İSLAM FELSEFESİ
FARABİ (870- 950):
Aristoteles çizgisinde felsefeyle ilgilenmiş, ayrıca Platon ve Platinos’tan da etkilenmiştir.
Varlık Görüşü:
Zorunlu varlık
↓
İlk akıl:
1-Zorunsuz (akıl):
Kendi özü bakımından kendini
mümkün olarak bilmesi
(Olmasa da olur)
↓
Kendini zorunsuz olarak
Bilen 2. Akıl
↓
Yüksek felek (galaksiler, 7 gökler)
↓
Soyut akıllar
2- Zorunlu (akıl):
Tanrıyı zorunlu olarak bilmesi ve tanrının
bir parçası olduğunun bilgisi (olmaması imkansız)
Herşey, zorunlu varlıktan sudur etmesiyle çıkmıştır. Bizler mümkün varlıklarız, olmasak da olur. Dünya olmasa da olur, olup olmaması bir şey değiştirmiyor. Çünkü; zorunlu varlıktan ayrılmış artık. Zorunsuz akıldan aşağı inildikçe, varlıklar daha rastlantısal olarak varoluyorlar.
RUH
↓
AKIL (Aristoteles’de tanrı, faal akıldır)
↓
a) Güç, imkan halinde akıl:
Soyutlamalar yapmasının imkan halindeolması
b)Fiil halinde akıl:
Güç halinde olanın ortaya çıkması, etkin olması
Saf imkanın kullanılabilir hale getirilmesi.
c) Kazanılmış akıl:
akleden temaşa edebilen
akıl. Düşünülebilir şeyleri
düşünen akıl.
d) Faal akıl:
İnsanla tanrı arasında köprü kurabilen akıl.
İBN-İ SİNA (980- 1037):
İnsan Ruhu (Akıl):
1- Yapan (pratik akıl)
İrade:
– İyi huylar
– Serbestlik
– kötü huylar
2- Bilen (teorik akıl)
-Mutlak güç:
Hiçbir şeyin fiil haline çıkmadığı durum
Örneğin; çocuğun yazı yazma gücü var,
fakat daha açığa çıkmamıştır.
-Mümkün güç:
Güç halinde olanın bir aletle fiil haline
geçebilmesinin mümkün olması.
Örneğin; yazıyı kalemle yazabilme.
-Yeti kazanma:
Mümkün gücün fiil haline geçmesi.
Birşeyin aletle fiile geçebilmesidir.
-Mutlak fiil (kazanılmış akıl)
Saf aklın mutlak fiil haline geçmesi.
İnsandaki akıl bu düzeyde
– Kutsal akıl (sezgi):
Faal aklı görebilen akıldır.
Bazı kişilerde bulunur.
Varlık
↓
İlk akıl
↓
Etkin akıl:
– Cisimlerin maddesi
– Cisimlerin formu
– İnsanların ruhu
VARLIK:
1-Zorunsuz Varlık 2- Zorunlu Varlık (Tanrı)
Zaman – mekan Varoluşunu kendinden alan.
içinde varolan ve Özgürlükle, zorunluluk birleşir.
yokolanlar.
3-Zorunsuz zorunlular :
Tümeller ve yasalar
Tümeller 3 şekilde:
Tümeller:
1-Tanrının düşündüğü idelerdir. Örneğin tanrı, insan idesini düşünüyor ve ona göre yaratıyor.
2-Tümeller, tek tek şeylerin içinde o şeylerin aslı esası olarak vardır. Her tek nasıl kendi teklik özelliklerine sahipse, bir yandan da içine girdiği cismin özelliğini taşır. Örneğin; O hem insan hem de Ahmet’tir.
3-Soyut kavramlar olarak vardır. Bizim oluşturduğumuz kavramlar.
GAZZALİ (1058 – 1111):
Gazzali’ye göre, Platon, Aristoteles ve bunların peşinden giden Farabi ve İbn-i Sina yanılmıştır.
‘FİLOZOFLARIN TUTARSIZLIĞI’ ADLI ESERİNDEN:
1-Filozoflar, evrenin yoktan varolduğunu inkar etmişlerdir.
2-Allah’ın yalnız tümelleri bildiğini, tikelleri bilmediğini ileri sürmüşlerdir.
3-Ruhun, ölümden sonra tekrar bedenle birleşeceğini inkar etmişler, ölümden sonra dirilme yok demişlerdir.
Gazzali’ye göre bunlar, akılla inancı birbirine karıştırmışlardır. Bunları birbiriyle uzlaştırmaya çalışmışlardır. Oysa uzlaşmaz, birine ‘evet’ diyorsan diğerini feda edeceksin.
Filozoflar, “madde ezelidir” diyorlar ve bunu inançla uzlaştırmaya çalışıyorlar. Olmayacak şeye kalkışıyorlar.
Allah’ın tikelleri bilmediğini söylemek, Allah’ın ilmini inkar etmektir ki; bu da Allah’ı inkara varır.
Gök kürelerin, ruhun, bazı şeyleri bildiğini söylüyorlar. Tanrısal yetkinin bu aleme verilmiş olması da doğru değildir. Tanrısal bir şey mesela, güneşe nasıl veriliyor. Tanrısal bir etki olmadan, bir etkinin güneş sisteminde kendiliğinden olduğunu söylemek, tanrı niteliğini güneş sistemine vermektir.
Ruhların, bir ruh olarak bedensiz birleşmelerinde de çelişki var. Çünkü; ruhların bireyleşmesi, bedenlerle birleşmesiyle olur. Öldükten sonra ruh, bedeniyle dirilecektir.
Sebeblilik ilişkisi doğruysa, Allah yoktur, lüzumsuzdur. Allah’ın iradesi doğruysa, sebeblilik ilişkisi lüzumsuzdur. Sebeb – sonuç ilişkisinin doğada olduğunu söylersek yine Allah’ın iradesinden sözetmek lüzumsuzdur. Bunlara göre, her sebebin bir sonucu vardır. Gazzali’ye göreyse, sebebsiz sonuç olur. “Güneş yarın doğmayabilir”, “kafası kesik halde düşünebilir”.
Sürekli olan şeyin zorunlu olduğunu nasıl düşünebiliyorum ve bir çelişki de duymuyorum. Akıl, mantık ve matematikde geçerlidir. Metafizik konularda bilmek değil, inanmak sözkonusudur.
İnsanın kendi varlığı, tanrının varlığına kanıttır. İnsan biran düşünse, kendi varlığını anlar. Kendi varlığını anlayan insan varsa, onu yaratan tanrı da vardır. Allah’a inanan için sayısız hayatı kazanma ihtimali vardır, inanmayanlar içinse yoktur.
Tags: akıl, Allah'ın iradesi, faal akıl, FARABİ, fiil halinde akıl, filozofların tutarsızlığı, GAZZALİ, İBN-İ SİNA, İSLAM, kazanılmış akıl, KUTSAL AKIL, METAFİZİK, Mümkün güç, MUTLAK GÜÇ, ruh, sebep-sonuç, SEZGİ, Soyut akıl, tümeller, Yüksek felek, zorunlu varlık, zorunsuz varlık