20.YÜZYIL – FELSEFİ AKIMLAR

  20. YÜZYILDA FELSEFE

 

20. YÜZYILDAKİ FELSEFİ AKIMLAR: 

 

-Felsefi antropoloji(İnsan felsefesi); M.Scheller, E.Cassirer, A.Gehlen, M.Landmann, H.Plesner, A.Camus.

-Ontoloji(varlık felsefesi); N.Hartmann; M.Heidegger

-Existansiyalizm(varoluş felsefesi); J.P.Sartre, K.Jaspers, G.Marcel

-Fenomenoloji; E.Husserl, M.Geiger, A.Pfaender

-Yaşam felsefesi(ölmüştür); W.Dilthey, E.Rothacker, O.Spengler

-Diyalog felsefesi; F.Ebner, M.Buber, E.Levinas

-Pragmatizm; W.James, J.Dewey, C.Peirce

-Yeni Kantçılık(iki okulu var):

Neo pozitivizm(Türkiye’de etkili); Viyana Çevresi, E.Reichenbach

Mantıkçı Emprizm; R.Carnap

-Strüktüralizm(Yapısalcılık); C.Levi-Strauss, M.Foucault

-Frankfurt Okulu; T.Adorno, M.Horkheimer, H.Marcuse, E.Bloch

Bilim felsefesi; A.N.Whitehead, B.Russel

    İspanyollar; M.de Unomuno, J.Ortega y Gasset

    İtalyanlar; B.Croce, G.Gentile

    Fransızlar; L.Althousser, G.Deleuse

Amerikalı; Santayana.

 

 FELSEFİ ANTROPOLOJİ (İnsan Felsefesi):

 

 ‘Sokrates, felsefeyi gökten yere indirdi’.

                                                        CİCERO

 Sokrates öncesi felsefe bir çeşit doğa felsefesi ya da kozmoloji. Onunla birlikte felsefenin çehresi değişiyor. Ayrıca ilk etik filozofu; ‘Kendini tanı’.

 Sokrates dönemi sofistlere ise ilk kültür antropologları denebilir. Bunlar artık ‘Physis’ üzerine kafa yormuyorlar, ‘Nomos’ üzerine yoğunlaşıyorlar. İlk defa insan-hayvan karşılaştırmasını sofist Protogoras yapıyor. İnsan hem cins hem de tür olarak ön plana çıkıyor, merkeze alınıyor.

 Ortaçağda insan merkezde değil, ancak tanrı olabilir. İnsan, tanrının yarattığı bir mahluktur, bunun dışında insandan pek söz edilmez.

 Descartes’in sorusu, ‘insan nedir?’ değil, insanın bir tek yetisi üzerine; ratio (bilinç).

 ‘İnsanın en temel araştırması, yine insandır’. (A.Pope)

 ‘İnsan için araştırılması yine en ilginç olan; insandır’ (Goethe)

Kant’ın 3 kritiği var:

1-Saf aklın kritiği; ‘neyi bilebilirim?’ (epistemoloji-bilgi teorisi),

2-Pratik aklın kritiği; ‘neyi yapmam gerekir?’ (etik).

3-Yargı gücünün kritiği; ‘neyi ummaya hakkım var?’ (teoloji).

Bu 3 soruyu bir tek soru altında toplayabiliriz:

 ‘İnsan nedir?’.

19.yüzyılın problemi insan değil; geist, sistem. Sistemden kaçan Feurbach, insan üzerine yoğunlaşıyor. Bu nedenle 19. yüzyıl bir dönüm noktasıdır.  Fesefi antropoloji, teolojinin kaldırılması ile olur.

 20. yüzyıl da ise ‘insan nedir?’ diye soran M.Scheller oluşturuyor. Belirli bir anlamda felsefenin bütün soruları ‘insan nedir?’ sorusu altında toplanabilir.

 Antropoloji neden bizim için önemli?

1- Metafizik motif; pozitivizm tek tek bilimler teolojiden çıkararak bağımsızlık kazandırmakta ve 20. yüzyılda da teolojiye tepki olarak antropoloji ortaya çıkıyor.

2- Trancendental motif; 1920’li yıllarda bilgi teorisinin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Descartes’den itibaren felsefe, felsefe olmak istiyorsa; bilme yetisinden, epistemolojiden hareket etmelidir. Oysa insan sadece bilen bir özne değil, ‘bilme’ onun sadece bir özelliği.

3- Ontolojik motif; 1920’li yıllarda pozitivistler ve yeni Kantçılar için felsefe, bilimlerin bilgi teorisine indirgenmişti, varolanla ilgilenmek unutulmuştu.

 Husserl, ‘nesnelerin kendisine dönelim’ sloganıyla ortaya çıkıyor. Böylece Husserl’le beraber 20. yyda ontolojiye giden yol açılıyor. ‘İnsan sadece bilen bir özne değil’, aynı zamanda ‘bilen bir varlıktır’.

4- Tinsel bilimler; aydınlanma çağından beri insanlık bilimleri üzerinde durulmaya başlanıyor. Ve bu bilimler bir disiplin altında toplanmaya çalışılıyor.

5- Dünya görüşüyle ilgili; insan sorusu ne felsefeden ne de bilimlerden kaynaklanıyor. Aslında bu sorun zamandan, çağın kendisinden kaynaklanıyor. İnsan üzerine kafa yoran sadece felsefe değil; sosyal psikoloji, sosyoloji, psikoloji, biyoloji, teoloji…

Tags: , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Leave a Reply

You must be logged in to post a comment.