Posts Tagged ‘M.SCHELER’

FELSEFİ

Pazar, Ağustos 31st, 2014

– Ne kadar az bilirsen, o kadar rahat uyursun.

GORKİ

– Uyursan gece biter, uyuyamazsan sen!

SARTRE

– Cinselleşmiş dualizm, bütün  dualizmlerin paradigmasıdır, dünya tarihinin paradigmasıdır.

Feminist, ELİZABETH BADINTER

– Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamaksa yakalanmak.

FREUD

– Aydınları korkak olan ülkenin, zalimleri cüretkar olur.

GRİGORY PETROV

– Sonuçlarında ortaya çıkanın, nedenlerinde olmaması düşünülemez.

– Her şey kurguysa, kurgulayan gerçektir.

– Bir neden yokken, hiçbir şeyin de “varolmaması” gerekirdi. Ancak “varolmak” var, bu da her şeyin mümkün olduğunu gösteriyor. Bilinmeyen hakkında her şey söylenebilir.

AHMET AĞI

Felsefe, soru sormakla başlar.

NUSRET HIZIR

– Metafizik, bir varlık anlayışıdır.

– Her din bir tanrı anlayışı, her tanrı anlayışı da bir varlık anlayışıdır…

– ‘İyi’ ve ‘kötü’ kavramları, indüksiyon (tümevarım) yoluyla yapılmış birer çıkarımdır.

– Bilim  “nesne”, felsefe ise “anlam” araştırmasıdır.

– Başlangıç soruları felsefeyi ilgilendirmez. Başlangıç sorularına verilen cevaplar, bilgisel olmadığı için bir teoridir. Ancak bunu teorinin bilgisel olan yanıyla karıştırmamak gerekir. “Adem ile Havva” bir teori değil, bir mitostur. Darwin’in ki ise kaynaklara dayalı bir teoridir.

– Filozoflarla çocuklar birbirine benzer, her ikisi de sorularını direkt olarak “bu nedir?” diye sorarlar.

– Çocuklara sadece kendi çıkarlarını korumayı öğrettiğimizden, büyüdüklerinde de kendi çıkarlarını, “insan hakları” zannediyorlar.

    IOANNA KUÇURADİ

——

– Her yeni şey öğrendiğimde, bilmediklerimin ne kadar çok olduğunu anlıyorum.

– İki şey sonsuzdur; insanoğlunun aptallığı ve evren. Ancak ikincisinden o kadar da emin değilim.

EİNSTEİN

– Çekirge, tek başına korkutucu olmasa da sayıları arttıkça doğal afete dönüşebilir. Aynı şey ahmaklar için de geçerlidir.

KAREL CAPEK

– Hakikati araştırmak, ona sahip olmaktan daha değerlidir.

GOTTFRİED LESSİNG

-Dünyada, bir filozofun lafını etmeyeceği kadar, saçma bir şey yoktur.

DESCARTES

– Görmek istemeyen kadar, kimse “kör” değildir.

İBN-İ SİNA

– Sahiplenmeden üretmek, kendini empoze etmeden hareket etmek, egemen olmadan gelişmek esastır. (Çin toplumuna dair çıkardığı sonuç)

– Bilim felsefenin başarılarından, felsefeyse bilimin başarısızlıklarından örülmüştür.

– İnsanlar hakikati yalnızca kendilerinin bildiğini sandıkları için, birbirlerine zulmediyorlar.

– Güçlü olma tutkusu, erdemli kişilerde kendini iyilik yapma tutkusu şeklinde gizler.

BETRAND RUSSELL

 – Az bilmek için, çok okumak gerekir.

C. MONTESQUİEU

 – Gerçek ancak yalnızlıkta bulunur.

– Kaplan, kaplanlıktan çıkamaz ama insan, sürekli insanlıktan çıkma tehlikesiyle yaşar.

GASSET Y. ORTEGA

 – İlerleme, bir fikirdir.

– Disiplinli hayvan, insana benzer. (Disiplinsiz insan da hayvana benzer.)

 Kant’ın, hem amprizmi hem de rasyonalizmi eleştiren ünlü sözü:

“Görüsüz (deneysel olmayan) kavramlar(akıl) boş, kavramsız görüler kördür”.

Bilgi, deneysel duyu verilerinin aklın formlarında işlenmesiyle oluşur.

Özgürlük; ahlak yasasının varlık nedeni, ahlak yasası ise özgürlüğün bilinme nedenidir.

Pozitif özgürlük; istemenin, saf aklın bir yasası (ahlak yasası) tarafından belirlenmesi.

Negatif özgürlük; hiç bir şey tarafından belirlenmeme, bir şeyi gerçekleştirirken engellenmemeyi talep ediyor.

– Bende sonsuz hayranlık uyandıran iki şey vardır; üstümüzdeki yıldızlarla dolu “gök” ve içimizdeki şaşmaz “vicdan yasası”.

KANT

———-

– Felsefe tarihçisi için tarihte, yeni birşey yoktur.

– Değerli olan hiçbir şey, başka bir şeyle ölçülemez.

– Gazali gereğinden fazla  zekidir… Tanrıyı korumak adına önemli bulduğu açıklamayı bulup getirir koyar…Gazali onemlidir ama değerli değildir, bugün de çok fazla önemli insan var ama…Gazali, tanrıyı korumak adına nedenselliği ortadan kaldırır…Olayların arasında hiçbir düzen  olmaksızın sırf kendi iradesiyle, herşeyin arkasından herşeyi getiren “tanrı ” mı daha yücedir yoksa herseyi bir düzen, intizam ve sıra içinde vareden tanrı mı?

Prof. AHMET ARSLAN

 – Akılsız insanın durumu ve karakter; iyiliğini ve kötülüğünü kendisinden beklemez, hep başkalarından bekler.

– Bilge insanın durumu ve karakteri; başına gelecek bütün iyiliği ve kötülüğü kendisinden bekler.

– Karşılaşılan zorluklar ne kadar büyükse, bunların üstesinden gelmek de o kadar gurur vericidir.

EPİKTETOS

 – “Boş zaman” yoktur, “boşa geçen zaman” vardır.

TAGORE

 – İyi bir bilim insanı, kendisini kavramlardan kurtarır ve varolanı görmek için zihnini açık tutar.

LAO TZU

– Hayatın temelinde, “acı” vardır.

İbadetler, nafile tekrarlardan ibarettir. Sadece “gerçek” var.

– “Sonsuz” olan, “sonlu olana” indirgenemez.

– İnsanların acıları, maddeye ve fikirlere olan bağlılıklarından kaynaklanır.

– “En basiti başarmaktır”, en zor olan.

BUDHA

– Karanlığa küfredeceğine, kalk bir mum yak.

KONFÜCYUS

– Bana en uzak birine de yapsanız, bana yapmış olursunuz.

Hz. İSA

Hayatımızdaki en önemli iki gün; doğduğumuz gün ve neden doğduğumuzu anladığımız gündür.

– Cahil insanla tartışmayın, önce sizi kendi seviyesine çeker, sonra da tecrübesiyle yener.

MARK TWAİN

– Ne kadar okursan oku, bilgine, yakışır şekilde davranmıyorsan cahilsin demektir.

– Fedakarmış gibi görünmeyin. İyilik edin görünmeyin.

SADİ ŞİRAZİ

– Bir tapınağın olması, kendine tapınmaktan daha iyidir.

– Cahillerle tartışmayın, ben hiç galip gelemedim.

– Keşif yoluyla bize gelen bilgilerle, peygambere gelen bilgiler aynıdır.

– İmanın yarısı, şüphedir.

Musiki; aşığın aşkını, fasığın fıskını artırır.

GAZALİ

– Ey  Gazali, hem aklın bilgi için yetersizliğini söylüyorsun hem de mantığa basvuruyorsun.

İBN RÜŞD

– Bir sözü dinleten; (1) hikmettir, (2) kudrettir.

HİLMİ OFLAZ

– Bir fikir zıddıyla bilinmiyorsa inançtan ibarettir.

Doç.Dr. AHMET KAVLAK

– Bügün öleceksin diye “niye korkuyorsun”, bu dünyanın yasasıdır. Senden önce yaşamış o kadar değerli insan hiç seslerini çıkarmadan öldüler. Sana ne oluyor? Sen kim oluyorsun da ölüme karşı çıkıyorsun?

LUCRETİUS

Her belirleme, bir yadsımadır.

– Her şey kendi varlığı içinde, sürekliliğini korumaya çalışır.

Özgürlük, zorunluluğun bilincine varmaktır.

– İnsan varlığını sürdürmek isteğindedir. İyi ve kötü bu istemden kaynaklanır.

– İnsan bir şeyi istiyorsa “iyi” diyor, istemiyorsa “kötü” diyor.

– İnsanın gerçekleştirebileceği en yüksek eylem, anlamak için öğrenmektir. Çünkü anlamak, özgür olmaktır.

– Yeni fikirlerden şaşmayın, şunu bilin ki hiçbir şey, bir çok kişi tarafından kabul görmüyor diye doğru olma vasfını yitirmez.

– Yerleşik dinin rahatını kaçırmadan, nasıl felsefe öğretilir bilmiyorum.

– Şimdinin geçmişten daha iyi olmasını istiyorsanız, geçmişi inceleyin.

– Ne korku umuttan yoksundur ne de umut korkudan.

– Bir şeyi istediğiniz kadar ince dilimleyin, daima iki yüzü olacaktır.

– İnsanlar konuşmak kadar susmak yeteneğine de sahip olsalar, dünya daha mutlu bir yer olurdu.

SPİNOZA

– Filozofsanız iki felsefe vardır; kendinizinki ve Spinoza’nınki.

HENRİ BERGSON

– Bütün bilgilerimiz tecrübe ile başlar ama tecrübe ile bitmez.

Tümevarım bir mitostur.

– Eğer burada durup daha ileriye gitmeyeceksek, niçin bu noktaya kadar geldik?

D. HUME

İnsan özgür doğar ama hayatın her anında zincire mahkum edilir.

– Bütün kavgaların, felaketlerin, tüm kötülüklerin anası; “özel mülkiyet”tir. Özel mülkiyetin olmadığı yerde haksızlık da yoktur.

J.J.ROUSSEAU

Bilgi, kuvvettir.

– Mutlu olmak için, doğayla uyum içerinde olmak gerekir.

F.BACON

MARX:

– Tarihi yapan insandır…

– Alt yapı, üst yapıyı belirler…

İnsanlık tarihi, sınıf çelişkisinden ibarettir.

– Tarihte ne olmuşsa, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur.

– Komünizmin önündeki engel, burjuvazinin eksikliğidir.

Din, ruhsuz bir dünyanın ruhu, ezilenlerin haykırışı,, kalpsiz bir dünyanın kalbidir. Din, kitlelerin afyonudur.

– İnsan bilincini içinde bulunduğu yaşama  koşulları belirler.

– İnsan, ne üretirse ona yabancılaşır.

Kapitalist, kendisinin kapitalist olmasından sorumlu değildir ama ilişkilerin kurulmasına yardımcı olduğu için sorumludur.

– Toplumsal reformlar, güçlünün zayıflığından ötürü değil, zayıfın gücünden ötürü gerçekleşir.

– Bir memleket iki şekilde talan edilir; düşmanlar ve bizzat o ülkenin kendi maliyesi tarafından.

– Zorun güzelliği, doğallığındadır.

Mülkiyet, hırsızlıktır.

———-

– İhtiyaç, icadın anasıdır.

Felsefe, mantık ve diyalektikten oluşur.

– Erkek burjuvazidir, karısıysa proleteryayı temsil eder.

– Ne mutlu o yoksullara ki, öteki dünya onlarındır ve er ya da geç bu dünyada onların olacaktır.

ENGELS

– Az gelişmiş toplumlarda ordu, kendi halkına karşı kullanılmak için vardır.

– Her devrimin temel sorunu, iktidar olmak içindir.

– Yumurtalar kırılmadan, “omlet” (devrim) olmaz.

LENİN

Ölüm, başkalarının işidir.

Varlık dediğimiz, “hiçin hiçmesidir”. Aslında her şeyle hiçbir şey, aynı şeydir.

Hüzün, en büyük muhalefettir.

– İnsan, zamanın merhametsiz ve karşı durulmaz ırmağına atılmış olduğundan, mahvından başka hiçbir şey bekleyemez. Bu yüzden hayal kırıklığına da uğratılamaz. Aksine insan, varlığının sonluluğunu görerek; üstün, soğuk bir zafer duygusu yaratabilir.

HEIDEGGER

– Biz varken “ölüm” yok, ölüm varken de “biz” yokuz.

EPIKUROS

İnsan, her şeyin ölçüsüdür.

PROTOGORAS


– Herşeyin ölçüsü, tanrıdır.

Bilginin kaynağı, akıldır. Duyular aldatıcıdır.

– Doğru olan, bilgidir.

– Herşey ideasına ne kadar yakınsa, ne kadar pay almışsa o kadar idealdir.

-Matematik bilmeyen, içeri girmesin.

Haz, kötüdür…akla ve onun bilgisine uygun davranmak gerekir.

Aşk, acı veren zihinsel bir hastalıktır.

– Savaşın sonunu, sadece “ölüler” görür.

Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.

– İki kişinin bildiği, “sır” değildir.

Demokrasilerde güzel sözlü demogoglar, kötü de olsa başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.

Adil birey = adil toplum = adil devlet.

– Adalet, herkesin kendi işini yapması, başkasının işine karışmamasıdır.

PLATON

– Bilmek, olguyu tasvir etmek değil, olguyu nedeni ile birlikte bilmektir.

Haz, kötü değildir sadece hayatın son ereği değildir. Haz duymak için eylemde bulunmayız. Haz, yapılan işin beğenilmesi sonucunda, bir sonuç olarak ortaya çıkar.

Bir duyusunu kaybeden, bir dünyayı kaybeder. Bilgi, duyulara dayalıdır ancak duyuların kendisi bilgi değildir.

– En üst ve en alt sınıflar için demokrasi, uygun değildir. Demokrasi, orta sınıfa hitap eder.

– Kadın, doğanın bir garabeti, evcilleştirilmiş bir hayvandan biraz daha iyi durumda olan… yarım bırakılmış bir erkektir…erkek yönetiminin özneleri olmaya uygundur, doğası gereği egemen değillerdir. Erkekler tarafından yönetilmek için doğarlar. Doğa, kadın bedenini tek bir iş için, üremek ve yetiştirmek için tasarlamıştır.

Köle, canlı alettir. Kölelik, dokuma tezgahları kendi kendine bez dokudukları zaman kalkacaktır.

– Tümüyle acılarla geçen bir hayat, pek mutlu sayılmaz.

ARİSTOTELES

– İnsan, insanın kurdudur. (Homo, homini lupus)

T. HOBBES

– Karekterin ne ise kaderin odur.

– Aynı ırmağa, iki defa girilmez.

Savaş, her şeyin babasıdır.

HERAKLEİTOS

Varoluş, özden önce gelir.

Cehennem, başkalarıdır.

– İnsan olmak istediği, kendini tasarladığı şeydir.

Tanrı olsaydı, yaptıklarımızın hiçbirinden sorumlu olmazdık ama tanrı yok ve biz, tüm yaptıklarımızdan sorumluyuz.

SARTRE

– Bazı değerler ve bazı yaşam biçimleri birbirinden ne daha iyi ne daha kötüdür. Olsa olsa farklı şekillerde her biri yine kendi içinde değerli ve kendi içinde anlamlı yaşam biçimleridir.

– Farklılık ve çeşitliliklerin, hoş görüldüğü bir toplum olmak yeterli değildir. Aynı zamanda, bu çeşitliliklerin onaylandığı ve özendirildiği toplumlarda insanlar dolu dolu yaşayabilsin.

İSAİAH BERLİN

– Komiserin manivelası, “devrim”. Dava, “alt yapıyı” değiştirmek, “üst yapı” kendiliğinden değişir.

– “Yogi” içinse kurtuluş, içimizde. “Aksiyon” bir tuzak, komiserle yogi uzlaşamaz.

ARTUR KOESTLER

HİLMİ ZİYA ÜLKEN:

“Kendini başka varlıklara irca ederek açıklamak, insanı mahiyetine aykırı bir tarz da düşünmek demektir…Varolanı kendisinin dışında, totolojiye bağlı bir şarta/töze bağladığımızda, onu bütünüyle bu töze indirgeyebilmek için zorunlu olarak bir kozalite ilişkisi geliştirmek durumunda kalıyoruz..

Mikro düzeyde ise cisim, parçacıklar bütünü olarak görüldüğünden parça-bütün ilişkisi kurulmaya çalışılmaktadır.

Yeni diyalektik materyalistlerden bazıları, bu esrarlı ve kör maddeden hür insan kişiliğine kadar yükselmenin güçlüklerini fark ettikleri için, elemanter ilk maddede dahi bir ruh ve bilinç unsurunun bulunduğunu ve bu kuvvenin gelişmesinden yüksek realitelerin doğduğunu kabule mecbur kalmışlardır”.

…/…

– Doğanın dili, matematiktir.

PİTAGORAS

Tarih, ebedi döngüsel harekettir..

– Bugünkü insan, hayvanla “üstinsan” arasında gerilmiş bir konumdadır.

– Yaşadığın güçlükler seni öldürmüyorsa daha güçlü kılar.

– Kendi başına “iyi” ve “kötü” yoktur. Hayatın temeli “güç istemi”dir.

– Ben, eserim için yaşıyorum.

Sanat, yaşamın en büyük uyaranıdır.

– Herkes aynı şeyi ister, herkes aynıdır; farklı hisseden insanlar, tımarhaneye gönüllü olarak gider.

– Az şeye sahip olanın köleliği de az olur, yaşasın asil yoksulluğum…

– Hiçbir şey, diyalektik bir etkiden daha kolay silinmez.

– Dünyanın varoluşunun sadece estetik bir olgu olarak doğrulanması, yaşamın devamı için baştan çıkarıcıdır.

– İnsan mümkün olan en büyük gücü ve ihtişamı, gerçekte hiç elde etmemiş olsaydı; ahlak suçlanacak mıydı? Böylece ahlakın kendisi, tehlikelerin en tehlikelisidir.

– İnsanlığı, putperestlik döneminden kurtarmak, insanlığa ıstırap ve mutsuzluk dönemini getirmiştir.

– Eğer, her insanın eşit değerde olduğunu gören ya da seven ve ölümsüz bir ruha sahip olduğunu düşünen bir tanrı yoksa, neden hepimizin eşit ahlaki düşünmeyi hakettiğini düşünüyoruz.

– Tanrı öldü! Onu biz öldürdük. Biz, katiller katiliyiz.

Hiçbir öğreti, en son hakikati ortaya koyamaz.

– Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen.

– Kimse öfkeli insan kadar, yalan söyleyemez.

– Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni.

Unutan, iyileşir.

– Hakikaten hayretler içindeyim, gerçekten keyifliyim. Benim bir öncüm varmış hem de ne öncü! Spinoza’dan pek az haberim vardı. Beni ona götüren bir içgüdünün rehberliğidir. Yalnızca bütün eğilimi, bilgiyi en güçlü  tutku kılmak, benimkine benzemekle kalmıyor! Öğretisinin beş temel vurgusunda, bütünüyle kendimi buluyorum. Bu en tuhaf ve en yalnız filozof, tam olarak şu konularda bana en yakın yerde duruyor. Özgür iradeyi, erekleri, ahlaki dünya düzenini, bencil olmayanı ve kötülüğü reddediyor.

NİETZSCHE

– Sıradan insanların huzurlu olmalarının nedeni, düşüncelerinin olmamasıdır.

ROMAİN ROLAND

– Kendini bulmak, başkalarının seninle ilgili ne düşündüklerinden kurtulmaktır.

– İyi insanların kurallara ihtiyacı yoktur. Çünkü onlar, empatiyle yaşarlar.

ZATA

– Varolmak, algılanmış olmaktır. Varolan her şey bir tanrı düşüncesidir, madde diye bir şey yoktur. Bizim şeyler hakkındaki bilgilerimiz de sadece birer duyum ve algıdan ibarettir.

GEORGE BERKELEY

– “İnsanlık tarihi”, bir kavram tarihidir. Öznenin, nesnel gerçekliği kavrama dönüştürme sürecidir.

– İnsanı yapan, “tarih”tir.

– Özgürlük, sorumluluk gerektirir.

– Ya Spinoza’nın felsefesine inanırsınız ya da hiçbir surette filozof olamazsınız.

HEGEL

– Hiç doğmamış olmak, belki de en büyük nimettir.

SOFOKLES

– Kesin olan bir şey varsa o da “varolma”nın olduğu, “hiçliğin” ise olmadığı.

PARMENİDES

– Hiç bir kitap, ruhumuzu “Upanişadlar” kadar yüceltemez. Hayatımın acılarını onlarla avuttum, ölürken de onlar beni teselli edecek.

Dünyanın en yoksul insanı, “paradan” başka hiçbir şeyi olmayandır.

– Birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır.

– Herkes kendinde eksik olanı sever.

– Yalnızlık, bütün mükemmel beyinlerin kaderidir.

ARTUR SCHOPENHAUER

– İnsan, “simgeleştiren” bir hayvandır, bu sayede düşünür.

E. CASSIRER

– İnsan, korku içinde özgürlüğün imkanını keşfeder. “Özgürlük imkanı” ise karar vermektir.

– Öznellik hakikattir.

Bireye tek olma imkanı vermeyen,kollektivizm” şeytandır.

– Tek insan, tanrı karşısında sorumlu olan insandır.

Yabancılaşma, kitle içinde kaybolmaktır.

S. KİERKEGAARD

İnsan, makrokozmosda bir mikrokozmosdur.

M. SCHELER

– İnsan, büyüklüğünü bir uca giderek değil, her iki uca dokunarak gösterir.

– İnsan doğa karşısında, incecik “saz dalı” gibi güçsüzdür ama düşünme yeteneği sayesinde, bu düşünen saz dalı doğaya üstündür.

– Şu sonsuz uzayın, ezeli sessizliği beni korkutuyor!

– Güce dayanmayan adalet; aciz, adalete dayanmayan güç; zalimdir.

– Anarşinin kaynağı, devlettir.

PASCAL

Okumak; yaymaktır, anlam üretimidir.

Filozof, kendi kendine soru soran kişidir.

NERMİ UYGUR

İdeoloji, kendine göre bir mantığı ve tutarlılığı olan, belli bir toplum içinde tarihi bir görevi bulunan, bir tasavvurlar (imajlar, mitler, ve fikirler) bütünüdür.

– Ayrıca ideoloji; maddi yaşamı din, ahlak ve bir anlamda da felsefe düşüncesiyle açıklayan tasarımlara ilişkindir. Kısaca ideoloji, bilim öncesi düşüncedir. Bilim düşüncesi ise tarihi ve toplumu, maddi yaşamın temel koşullarına göre açıklamaktır.

ALTHUSSER

Tarihsel ve entellektüel atıklar, sanayi atıklarından daha büyük ve ciddi bir sorun yaratır. Yüzyıllar sürmüş olan saçmalıkların çökeltisinden bizi kim kurtaracak?

JEAN BAUDRİLLARD

Gerçek göçebeler, bir yerden başka bir yere gidenler değil, aksine oldukları yerden kıpırdayamayanlardır. Belli kodlardan kaçarak, aynı yerde kalmak için göçebeleşenlerdir.

GİLLES DELEUZE

– İki ayrı sonsuz olamaz. Bir noktada ikisi de birbiriyle kesişir.

ZENON

– Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır.

– Başlayan herşey biter.

– Büyük bir servet, büyük bir köleliktir.

– Ölum bazen bir ceza bazen bir armağan, çoğu zaman da bir lütuftur.

– Yeryüzünde gün ışığına layık olmayan nice insanlar vardır ama güneş her gün yeniden doğar.

– Yaşıyorsak hala bir umut var demektir.

– Hayatı kaybetmekten daha acı olan şey, yaşamın anlamını kaybetmektir.

– Unutmazsan senin, affetmezsen onun canı acıyacak. Unutmak ve affetmek, sadece iyi insanların intikamıdır.

– Ey hayat, senin bu kadar önemli olman ölüm sayesindedir.

– Birlikte olduğun insanın hayatını kurcalamak, onunla kurmayı düşündüğün geleceği yok etmekten başka bir işe yaramaz.

– İnsanları tanımak için onları sınamaktan korkmayın. Çünkü kaybedilmesi gerekenler, en önce kaybedilmelidir.

– Gençliğinde bilgi ağacı dikmeyen yaşlılığında rahatlayacağı bir gölge bulamaz.

– Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.

– Ölüm herşeyi eşit kılar.

– Dışarıdan bakıldığında bir kozmos, içeriden bakıldığında ise bir kaos gördüm.

– Aza sahip olan değil, çok isteyen fakirdir.

Hayatı komedi sayanlar, son espiriyi iyi düşünsünler.

– Konuşmayı çok erken öğrendim, susmayı öğrenmem içinse yaşlanmam gerekti.

– Her dahi, bir parça delidir.

– Konuşma, insanın aklını diliyle kullanma sanatıdır.

– Yüreği yılmadan düşen, dizleri üzerinde savaşmayı sürdürür.

SENECA

– Hiçbir şey, gerçeğin kendisinden daha şaşırtıcı değildir.

ERWİN KİRC

Felsefe, ruhsal bir ihtiyaçtır. Filozof, gerçekten felsefe yapabilmek için ölmesini öğrenmelidir. Fakat yeni felsefe bizden, bunun tam aksini istiyor; filozof eğer gerçekten felsefe yapmak istiyorsa, yaşamayı öğrenmelidir.

– Davud, Musa mermerin içine gizlenmişti. Ben onları bulup, oradan çıkardım.

– Ufak tefek şeyler mükemmelliği yaratır, mükemmellik ise ufak tefek bir şey değildir.

MİCHELANGELO

TANRI, DİN VE TASAVVUF

Pazar, Mayıs 31st, 2009

 

 TANRI, DİN ve TASAVVUF  ÜZERİNE:

– Tanrı varmış gibi yaşamaya çalışıyorum.

JORDAN PETERSON

– Derman arardım derdime derdimin dermanı derdim bana derman imiş…

NİYAZİ MISRİ

– Tanrının birliği ile varlığın birliği (vahdeti vücut) aynı şey değil tamamen farklı kavramlardır.

– Türkiye’de din hep aşağılandı ama hiç eleştirilmedi.

– Bazıları abdestlerini suyla alır bazıları da kanla.

– İnsanların aldanmaya ihtiyacı var.

– Kriz arttıkça felsefe yapma ihtiyacı da artar.

– En güzelin en çirkine dönüştüğünü görecek kadar yaşamakmış yazgım.

– Yürü, yürümeye devam et. Yol sana yardımcı olacaktır. Yol insanı terbiye eder.

– Cumhuriyetçi olmak, büyük bir erdemdir.

– Padişah da olsa bütün insanlar eşittir.

– Cumhuriyet, dinamik toplum anlayışının bir sonucudur.

– Bütün dinler, inanışlar, İslam hukuku asla değişemez.  Dindar bilinç, dinamik olamaz daima geçmişte, tarihtedir, durağandır.

– İlerleme, değişim, gelişme modern dünyaya ait dindışı kavramlardır.

– Mustafa Kemal’i anlamak için onun okuduklarını hatta okuyamadiklarını da okumak lazım.

– Şimdiki muhafazakarlar, muhafaza edilecek hiçbir şey bırakmadı.

DÜCANE CÜNDİOĞLU

– İnsan zihni sürekli olarak tanrı üretir.

“Herkesin tanrısı kendisinin abartılmış bir versiyonudur.” O nedenle insanların çoğu putperesttir.

– İnsanlar yaşamak yerine anlatmayı, yapmak yerine dayatmayı tercih ediyor.

SİNAN CANAN

 

– Nasıl olduğunu bilmediğimiz tanrı hakkında yapmamız gereken tek şey, susmak suretiyle saygımızı göstermektir.

– Kanıt imandan sonra gelir.

AUGUSTINUS

– Tanrıyı yüceltmek, onurlandirmak adına yaptığımız iltifatlar, kavramlar aslında tanrıyı küçültür.

MAIMONIDES

– Aşkta dayatma düşüncesi aşktan nefreti, dinde dayatma düşüncesi dinden nefreti destekler.

SCHOPENHAUER

*

-“Acaba diyorum, gazabı olsun, kendini övmesi, övünmesi olsun, laneti vs. olsun, acaba Resulullah bir tür Hermes gibi… Hani Hermes’i biliyorsunuz; mitolojide Tanrı’nın mesajını, insan idraki tarafından kuşatılamayacağı için, o mesajın insan diline çevirisini, aktarımını Hermes üstlenir; bir tür elçilik yapar. Peygamber de Allah’ın soyut mesajlarını muhatap olduğu insan kitlesine kendi zihin süzgecinden geçirerek aktarıyor olabilir mi?” 

PROF.DR. MUSTAFA ÖZTÜRK

***

Tanrı, kaldıramayacağı bir kaya yaratabilir mi?”:

 Yaratamazsa tanrı olamaz, yaratırsa da kaldıramayacağı bir “kaya” var demektir.

ATEİST PARADOKS

                     **                

– Ateizm bilindiği gibi sözcük olarak, “tanrıtanımazlık” anlamına gelir. Fakat doğal olarak, dinlerin reddini de içerir. Ben şahsen, tutarlı bir ateist konumun kendisini “tanrıtanımaz” olarak değil de esasen “din-tanımaz” olarak tanımlaması gerektiğini düşünüyorum. Ateizm, dinlerin ve onların tanrı fikrinin reddidir çünkü.

Deizmden farkı, bu fikrin karşısına başka, daha makul ve makbul bir “tanrı” fikriyle çıkmak gibi bir dert, niyet taşımamasıdır. Ateizm tanrıya karşı çıkmaz. Zira bir şeye karşı çıkmak, onunla şu ya da bu yer ve zamanda bir şekilde karşılaşmayı gerektirir ki, tanrı söz konusu olduğunda böyle bir ihtimal sıfırdır. En azından ateizmin fikri, hatta diyebilirsiniz ki inancı budur…

İnancın ya da inançsızlığın ahlakla doğrudan ilişkili olmadığını gayet iyi biliriz. Hepimiz etrafımızda -daha doğrusu içimizde- ahlaklı dindar ve ateistler kadar, hatta ne yazık ki çok daha fazla, ahlaksız dindar ve ateistlerin varlığına şahit olmuşuzdur. Dindar olmak için, “ahlaklı olmak” şarttır. Ancak ahlaklı olmak için, “dindar olmak” şart değildir. Hatta burada şunu da söylemeye cüret edebilirim: Hakiki bir dindarın tanrıya inanma sebebi ile hakiki bir ateistin tanrıya inanmama sebebi, benzer bir ahlaki kaygı zemininde yeşerir. Zira ilki, “eğer tanrı var olmazsa iyilik olmaz” diye düşünür. Diğeri, “eğer kötülük varsa tanrı var olamaz” diye düşünür…

Müslüman kültürel çevre içinde yaşayan bir ateist, doğal olarak müslüman bir ateisttir. Bu iki anlamda böyledir. Birincisi, onun karşı çıktığı tanrı fikri ve sureti esasen müslüman kültürü içinde şekillenmiş ve ve aktif hale gelmiştir. İkincisi, kimliğinin hamuru ister istemez içinde yaşadığı bu kültürel çevrenin ellerinde yoğrulmuştur.

ŞÜKRÜ ARGIN (Birikim Dergisi)

*

-Aslında ateizmin dinlerle pek fazla işi olmaz, tanrıyı reddeder. Ama siz varsayım olarak tanrının var olduğunu düşünüyorsunuz ve her şeyin nedenini de bu varsayıma bağlıyorsunuz. Ateizm ise böyle bir varsayımı reddeder. Ya “yoktur” ya da henüz “bilmiyoruz” der.

ŞANER ATİK (Ateizm Derneği)

*

– “Mucize” diye inanırlara sunulan şeyin, gerçekle en küçük bir ilgisi yoktur ve tüm mucizeler insanlığı aldatmak için ileri sürülmüş, bir yalanlar bütünüdür. Bu durum inanırlarca anlaşıldığı, iyice kavrandığı zaman, temelinde bir sınıfın çıkarları olan yapı da gümbür gümbür yıkılacaktır. O yapı “din” dir, insanlığın zararına da olsa, dünya egemenlerinin yıkılıp yok olmasını istemediği kurumdur…

– Doğru eğilir, yıkılmaz.

TURAN DURSUN

*

– İslamın yeni bir bakış açısıyla okunması gerek. İslamı da bütün dinler gibi iki düzlemde ele alabiliriz. Bireysel ve kişisel inanç olarak İslam. Bireyin kişisel inancı olarak, İslama saygı göstermek zorundayız. Sadece İslama değil, din ve inanç ne olursa olsun hepsine ama kurum olarak İslamı aşmak zorundayız. Bana göre, İslam bir kurum olarak çağımızın sorunlarına  çağdaş bir yanıt bulacak durumda değil. Bana kişisel olarak, bu alanda hiçbir şey söylemiyor. Ama şunu kesinlikle belirtmeliyim ki bir inanç olarak, bir din olarak islama karşı değilim.

– Yeni bir okumaya cesaret edenler, reddedilmiş ve zındık ilan edilmiştir. Çağımızda İslam, kültürsüz bir din olarak görünmektedir. Düşüncesiz, soru sorma yeteneğinden yoksun bir din.

 Tek tanrılı dinler, ömrünü tamamlamıştır, işlevleri sona ermiştir. Bunu söylemeye cesaret etmeliyiz. Tek tanrılı dinler (monoteizm) ile tektanrılı dinler öncesini (promonoteizm) karşılaştıracak olursak, promonoteist uygarlığın kültür, şiir, felsefe ve mimarisi monoteizminkileri fersah fersah aşar. Evet monoteizm, bilimi ve tekniği yarattı ama kültür adına ne varsa promonoteizm yarattı.

– Günümüz İslamı, emperyalizmle birlikte, Hristiyanlığın dümen suyunda ve islama karşı.

ALİ AHMAD SAİD ESBER (ADONİS)

***

– Antikçağın çoktanrıcılığı, siyasal yetkenin bir sınıfta (aristokrasi) toplanmasına yol açarken, Asya tek tanrıcılığında, siyasal otorite de bir monarkta toplanmıştır.

ROBERTSON SMİTH

 *

-Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik ama çok basit bir şeyi unuttuk; kardeş gibi yaşamasını.

M. LUTHER KİNG

*

– Bizler, evrenin kendisini düşünmesiyiz.

CARL SAGAN

*

– Fizik tek başına “neden hiçbirşey değil de birşeyler var?” sorusuna yanıt veremez.

ROWAN WİLLİAMS

*

– Ben bilimi giderek daha iyi anladıkça, tanrıya daha fazla inanıyorum.

JOHN LENNOX

 *

– O kadar cahilsiniz ki, dininiz var diye ahlaka ihtiyacınız kalmadığını sanıyorsunuz.

NİKOLA TESLA

*

– Haksızlıklardan intikam alınmaz. Çünkü, intikama başladığınızda siz daha büyük haksızlıklar yapmaya başlarsınız.

İSKENDER PALA

*

– “Benim” dediğin herşey, seni cehenneme sokar.

Cehennemin kapıcısı MALİK

*

– İnsanın gelişimi, tanrının yerine kendisini koyabilme çizgisindedir.

– Tanrı, sıradan insan entellektüelizminin göğe yansımasıdır.

-Tanrı, insan yaratılarının en kutsal olanıdır.

YALÇIN KÜÇÜK

*

– Kilise, kıyameti bekleyerek şurada yatan eski kemiklerin üzerine yükselmektedir. Sonradan bu temel üzerinde devasa bir kuram ve ilahiyat ve kurgu ve iman ve hurafeler ve devlet siyasası üstyapısı yükselmiştir.

PETER HEBBLETHWAİTE

*

– Tanrı barbut atmaz.

-Ey fizik! Sen olmasaydın, tanrıya inanmayacaktım.

– Geleceğin dini, kozmik bir din olacak. Bu din, teoloji ve dogmalardan uzak olup, kişisel tanrıya üstün gelecek.

EINSTEIN

*

– Evren bir kaos sonucu oluşamaz. Bu nedenle tanrı tarafından tasarlanmıştır. Yerçekimi gezegegenlerin nasıl hareket ettiğini açıklıyor yoksa gezegenleri neyin yörüngeye soktuğunu değil…herşeyi tanrı yönetir.

NEWTON

*

– Yerçekimi diye bir yasa olduğu için, evren kendisini hiçten yaratabilir ve yaratmaya devam edecektir. Bu nedenle tanrıya ihtiyaç yoktur.

– Doğruları söylerseniz, yalanları hatırlamak zorunda kalmazsınız. 

STEPHEN HAWKİNG

*

– Bilim adamları cehalet dağını aştılar, en yüksek tepeye tırmandılar, ancak en üstteki kayaya çıkınca orada binlerce yıldır oturan ilahiyatçılarla karşılaştılar.

ROBERT JASTROW

*

– Eğer öküzler “insan” olsaydı, onların tanrısı da “öküz biçiminde” olurdu.

KSENOFANES

*

– “İnsan”, yediği şeydir ve “insan insanın tanrısıdır”.

“Tanrı, insanın idealleştirilmiş olarak dışavurumudur.”

L. FEURBACH

*

– Eğer tanrınız yoksa, saygılarınızı Hitler veya Stalin‘e sunmak zorunda kalırsınız.

T.S.ELİOT

*

 – Herkes tanrıya, sadece kendi duasının kabul edilmesi için yalvarıyor.

AMİN MAALOUF (“Tanios Kayası”ndan)

*

– “Tanrı”, beşerin en büyük keşfidir.

Upanişad; “tanrısın”Freud ise “itsin” diyor, hangisi haklı?

– İnsanların çoğunun hafızası kuvvetli olduğu için orjinal filozof olamaz 

CEMİL MERİÇ

*

– Her meyvede tohum, her canlıda tanrı…Sevgin bütün varlıkları kucaklamalı yani tanrıyı. Kurtuluş, kesretten vahdete (çokluktan birliğe) dönüş. Tanrının içinde kaybolmalısın. Ummana dökülen ırmaklar gibi benliğinden sıyrılmalısın. Ne kalıbın ne de adın kalmalı. “Tanrı nedir?” diye soruyorsun, “tanrı sensin”.

UPANİŞADLAR

*

– Her “din” bir tanrı anlayışı, her “tanrı” ise bir “varlık” anlayışıdır.

İOANNA KUÇURADİ

*

Din, halkın / kitlelerin afyonudur.

MARX

*

– Marx 1850’de “din, ruhsuz bir dünyanın ruhu, ezilenlerin haykırışı, kalpsiz bir dünyanın kalbidir. Din, kitlelerin afyonudur” der. O zamanlar insanların acılarını azaltsın diye afyon yutturuyorlar. Bunu Marx, “din uyuşturucudur” demiş gibi lanse etmeye çalışıyorlar, bu sözü bu mana da yorumluyorlar. Aslında o bu sözü ile dini övmektedir. Din için, ‘ruhsuz bir dünyanın ruhu’, insanlar için dinden başka teselli edici bir çözüm kalmamıştır, diyor.

ÖMER LAÇİNER

*

Din, halkın afyonu değil, zayıfların vitaminidir.

REGİS DEBRAY

*

– Dualite; ontolojik değil, epistemolojiktir.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK

*

– Dualite, ontolojik değilse;

“yaratan da yaratılan da aynı birliğin parçalarıdır.”

– Vahyin, kaynağı da muhatabı da akıldır. Aklı olmayanın, dini de yoktur.

*

– Ahlaksız bilim; “felaket”, bilimsiz ahlak; “boştur”.

– Neye inandığınızı ya da inanmadığınızı söylemeniz değil, hangi ahlâk anlayışına sahip olduğunuz önemlidir. Tanrı, “güzel ahlaktır” ve güzel ahlaktan yana olan herkes de Onunla beraberdir.

– Müslüman, “iyi insan”dır. Evrensel tüm dinlerin nihai hedefi de bu “iyi insanı” ortaya çıkarmaktır. 

– Aslolan “söz” değil, ne yaptığınız, kimin tarafında olduğunuzdur.

*

– Sıfatlarından birini kabul ediyorsanız, kendisini tamamen inkar etmiyorsunuz, demektir.

– En tehlikeli insanlar; iyiliği kendinden menkul sanıp, herkesi yargılama hakkını “tanrıya” bırakmadan kendilerinde görenlerdir.

– Alemin esrarına dair söylenenlerle yetinmek yerine, onu keşfetmeye çalışmak, çok daha tatmin edicidir.

*

-Tanrıya yönelmek için, aracılara ihtiyaç yoktur. Aracıların olması, çoğu kez ya başkasına ya da kendine tapınmaktır. 

– Tanrıyı sevmek, iyiden, doğrudan ve güzelden yana olmak için, mürşidler ve ritüeller şart değildir. Hatta bunlar çoğu kez, insanı uzaklaştıran, yabancılaştıran unsurlardır.

*

– Her fikir ve inancın, temsiliyet makamında birileri vardır. Zamanla bu kişilerin pek çoğu, kendi ayrıcalıklı konumlarını yitirmemek adına tağutlaşarak, nüfuz ettikleri insanları sadece “kendilerine biat eden kullar” haline getirmek isterler. Biat etmeyenleri ise hasım olarak görürler.

– Her din, tanrıya ulaşmada bir arınma aracı, bir yoldur. Bir dinin, araç olmaktan çıkıp “tek hakiki din” olarak mutlaklaşması, “dinsel faşizm”dir.

*

– Sonuçlarında ortaya çıkanın nedenlerinde olmaması düşünülemez.

*

Aklın egemen olduğu toplumlarda insan, bütün trajedisiyle ortadadır ve kaderini değiştirmek için uğraşır. Dogmatik toplumlar da ise ahlakçıların marifetiyle yazgıyı kabullenmiş, kitleler içinde kaybolan tek tip insan vardır.

AHMET AĞI

*

– “Cemaatçi örgütlenme, zannedildiği gibi muhafazakarlık ve dindarlığa has bir yapılanma biçimi değildir”.

“Lidere; “insanüstülük”, “kurtarıcılık” benzeri niteliklerin atfedilerek tapınılan bir toplumda siyasi kültür, “lideri kutsama”, ona itaati siyaset yapma ve özdeşleştirme eğilimi taşımıştır. Bunun da muhafazakar siyasetle sınırlı olmadığını belirtmek gerekir.

“Toplumumuzda, lidere itaatın siyaset olarak mütalaa edilmesi ve kurumlarda çoğulculuğun yaşanmamasının, muhafazakarlık ve dindarlığa indirgenmesi anlamlı değildir. Benzer şekilde Türkiye’de bireyin ön plana çıktığı örgütlenmeler yaratılamaması, bu alanda cemaatçiliğin egemen olması da muhafakarlık ve dindarlıkla sınırlı değildir. Bütün bunlar tarihi nedenlerden ziyade, modern gelişmeler çerçevesinde açıklanabilecek olgulardır. Biat benzeri bir kavramın, asırlar öncesine ait yorumlarının bu alanda açıklayıcı olabileceğini düşünmek, fazlasıyla kuvvetli bir muhayyile gücünü gerektirmektedir”.

M.ŞÜKRÜ HANİOĞLU

(“Sorgulamadan itaat ve liderlik kutsaması muhafazakarlığa mı özgü” adlı yazısından)

……………

————–

Cemaatçilik kültürü, dinsel muhafazakarlığın aksine siyasal muhafazakarlığın bir sonucudur. İktidar erki, insanların özgürce sorgulayan bireyler olmasını değil, kendisine tartışmasız biat eden kullar olmasını ister.

“Dinsel muhafazakarlık” ise, sanıldığının aksine insanların birilerine biat eden kullar değil, kendi hayatlarının sorumluluğunu alan özgür bireyler olmasını ister. “Halife” olmanın anlamı da budur. Dinin siyaset aracı haline gelmesiyle, dinin yerini siyasal muhafazakarlık alır. Böylece, dinin muhatabı olan özgür bireylerin yerini de her tür otoriteye sorgusuzca itaat eden kullar alır. Pek çok ateistin reddettiği tanrı da insanın insanı sömürmesini meşrulaştıran, böyle bir dinin tanrısıdır.

AHMET AĞI

 *

– İyi insanlar nereye giderse, cennet orasıdır.

OSH0

Tanrı yoksa, her şey mübahtır.

Cehennem insanın kalbinde, sevginin bittiği yerdir

      DOSTOYEVSKİ

 *

Tanrı olsaydı, yaptıklarımızın hiçbirinden sorumlu olmazdık ancak tanrı yok ve biz tüm yaptıklarımızdan sorumluyuz.

J.P. SARTRE

*

 “İspatlanabilen bir tanrı”, tanrı değildir.

          KARL JASPERS

 *

İspatlananları kuşatmayan bir tanrı, ispatlanabilen sonlu bir tanrıdır.

AHMET AĞI

*

Karekterin ne ise kaderin odur.

HERAKLEİTOS

*

– Herşey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın vazgeçme, işte orası kaderinin değişeceği noktadır.

MEVLANA

*

Şeytan, tanrının taklitçisidir.

       RENE GUENON

İnsan, tanrının taklitçisidir.

AHMET AĞI

*

– Yükselen her şey, birbirine yaklaşır.

      Peder TEILHARD DE CHARDİN  

 – Her çağda, tek bir gerçek vardır.

– Amaç, bilinene ulaşmaktır.

– Edep, aklın tercümanıdır. İnsan, edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.

      ŞEMS-İ  TEBRİZİ

 *

– Tanrı var mı?

“Sadece gerçek var.”

– Yollar, yolculuk içindir, bir yere varmak için değil.

BUDHA:

– Medeni insanın, yasaya ihtiyacı yoktur.

KONFÜÇYUS

*

“İnsan hangi dünyaya kulak kesilmişse, öbürüne sağır.”

İSMET ÖZEL

– “İyi insan olmak için müslüman olmak gerekir” değil, “müslüman olabilmek için iyi insan olmak gerekir”.

– Diktatörlük, günahı yasaklasa bile ahlaksızlıktır. Demokrasi, günaha izin verse bile ahlaklıdır. Ancak özgürce yapılan eylem, ahlaklıdır.

– Erkekler için ayrı kadınlar için ayrı iki ahlak anlayışı yoktur.

ALİYA İZZETBEGOVİÇ

– Dindarlığını Allah’a göster, bana insanlığın lazım.

MUSTAFA İSLAMOĞLU

……………………

– Tek bir günah vardır o da hırsızlık. Diğer bütün günahlar, hırsızlığın çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun, yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.

KHALED HOSSEİNİ

– Kuran’da “kırkta bir” oranında zekat vermek yoktur. Müslüman kimsenin, ihtiyacından arta kalanı yoksullara ve ihtiyacı olanlara ayrımsız vermesi gerekir. “Biriktirmek” ateştir, “servet yığmak”, başkasının hakkını çalmaktır. “Mülk Allah’ındır”. Müslümandan zengin olmaz. Bütün kötülüklerin başı, özel mülkiyettir. Müslüman antikapitalist olmalıdır. Sende fazla olanı, olmayana dağıtacaksın, infak edeceksin.

Hz.Peygamber, “komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyuruyor. Kendisi vefat ettiğinde, bir tası bir kuru hasırı vardı. Vasiyeti bile yoktu. Çünkü, malı mülkü yoktu, olanı olmayana dağıtıyordu.

Ebu Hanife, malını infak ettiği ve böyle fetva verdiği için işkence görmüş, zindana atılmıştır.

Hz. Peygamber zamanında varlıklı kimselerin islama en büyük itirazları, zekat için olmuştur. “Zekatı kaldır, hepimiz müslüman olalım” diyorlardı. Mallarını dağıtıp (infak),  köleleriyle aynı seviyede olmak ağır geliyor, sınıfsal olarak imtiyazlı olmak istiyorlardı.

– İslam, muhafazakar değildir. Statükoya karşı devrimi savunur.

İbadet, Allah’tan başkasına boyun eğmemektir. Secde sadece Allah’a yapılır, bu da bir ritüeldir, camide yapılır. İnsanların birbirine boyun eğmeden yaşaması (iyilik) ibadettir.

– Kur’andan asla kapitalizm çıkmaz, “abdestli kapitalizm” hiç çıkmaz. Kur’andan ekonomik bir düzen çıkarılacaksa, çağımızdaki kavramları kullanarak söylersek, sosyalizme eğilimlidir. Ahlaki ve dini bir sosyalizm çıkar. İslamın siyasi politik duruşu, sol bir duruştur, sağcı değil.

– Bir döneme damga vurmak, başkasına gösteriş yapmak, egemenliğini göstermek için yapılan camiler, Kur’anda söylenen, “temeli takva ile atılacak mescid” tanımına uymuyor. Ben de sultan camilerinde huzur duymuyorum. Ayasofya camii de buna dahil. Şaşaalı camilerde, Allah’ın büyüklüğünün değil, sarayın ve saltanatın büyüklüğü gözüme çarpıyor ve beni eziyor.

– İslamda (Kur’ana göre) hacca gitmeyenlerin kurban kesmesi gibi bir vecibesi yoktur. Kurban kesme geleneğinin kaynağı, İslam değil, Şaman kültürüdür. Kurbandan kasıt, fakir fukarayı doyurmaktır.

İHSAN ELİAÇIK

*

– Baki hakikatler, fani şahsiyetler üstüne bina edilmez.

SAİD NURSİ

*

– Diğer dinlerin mensuplarıyla irtibatın (dinlerarası diyalog), müslümanların din değiştirmesine yolaçacağı endişesi, tamamen asılsızdır. Zira bu tutum, islama olan güvensizlikten kaynaklanmaktadır.

İnsaniyet, bilgi ve bilim çağına girmiştir. Gelecekte bilim, dünyada daha fazla söz sahibi olacaktır. Dolayısıyla, bilimsel hakikatlerin hükümlerini desteklediği islam gibi bir dinin mensupları, bu diyaloglardan çekinmemelidir. Diyalog, fuzuli bir çaba değil bir mecburiyettir. Bu diyaloglarla, dünyamızı barışın hüküm sürdüğü daha güvenli bir yer haline getirmek, müslümanların vazifelerindendir.

Batıda yüzyıllarca bilim, dinin düşmanı olmuştu ve hristiyanlık bundan çok çekmişti. Müslüman hristiyan diyaloğu ile her iki din de ilişkilerini düzeltebilir. Eğer, müslüman hristiyan diyaloğu kurmak için başka neden olmasaydı, en önemli sebep olduğu için bu bile diyaloğu başlatmaya yeterdi.

F. GULEN 

 Vahdet-i vücutta tabiat, tanrıda olduğu halde, panteizm  de (vahdet-i mevcut) tanrı tabiattadır. İki yaklaşım arasındaki temel fark, ilkinin tanrıyı tabiatla açıklayan bir sistem olmasına karşılık, ikincisi tabiatı tanrıyla, tanrının görünmez güçlerine ve akıl erdirilmez sırlarına göre açıklayan “gaybi” bir felsefedir.

 İSMAİL HAKKI İZMİRLİ 

         *         

  – Kendisini duyu organlarıyla fark edilemez şekilde isimlendirdiğinde “hak”, duyu organlarıyla farkedilecek haliyle isimlendirdiğinde ise “halk” adını almıştır.

         En-NURİ (öl. 907)

Tevhid; ölümsüz ve değişmez bir ilke olarak, bütün değişme ve farklılıkların temelini oluşturur.

– Siyasetçinin derdi; maneviyat değil iktidardır.

  MUHAMMED İKBAL

…………….

Hz.ALİ:

 – Perde kalksaydı yine yakinim (kesin bilgim) artmazdı.

 – Hakikat, hakkın celal nurunun işaretsiz olarak keşfidir.

 – Hakkal yakin, ezel sabahından doğan bir nurdur. Bunun eserleri tevhid ehlinin üzerlerinde görünür.

 – Her şeyi birbirinden ayrı görmek ve toplamamak; şirk,

 Her şeyi toplayıp aralarındaki ayrılıkları görmemek; zındıklık,

 Her şeyi, hem birbirinden ayrı hem de aynı görmekse; tevhiddir (birlemektir).

 – Alimin uykusu, cahilin ibadetinden iyidir.

– En büyük zenginlik, akıldır.

– Hayatta en hakiki mürşid, ilimdir.

– Devletin dini, adalettir. Adaleti olmayan devlet, dinsizdir.

– İnsan, dilinin altında gizlidir.

– Mazlumun zalimden öcünü alacağı gün, şüphesiz zalimin zulmettiği günden daha çetin olacaktır.

—————-

           

– “Tanrı”; mutlak zaman, mutlak mekan, mutlak hareket, mutlak beden ve mutlak ruhtur.

– Allaha inanıyorum ama peygambere gerek yok.

         EBUBEKR  er-RAZİ

—————-

———————

MUHYİDDİN İBN-İ ARABİ:

-İnsanı ölümden, eceli korur.

– Kader gayrete aşıktır.

– Dünyada huzur arayan, huzursuz olur. Huzur, birbirine kardeşçe sarılana verilir.

– Kendi inancınızda, farklı inançları yok sayacak derecede yok olmayın. Böyle yaparsanız varlığın gerçek güzelliğini göremezsiniz. Allah’ın kudreti ve ilmi sonsuzdur. Hiç kimsenin anlayışına hapsedilemez. Allah der ki, “Doğu da batı da onundur. Yüzünüzü her nereye dönerseniz Allah’ın yüzü  (kudret ve rahmeti) oradadır. Şüphesiz ki,  Allah herşeyi kuşatandır. Hakkıyla bilendir. (Bakara 115)”

*

 Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, eşyada en parlak şekilde görünür. Ve O, O’nun görünüşüdür.

 Şüphesiz yaratıkların sonradan olma varlığı, yaratıcının varlığının görünüşüdür.

 Hakkı tanıyan kişi gerçekten tanıdığı zaman, itikat sahibinin itikadıyla bağlanmaz.

 Kul rabdır, Rab da kul. Ya teklifle mükellef kimdir? Rab dersen o teklif edicidir, kul dersen o da ölüdür.

 Furkan benim ve 7 çift Fatiha suresi de benim. Ruhun ruhuyum, kalıpların ruhu değil.

*

 ————

*

                   

 -Ahlak, hükümlerin aklıdır.

İMAM ŞAFİ

-Tasavvuf, sulhü/barışı olmayan savaştır.

CÜNEYDİ BAĞDADİ

-İhlasın en aşağı derecesi, “şeriat tevhidi”dir ki; Allah’tan başka ibadet edilecek kimse yoktur, onun ifadesidir. En yüksek mertebesi de, “hakikat tevhidi”dir ki;  “Allahtan başka kimse yoktur” onun ifadesidir.

            M.ALİ AYNİ

——————

——————

FAZLUR RAHMAN:

 ‘Uyanış’ ve ‘yenilik’, mantıki olarak ancak bir gelenek oluşturulduktan sonra olabilir.

Bütün geleneklere devamlı yeniden hayatiyet kazandırmalı ve taze yorumlarla yenilenmelidir.

 İlk müslüman nesiller nasıl ki; Kuran ve sünneti, kendi dönemlerinde kendi şartlarına uygun biçimde serbestçe yorumlamışlarsa, biz de aynen kendi gayretimizle, kendi çağdaş tarihimizde aynı şeyi yapmak zorundayız.

    ————-

– “Vahdet-i vücutçu” tasavvuf felsefesi aslında, tanrının “kuantum” halidir. Damlalar “mahlukatı”, okyanus ise “tanrı”yı sembolize eder. Her şey hem birbirinin aynıdır hem de gayrıdır. Her şey, hem tek başına vardır hem de tek vücut olarak vardır.

                  AHMET AĞI

              *

– Fakirlik Allaha yakın olmaktır.

ALİ ERBAŞ (DİYANET İŞL. BAŞ.)

  Din, güzel ahlaktır ve bu yüzden vicdanlara hitabeder. Vicdanın çifte standardı yoktur, herkes için evrenseldir. Ayrım yapmaksızın tüm insanlığa karşı, merhametli ve adil olmak için empati yapar. Toprakları, ülkeleri fethederek değil, gönülleri fethederek yayılıp çoğalır.

 İyi (ahlaklı) insanlar; “adil toplumu”, adil toplumlar da “adil devlet yönetimleri”ni ortaya çıkarır.

 İktidar olmak, ülke yönetimlerini ele geçirmek dinin amacı olduğunda, din siyasallaşmakta ve evrenselliğini yitirmektedir. Bu şekilde, kifayetsiz muhterislerin iktidar aracı haline gelmektedir. Siyaset doğası gereği, hep daha fazla olana hükmetmek, hakim olmak ister. Bu uğurda pek çok yol ve yöntemi de mübah sayar. Buna izin veren bir din de mazlumun hakkını arayan olmaktan çıkıp, zalimin zulmüne ortak olur.

 Modern toplumlarda dinlerin evrensel umdeleri, “insan hak ve özgürlükleri” olarak hukuki niteliğe kavuşmuştur. Bir dinin, din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yaparak kendini dayatması, gönüllerden kovulmasına, ezilen ve dışlanan tüm insanlığı kuşatmasıyla da gönüllerde yer etmesini sağlar.

***

– Bir süreç yaşanıyorsa, henüz hiçbir şey bitmemiş demektir.

– Eğer bir insan söylüyorsa, kim adına konuşuyor olursa olsun, söylediği her şey insana özgüdür.

– İnanca yer açan, bilgimizin çok sınırlı olmasıdır. Ontolojik olanın sonsuzluğundan bahsediliyorsa, her şeyi bilmemizin de olanaksız olduğu görünüyor.

– Bir insan, destansı, efsanevi veya masalsı da olsa bir takım yorumlara inanabilir. Bu onun inanma ve seçme özgürlüğüdür. Ancak kabul edilemez olan, inanmıyor ya da kabul etmiyor diye bir başkasının cezalandırılmasıdır. Üstelik bu ceza, az gelişmiş toplumlarda korkunç bir vahşete de dönüşmektedir.

Kimi ahlakçılarda kendi çıkarlarını koruma adına, haksızlıklar karşısında sessiz kalarak iktidar yanlısı tavır sergilemektedir.

 – İktidar olmanın, hakimiyet kurarak insanları tebalaştırmanın adı, “maneviyat” olmuş. Oysa, her şeye hakim olmanın yolu, gönülleri fethetmekten geçer. Her yolu mubah sayarak, her şeyi “zapturapt” altına alma zihniyeti, er ya da geç kaybedecektir. Bu sürdürülebilir bir yol değildir.

AHMET AĞI

*   

– Gerçeği, “otorite” kabul etmek yerine, otoriteyi “gerçek” kabul edenler için, bu çok zor olmalı.

G. MASSEY      

– Kendini arayan “tanrıyı” bulur, tanrıyı arayan da “kendini”.

– Her şey dağıttıkça çoğalır, biriktirdikçe de azalır.

– Ne verirsen elinle, o da gelir seninle.

– Yukarıdaki aşağıdakine, aşağıdaki yukarıdakine benzer.

– Kesrette (çokluk) vahdet (birlik), vahdet de kesret vardır.               

– Oldum demek, öldüm demektir.

– İnsan hayattayken, ölmeden önce ölmeli!

– Alimin ölümü, alemin ölümüdür.

– Sözün çoğu cahile, azı arife söylenir.

Cahil elini hakka sürse batıl eyler, alim ise batıla sürse hak eyler.

– Olgun (kamil) insan olmanın  dört aşaması; “şeriat, tarikat, marifet ve hakikattir”.

– Olgun insan, kendinden başka hiç kimseye kızmayandır.

– İyilik de ibadet de gizlidir.

– Nefis çıkınca aradan, ayan olur yaradan.

TASAVVUFA DAİR

 

– Evren büyük kainat (makrokosmoz), insan ise küçük kainattır (mikrokosmoz).

– İnsan, görünen alem ile görünmeyen alem arasında bir geçittir.

    SADRETTİN KONEVİ

 

İnsan, makrokosmozda bir mikrokosmozdur.

M.SCHELER

*

– Şaşı tanrıya nasıl bakarsa, tanrı da ona öyle bakar.

HEGEL

**

– İnanıyorum çünkü, saçmadır.

TERTULLİANA

**

– Din, ahlaki bir şiirdir.

G. SANTAYANA

**

– Hallacı Mansur, M. Arabi, Mevlana, Yunus, S.Konevi ve Nesimi başta olmak üzere hepsi de ‘vahdet-i vücut’ yani varlıkta birlik felsefesini benimsemişlerdir. Bu felsefeye göre her şey, gerçekte tanrının çeşitli biçimlerde görünmesinden başka bir şey değildir.  Varlık ve tanrı aynı özdendir. İnsan da ezelden beri tanrı katındaydı. Her şey hem ezeli hem de ebedidir. Çünkü; Ondan başka varlık yoktur. Her şey Ondan gelir Ona döner.

       İBRAHİM AGAH ÇUBUKÇU

 

**

*

-Biz seferden sorumluyuz, zaferden değil.

SELAHATTİN EYYUBİ

****

*

– Allah var, gam yok.

– Dervişin fikri ne ise zikri de odur.

– Şeyh uçmaz, derviş uçurur.

– Üslubu beyan, ayniyle insandır.

– Sen doğru ol, eğri bulur belasını!

– Hiç bir şey yapmamak, seçim yapmaktır, tarafsız olmak değil.

– Zulme sessiz kalmak, ona ortak olmaktır.

– Ah ile abat olanın, ahiri berbat olur.

– Güç, sabrın içindedir.

***

– Taşlanacaksam, ilk taşı günahsız biri atsın!

– Dünya hayatı “darılma” değil, “dayanma”, “hesaplaşma” değil, “helalleşme” yeridir.

– Sövene “dilsiz”, dövene “elsiz” ol.

– Bizde “dil” yok istemeye, sizde de “din” yok vermeye, namerde muhtaçlığımız bundandır.

– Ne ekersen onu biçersin, rüzgar eken fırtına biçer.

– Ne verirsen elinle o da gelir seninle.

– Kol kırılır, yen içinde kalır.

– Şeriatın kestiği parmak acımaz.

– Kul sıkışmayınca, Hızır yetişmez.

– Ahlaksızlığın en kötüsü, “ahlak” haline gelmesidir.

– Ahlak daha çok, orta sınıfın uyduğu, çok zengin ve yoksulların ise bazen uyduğu kurallardır.

– Herkes Hz. Ömer’in “adaletini” istiyor ama kimse onun gibi yaşamak istemiyor! 

– Masumiyet, yargılanamaz.

***

– İnsan, kaybedeceği şeylere fazla bağlanmamalı!

– Dünya malı dünyada kalır, kefenin cebi yok!

– Olmayacak duaya, “amin” denmez. Sadece, “olmuşla ölmüşe” çare yok.

– Dindar ol, “dinidar” değil!

– Dinini tilkiden öğrenirsen, tavuk çalmayı sevap  zannedersin.

– Bazen, peygamberler bile tökezler.

– Kabe yolunun klavuzu, bu uğurda ölenlerin kemikleridir.

– Namazda gözü olmayanın , ezanda kulağı olmaz.

– Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından da olmaz.

– Uçak giderken “ateist”, düşerken “dindar” olmak, riyadır.

– Bir insanı, kötülük yapmaktan meneden tek kavram, “tanrı” ise o kişi zaten kötüdür.

***

– Günahın çok olduğu yerde, Allah’ın lütfu da bol olur.

– Zannın çoğu, günahtır.

– Din, nasihatten, güzel ahlaktan başkası değildir.

– Din böler, inanç birleştirir. 

– Pişman olmak, günahın kefaretidir.

– Menfaati bitenin, muhabbeti de biter.

– Dünyaya, sadece yemek yemeye gelmedik!

– Mala mülke karşı tamahkar olanın maneviyatı, cennetten arsa kapmaya benzer.

– Ne düşünürsen, O değildir.

– Size bakıp özenen insanlar yoksa, kendinizi gözden geçirin.

./.