ERİCH ROTHACKER

Felsefede ilk kez kültür antropolojisi üzerine sistemli bir yazı yazan düşünür.

Eseri; ‘Tarihte gelişme ve krizler’ (1951). Rothacker bu eseri ile kültür antropolojisinin kurucusu kabul edilir.

Felsefi antropoloji insan kültürünün de özünü araştırmak zorunda, buna iki şekilde bakılabilir:

1-Kültür antropolojisi; insanın kültür alanındaki başarılarının, antropolojik bakış açısı ile geliştirilmesi. Kültür antropolojisinin altındaki, ‘antropoloji’nin vurgulanması.

2-Kültürün vurgulanması; kültür hayatın taşıyıcısı. İnsan kültür tarafından belirlenmiş bir varlık, bu nedenle kültürün altı çiziliyor.

İşte antropoloji geniş bir bilim haline getirilmelidir. Antropolojinin görevi ise, insan hakkındaki şimdiye kadarki kavramlarla, kültür taşıyıcısı insanı geliştirmek. Ancak böyle bir antropoloji hem insanın yapısına hem de insanın kültür yapısına bakacaktır. İnsan kültür içinde yaşar ve ölür. Bu nedenle insan kültürün taşıyıcısı, böyle bakılmazsa insan anlaşılmaz.

İnsanın özellikleri:

1- İnsan eylemde bulunan bir varlıktır. Hayatın ilk ve en önemli gerçekliği; insanın, insan topluluklarının belirli durumlar içinde olmasıdır. Eylem, hep bir durum içinde gerçekleştirilir. Nesnesiz, amaçsız bir eylem sözkonusu değildir. ‘Ben’ olmayansız eylem olamaz.

Belirli bir duruma hakim olma, o durumda en uygun eylemi gerçekleştirmedir. İnsan bu tip durumlardan kurtulamıyor. Her zaman bir durum içinde, hep bir durum içinde eylemde bulunuyor. Bu durumlar çeşitli bilimlerin konusu.

2-Bu duruma hakim olmak için, vermek zorunda olunan; ‘karar verme’. Durum içinde hep bir karar verme sözkonusu. İnsanın ölümüne kadar bu kararlar hep kutuplar arasında verilir.

Kutup; ideal bir doğru üzerinde, hayali son noktalar.

Karar; hep bu yönde ya da diğer yönde veriliyor. Kutuplar, eylemleri yönlendirici ideler. İnsan kendi hayatında yaratıcı kararlarla bir yönde ilerler. İnsan bu doğru üzerinde optimal noktayı arar. Bu nokta insan tarafından gerçekleştirilmeli. Bu kutupsallığın özelliği verimlilik. Bu her eylem için geçerli. Eylemekte olan bir hayatın, verimli bir hayatın yasaları bulunmalı.

Hayat, sürekli bir tavır içinde eylemde bulunmak. İnsan belirli bir kültüre sahip olduğundan, belirli bir tavra sahip.

Tavır; tüm yapıp etmelerin apriorisi. Bütün arzular kompleksinden daha fazla o topluluğu ayakta tutan. Tavır; toplumun tüm hayatına yön veren, biçimlendiren ve düzenleyendir.

Hayat sitili, büyük ve ender topluluklarda gerçekleşir. Artık tavır, o hayat sitiline yön vermiş ve geliştirmiştir.

Kültür sitilleri, sürekli gelişme içindedir. Bunu o kültür grupları oluşturur. Bu yüksek kültür/hayat sitili, kendini toplumun siyasal, ekonomik, sosyal vs. yaşamında gösterir. Bu yüksek kültür, ‘örnek insan’ anlayışını sanatta gösterir, en çok da edebiyatta.

Yüksek kültürler, varlıklarına bir daire içinde anlam verirler. Bu yüksek kültürler; sanat, edebiyat ve bilgelik sayesinde yükselmişlerdir. Bunların amacı, kültürün kendisine anlam vermek için.

İşte kültür antropolojisinin görevi; bu yapısal yasalılıkları bulmak. Bu sayede insan, anlaşılabilir ve gelişme sağlanabilir.

Rothacker’e göre en son yüksek kültür; antik yunan kültürü.

İçinde yaşadığımız kültürün; toplumsal, siyasal, ekonomik ve yaratmakta olduğumuz bilim, sanat, edebiyat ve felsefesine bakarak, yüksek kültür müdür değil midir karar verebilirmiyiz?

Yukarda sayılan alanlar Rothacker’e göre insanın yüzüne tutulan bir aynadır.

Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.