpek var

ama kralın köpek

sıkıysa at taşı!

(Saskritçe bir şiir)

***

– Ehli keyfe keyif verir, kahvenin kaynaması,

Eşşeği yoldan çıkarır, sıpanın oynaması.

***

– Gönül ne kahve ister ne kahvehane,

Gönül eğlence ister, kahve bahane.

***

Durum elverişsiz fakat ciddi değil.

Durum ciddi fakat vahim değil.

Durum vahim fakat umutsuz değil.

Durum umutsuz, teslim oluyoruz.

***

Gıdaya sahip olanlar, insanları

Paraya sahip olanlar, ülkeleri

Enerjiye sahip olanlar ise dünyayı yönetir.

***

– Gelme, gelme Mevlana değilim, beni germe!

– Ya olduğun gibi görün ya da gözüme görünme!

– En akıllımız Mevlana’ydı, o da “döne döne” gitti!

Geç geldi desinler, “geçmiş olsun” demesinler!

– Gel bağrıma bostan ek, sen de ye ben de yiyim!

– Kimi yürekten çağırırsan, o gelir!

– Yüreğinde hisserdersen, mesafe yoktur.

“Kalp” bir kez kırıldı mı, bir daha eskisi gibi olmaz!

-İtibarını bir kez kaybedince, bir daha “ağzınla kuş tutsan” yaranamazsın!

Canlar kırılacağına, “camlar” kırılsın”!

– Neye nasip, neye kısmet!

– Gelin ata binmiş, “ya nasip” demiş!

– Arayan belasını da bulur, mevlasını da.

– Sen “doğru ol”, “eğri” bulur belasını.

– Zaman; hesaplaşma değil, helalleşme zamanıdır.

– Dünya hayatı “darılma” değil, “dayanma” yeridir.

“Doğrucu Davut” gibi, her doğru her yerde söylenmez.

– Doğru söyleyeni, dokuz köyden kovarlar.

– Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük.

– Adın çıkacağına, canın çıksın daha iyi!

– Adım çıkmış dokuza, inmez sekize!

– Vakitsiz öten horozu keserler.

Dik dur, “dikleşme”!

Bitaraf olan, “bertaraf” olur.

“Ayaklar” “baş”, “başlar” “ayak” olmuş.

Aslanı kediye boğduruyorlar!

“Baht” yıkmadan “taht” sahibi olunmaz.

– Bal tutan parmağını yalar.

– İş bilenin, kılıç kuşananın.

– İmam “salarsa“, cemaat “orta yere” yapar!

– Ben “hadımım” diyorum, sen “kaç çocuğun var?” diyorsun!

– Ben diyorum “Çanakkale Boğazı”, sen diyorsun yandı “İstanbul Boğazı“!

– Ben diyorum “Gümüşhane” sen diyorsun “memişhane”!

– Deliye dert anlatıncaya kadar, akıllıya “ne verirsen ver!”

– Cahille etme sohbet sonra çekersin zahmet!

– Külliyen cahilin cesur!

– Uyandırma kerizi, bulandırır denizi!

– Senin derdin ne kardeşim? Üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?

– İşi gücü; “o ne dedi”, “bu ne dedi”, “gramofonun teki!”

– Hükümetten aylık, Allahtan sağlık, daha belanı mı istiyorsun?

– Ne yapıyorsun? Hiç, bir şey oluncaya kadar bekliyorum!

Leyleğin ömrü “lak lakla”, dervişin ömrü “beklemekle” geçermiş!

– Düğünde zurnada, hamamda kurnada!

– Bizim kız bizden kaçar, başını kapar götünü açar!

– Elin işte, gözü oynaşta olsun!

– İpimle kuşağım, pipimle taşağım, azıcık aşım, ağrısız başım!

– Taksim’den aşşağı Kasımpaşa!

– Bahtsız bedeviyi, çölde kutup ayısı kovalarmış!

– Canım cennette, elim Cevriye’de! Hayat sana güzel, cennet sana var hacı abi.

– Size gelince hak, bize gelince müstehak! (Allah utandırmasın!)

– Bura bura ayar versen, osura osura geri atıyorlar!

– Acıma düşküne, döner vurur keline!

– Milyonlarca sperm arasından gel sen birinci ol, ama şu yaşadığımız hayata bak!

– Akıl veren çok olur da para veren olmaz.

– Akıl fukara olunca, fikir ukala olur.

– Kafasında kırk tilki dolaşır, kırkının da kuyruğu birbirine değmez!

– Sakınan göze çöp batar, sakındıkça da duyan gelir, gelen de gitmez!

Kırmadan yarmadan, kestirmeden küstürmeden, geldi geçti Genç Osman!

– Boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor!

– Hayat kısaysa, hiçbir şeyi uzatmanın manası yok!

– Bazı insanların altı, bazılarının da üstü çizilir!

– İçindeki çocuğu öldürmeyen yaşlanmaz.

*

– Sizin bildiğiniz kadar, benim unuttuğum vardır!

– Bizim yaptıklarımıza sizin hayaliniz yetmez!

– Yürüdüğünüz yolların asfaltını biz döktük.

– Siz giderken, biz geliyorduk.

*

– Doğmamış çocuğa don biçilmez.

– Alışmamış götte, don durmaz.

– Alışmış kudurmuştan beterdir.

***

– Maydonoza gelince kırt kırt,

sapına gelince meee! (Allah günah yazmasın!)

***

– İnsan hımbıllaşmaya görsün;

oturma imkanı varsa, ayakta durmaz,

yatma imkanı varsa da oturmaz!

– Minumum gayret, maksimum fayda!

***

İstatistik, yanlış rakamların doğru hesaplanmasıdır.

İstatistikler yalan söylemez,

– İstatistikçiler, doğruyu söylemez.

– İstatistik, cehaletin matematiksel teorisidir. (Moris Kline)

***

– Küçük işlerin “büyük adamı” değil,

büyük işlerin, “küçük adamı” ol!

***

– Kötü olan kör olmak değil, “nankör” olmaktır.

– Sağır duymaz, uydurur!

– Şeytan da kariyerine bir melek” olarak başlamıştı ama şimdi sadece bir  “iblis”.

– Birşey kısmetten çıkmaya görsün, “uçkur” bile doksandokuz yerinden kopar, bağlamaya yetişemezsin!

– Dövüşmesinler de sevişsinler!…

– Horozumu saldım çayıra, tavuğu olan düşünsün!

– Maşallah “danazorlar”, dinozorların yokluğunu aratmıyor!

Demirden korksaydık, trene binmezdik!

– İnsana benziyor diye sanma ki, herkes “insan!”

– Hayatta “duruşuyla” etkili olamayanlar, vuruşuyla” olmaya çalışır.

– Bir şeyin doğrusunu mu istiyorsun, kendin yap!

– Herkesin yaptığını yaparsan herkes gibi olursun, başkasının yapmadığını başarırsan, herkesten büyük olursun.

– Aptal düğünden, çocuk oyundan usanmaz.

İşini doğru yap, çoluk çocuğu kendine nasihat eder hale getirme!

– Sözün tamamı, deliye anlatılır.

***

– Hayatım lazım olursa, ben buradayım, “gel ve al.”

– Herkes niye geldi bilmem, ben neler olduğunu anlamaya geldim!

– Emanetin canı, tez olur.

– Emanete, ihanet olmaz. En çok da diyenden kork!

– Çıkmadık candan, ümit kesilmez.

– Can çıkar, huy çıkmaz. Ufacık boyu var, türlü türlü huyu var!

– Olmadan koparırsan, sormazlar mı, “olmamış şeyi niye getirdin?” diye.

***

– Salla başını al maaşını,

– İşi bilecen, işe gitmiyecen,

– Böyle saça, böyle tarak,

– Ne kadar köfte, o kadar iş!