Posts Tagged ‘Haram’

ÖMER HAYYAM

Cuma, Haziran 20th, 2014

ÖMER HAYYAM – RUBAİLER

– Mutlu olmak için ya elindekini kullanacaksın ya da elindekileri çoğaltacaksın.
-Tanrı hepimizi affedip cennetine alacak, kötü olana kötülükle karşılık verirse, ne farkı kalır bizden?

***

 Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar

Güneş yalnız da olsa etrafına ışık saçar

Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık

Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar

Var mı dünyada günah işlemeyen söyle
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle
Bana kötü deyip, kötülük edeceksen
Yüce tanrım, ne farkın kalır benden söyle
*
Bir elde kadeh bir elde Kuran
Bir helaldir işimiz bir haram
Şu yarım yamalak dünyada
Ne tam kâfiriz ne de Müslüman
*
Cennette huriler varmış, kara gözlü
İçkinin de ordaymış en güzeli
Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz
Bak bir yanda şarap, bir yanda sevgili
*
“Irmaklarından şarap akacak” diyorsun
Cennet-i âla meyhane midir?
“Her mümine iki huri” diyorsun
Cennet-i âla kerhane midir?
*
Kim senin yasanı çiğnemedi ki, söyle?
Günahsız bir ömrün tadı ne ki, söyle?
Yaptığım kötülüğü, kötülükle ödetirsen,
Sen ile ben arasında ne fark kalır ki, söyle?
*
Şarap testimi kırdın tanrım
Zevk yolumu tıkadın tanrım
Nar rengi şarabımı yere çaldın tanrım
Tövbeler olsun, yoksa sarhoş musun tanrım?
*
Beni sana getiren yoksulluk muydu?
İstekleri basitse, kimse yoksul değil.
Dürüstü ve özgürü onurlandırabiliyorsan
Beklediğim onur vermen, başka birşey değil.
*
Cennette cehennem de senin içinde
*
Denizde boğulan su damlacığı,
Toprakta eriyen toz zerreciği,
Bu dünyadan geçişimiz nedir ki?
Değersiz bir böcek! Bir göründü bir yok oldu.
*
Oyunu oynayan tanrı, bizlerse dama taşı!
İşin doğrusu bu, gerisi laf-ı güzaf
Onun için dünya dama tahtası, bizler birer oyuncak
Bıkar sonunda, salıverir hiçliğin kuyusuna
*
Ferman sende, ama güzel yaşamak bizde
Senden ayığız bu sarhoş halimizde
Sen insan kanı içersin, biz üzüm kanı
İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?
*
Bu dünyadan başka bir dünya yok, arama
Senden benden başka düşünen yok, arama!
Vazgeç ötelerden, yorma kendini
O var sandığın şey yok mu, o yok arama!
*
Şu dünyada üç beş günlük ömrün var,
Nedir bu dükkanlar, bu konaklar?
Ev mi dayanır, bu sel yatağına?
Bu rüzgarlı yerde mum mu yanar?
*
Ben ne camiye yararım, ne hayvana!
Bir başka hamur benim ki, başka maya.
Yoksul gavur, çirkin orospu gibiyim:
Ne din umrumda, ne cennet, ne dünya!
*
Bir su, bir damla suymuşuz, bele düşmüşüz
Şehvet ateşiyle dışarı savrulmuşuz
Yarın yel savuracak toprağımızı
İçelim, hoş geçsin üç nefeslik ömrümü
*
Kim görmüş o cenneti, cehennemi?
Kim gitmiş de getirmiş haberini?
Kimselerin bilmediği bir dünya
Özlenmeye, korkulmaya değer mi?
*
Dinle dinsizliğin arası bir tek soluk
Düşle gerçeğin arası bir tek soluk.
Aldığın her soluğun değerini bil
Bütün yaşamak macerası bir tek soluk
*
Bir put demiş ki kendine tapana
Bilir misin niçin taparsın bana?
Sen kendi güzelliğine vurgunsun
Ben ayna tutar gibiyim sana
*
Biz aşka tapanlarız, müslüman değil
Cılız karıncalarız, Süleyman değil
Biz eskiler giyen benzi soluklarız
Pazarda sırma satan bezirgan değil
*
Nerdesin? Sana baş kaldırmışım işte
Karanlık içindeyim, ışığın nerde?
Cenneti ibadetle kazanacaksam
Senin ne cömertliğin kalır bu iş de?
*
Dert de neymiş? O mu bizi ağlatacak?
O mu sevinç bayrağımızı yırtacak?
Gelin, atalım şunu gönül yurdundan
Yoksa içimizde fitne çıkartacak
*
Sensiz camide, namazda işim ne?
Seninle buluşma yerim meyhane.
Benim sevmem de böyle, yüce Tanrı
İstersen kaldır at cehennemine
*
Hep bir çember, dolanıp durduğumuz!
Ne önümüz belli, ne sonumuz.
Kim varsa bilen, çıksın söylesin
Nerden geldik? Nereye gidiyoruz?
*
Bir rint gördüm, binmiş dünya denen kır ata
Aldırmıyor dine, islama, şeriata
Ne hak dinliyor, ne hakikat, ne marifet
Gelmiş mi böylesi kahraman kainata?
*
Kimi gizlenir, kimselere görünmezsin
Kimi renk renk dünyalarda görünür yüzün
Kendi kendinle sevişmek bu seninki
Çünkü seyreden sen, seyredilen de sensin
*
Seni kuru sofraların softası seni!
Seni cehenneme kömür olası seni!
Sen mi Hak’ tan rahmet dileyeceksin bana?
Hakka akıl öğretmek senin haddine mi?
*
Önce kendine gel, sonra meyhaneye
Kalender ol da gir kalenderhaneye
Bu yol kendini yenmişlerin yoludur
Çiğsen başka bir yere git eğlenmeye
*
Dileğin Tanrı dileği değil ki senin
Muradına ermeyi nasıl beklersin?
Doğru olan Tanrının dilekleriyse
Yanlış demek senin bütün dileklerin
*
Tanrım, hayır şer kaygısından kurtar beni
Kendimden geçir, seninle doldur içimi
Aklım ayıramıyor iyiyi kötüden
Sarhoş et bari ne kötü kalsın, ne iyi
*
Putların, Kabenin istediği; kölelik
Çanların, ezanın dilediği; kölelik
Mihraptı, kiliseydi, tespihti, salipti
Nedir hepsinin özlediği? Kölelik
*
Benim yasam artık şarap, çalgı, eğlenti
Dinim dinsizlik, bıraktım her ibadeti
Nişanlım dünyaya ne çeyiz istersin, dedim
Çeyizim, senin gamsız yüreğindir, dedi
*
Benden Muhammet Mustafa’ ya saygı ve selam
Deyin ki, hoş görürse, bir şey soracak Hayyam
Neden Yüce Efendimizin buyruklarında
Ekşi ayran helal da güzelim şarap haram?
*
Benden Hayyam’a selam söyleyin demiş peygamber
Sözlerimi yanlış anlamışsa çiğlik eder
Ben şarabı herkese haram etmiş değilim ki,
Hamlara haramdır, doğru, ama olgunlar içer
*
Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam?
Ben haramı helalı karıştırmam
Seninle içilen şarap helaldir,
Sensiz içtiğimiz su bile haram
*
Dünya yıldıramazsın beni ne yapsan
Ölümden de korkmam, er geç ölür insan.
Ölmemek elimizde değil ki bizim
İyi yaşamamak beni korkutan
*
Yerin üstüne baktım, uykuya dalmışlar
Altına baktım, çürüyüp toprak olmuşlar
Yokluk ovasında başka ne var ki zaten
Daha gelmemişler var, gelip gitmişler var
*
Bilge, yüce varlığın seyrine dalar
Gafil ise onda dostluk düşmanlık arar
Deniz, deniz olduğu için dalgalanır
Çöpe sor, hep onun içindir dalgalar
*
Ben kendimden geçtikçe kendime gelirim
Yücelere çıkar, alçalmayı bilirim
Daha da garibi, varlığın şarabıyla
Ne kadar ayık da olsam, sarhoş gibiyim
*
Kalk, kalk, çalgılara çalgı katalım gitsin
Adımızı kötüye çıkartalım gitsin.
Sofuluk şişesini çalalım taşa,
Seccadeyi bir kadehe satalım gitsin
*
Şarabın adı kötüye çıkmış, kendi hoş
Hele bir güzelle içersen daha bir hoş
Harammış şarap, olsun, bana göre hava hoş
Hem, bana sorarsan, haram olan herşey hoş
*
Can bir şaraptır, insan onun destisi
Beden bir ney gibidir, kan o neyin sesi.
Hayyam, bilir misin nedir bu ölümlü varlık
Hayal fenerinde bir ışık pırıltısı
*
Tekkede, medresede, manastırda, kilisede,
Bir cennet cehennem kaygısıdır sürüp gitmede.
Oysa yüce varlığın sırlarına eren kişi
Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine
*
Seccadeye tapanlar eşek değil de nedirler?
Küfelerle riya çamuru yüklenirler gezerler.
İşin kötüsü, din perdesi arkasında bunlar,
Müslüman geçinirken gavurdan beterdirler
*
Ben kendiliğimden var değilim bu varlığımla
Kendim çıkmış değilim elbet bu karanlık yola
Bir başka varlıktan gelmiş bendeki varlık
Ben dediğin kim ola, nerde, ne zaman var ola?
*
Ben hangi şarapla sarhoş olursam olurum,
Ateşe, puta, neye taparsam taparım
Herkes bir türlü görmek istiyor beni
Ben kendimi ne türlü yaparsam yaparım
*
Hayyam, şarap iç, sarhoş olmak ne hoş
Sevgilin de varsa, sarılmak ne hoş
Er geç sonu yokluk madem bu dünyanın,
Yok say kendini, bak var olmak ne hoş
*
Gören göze güzel, çirkin hepsi bir
Aşıklara cennet, cehennem, hepsi bir
Ermiş ha çul giymiş, ha atlas
Yün yastık, taş yastık, seven başa hepsi bir
*
Yüreğim, kimselerden ihsan dileme
Bu amansız felekten aman dileme
Bil ki, derman aradıkça artar derdin
Derdinle haldaş ol, derman dileme
*
Tanrı gülüşünle öfkeni almış senin,
Birinden cennet yapmış, birinden cehennem
Sen cennetimsin benim, ben senin uslu kulun
Açılsın kapıları bana cennetimin!
*
Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz, bana ne?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca
*
Sevenlerinden yer yok ben garibe
Derdine düşenlerle başım dertte
Sarmışlar seni kum bulutu gibi
Gül yüzünden ışık mı düşer bize
*
Yoksula, yoksulluğa yakın ettin beni
Dertlere, gurbetlere alıştırdın beni
Yakınların ancak ere bu mertebeye
Tanrım, ne hizmet gördüm de kayırdın beni?
*
Ben şarabı eskimiş acı acı severim
En çok da ramazanda cumaları içerim
Helal üzümünü ezdim doldurdum küpe
Ne olur, içinceye dek ekşitme Tanrım
*
Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok
Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok
*
Bilmem, Tanrım, beni yaratırken neydi niyetin
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin
*
Tanrı evrenin canı, evrense tek bir beden
Melekler bu bedenin duyuları hep birden
Yerde gökte canlı, cansız ne varsa birer uzuv
Budur Tanrı birliği, boştur başka her söylenen
*
İki günde bir somun geçiyorsa eline
Soğuk suyu da olursa bir kırık testide
Niçin kendinden kötüsüne kul olur insan,
Ne diye girer kendi gibisinin hizmetine?
*
Bu varlık denizi nerden gelmiş bilen yok
Öyle bir inci ki bu büyük sır delen yok
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş
İşin kaynağına giden yolu bulan yok
*
Ezel avcısı bir yem koydu oltasına
Bir canlı avladı “Adem” dedi adına
İyi kötü ne varsa yapan kendisiyken
Tutar suçu yükler kendinden başkasına
*
Bu dünyada nedir payıma düşen, hiç
Nedir ömrümün kazancı felekten, hiç
Bir sevinç mumuyum, sönüversem hiçim
Bir kadehim kırılsam, ne kalır benden hiç
*
Kendi çarkını döndürmeye bak döndükçe dünya
Keyfinin tahtına çık kadehle dudak dudağa
Tanrının umrunda mı senin günahın sevabın
Sen kendi muradını kendi güzelinde ara
*

Meyhane rintlerinin sergerdesi benim
Yersiz sözlerle günaha giren benim
Gecesini kızıl şaraba kurban eden
Ciğerinin kanıyla dua eden benim
*
Yetmiş iki ayrı millet, bir o kadar da din!
Tek kaygısı seni sevmek benim milletimin
Kafirlik, Müslümanlık neymiş, sevap günah ne?
Maksat sensin, araya dolambaçlar girmesin
*
Şarap beden gücüdür, can gücüdür bana
Çözülmedik ne sırları çözdürür bana
İstemem dünyayı ahreti şarap varken
Bir damlası iki dünyadan yeğdir bana
*
Akılla bir konuşmam oldu dün gece
Sana soracaklarım var, dedim
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin.
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi.
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir dedim
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar dedim
Kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam’ ın bu sözlerine ne dersin, dedim
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.

ÖZLÜ SÖZLER -DÜNYADAN

Perşembe, Mayıs 28th, 2009

ÖZLÜ SÖZLER

– Kader, gizlice seyahat eden tanrıdır.

SENEGAL Filminden

– Sesi müzik yapan, tonudur.

– İtimat, kontrole mani değildir.

-Tek gözlü olmak, kör olmaktan iyidir.

-Seni besleyen eli ısırma.

-Paylaşılan bir acı, yarıya iner.

-Hediye atın dişine bakılmaz.

-Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.

-Eğitim, özgürlüğe götürür.

-Ufak hırsızlar asılır, büyük hırsızlar serbest bırakılır.

-Kadeh içinde boğulan, derede boğulandan hep daha fazla olmuştur.

-Sürekli damlayan, taşı bile deler.

-Korkak olduğunu bilmeyen herkes, cesurdur.

-Balıklar oltayla, insanlar tatlı dille avlanır.

ALMAN ATASÖZLERİ

***

– Ülkenizin aslanlarını öldürtürseniz, düşmanlarınızın çakallarına yem olursunuz.

FİLİSTİN ATASÖZÜ

-Kazana yanaşırsan karası, çirkefe yanaşırsan belası bulaşır.

TÜRKMENİSTAN ATASÖZÜ

*

– Düşman, en iyi öğretmendir.

– Bir sorunu çözemiyorsan, üzülmenin de bir faydası yoktur.

 TİBET ATASÖZÜ

—–

 – Eylem kolay, bilgi zordur.

*

– Sonsuz olan, sonlu olana indirgenemez.

*

– Her acının, mükâfatı vardır.

*

– İmparatorluğu at üstünde kazanırsınız ama at üstünden yönetemezsiniz.

*

– Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın.

 

-Gülerken göbeği oynamayan adama güvenme.

*

– Para, her ayıbı örter.

*

– Dünyada iki kusursuz insan vardır; biri ölmüştür diğeri de henüz doğmamıştır.

*

 – Kadına inanan kendini aldatır, inanmayan da kadını aldatır.

*

 – Evlilik bir kale gibidir; dışardakiler oraya girmek için, içerdekiler de çıkmak için uğraşır.

*

 – Zenginlik gübre gibidir, yalnızca saçıldığı zaman faydalı olur.

*

– Sevinçliyken vaad de bulunma, öfkeliyken de cevap verme!

*

– Bir yerde küçük insanların gölgesi uzuyorsa, orada güneş batmış demektir.

– Kuyudaki kurbağa, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır.

– İnsan, ne yerse odur.

– Dilerim, ilginç günlerde yaşarsın.

– İntikam isteyen, önce iki mezar kazsın.

.

 ÇİN ATASÖZLERİ

———-

 – İnsanlık birdir ve insana özgü hiçbir şey, bize yabancı sayılmamalıdır.

*

– Her geçen dakika yaralar, sonuncusu öldürür.

*

– Bekçilere, kim bekçilik edecek?

*

– Yargıçları, kim yargılayacak?

*

– Düzen (kozmos), kaostan doğar.

*

– Hayat, bir “an”dır.

*

– Ne olacaksa, o olacak.

*

– Başkası birşey kaybetmeden, sizin kazanmanız mümkün değildir.

*

– Tarih öğretir.

– Eşek, eşekle dost olur.

*

– Bir el diğerini temizler.

*

– Eğer barış istiyorsan savaşa hazırlan!

*

– Kuşkunun olduğu yerde, özgürlük vardır.

*

– Sanat, sanat içindir.

*

– Hayat kısa, sanat uzundur.

*

– Sen görevini yap, gerisini tanrıya bırak.

*

– Yapılan bir lütfu kabul etmek, özgürlüğünü satmaktır.

*

– Sakalı ve hırkayı görüyorum ama bilgeyi göremiyorum.

*

– Zevkler ve renkler tartışılmaz.

*

– Zarlar atıldı.

*

– Zorladılar ama ben de istedim!

*

– Güneşin altında yeni birşey yok!

– Yeter ki adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. 

  

LATİN ATASÖZLERİ

—–

– Öğretmek, öğrenmektir.

– Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür fakat yine de vaktinde yetişir.

 – Senin değilse alma, doğru değilse yapma, gerçek değilse söyleme, bilmiyorsan sus.

– En uzun yollar da ilk adımla başlar.

– Pirincin içindeki siyah taşlardan değil, beyaz taşlardan kork!

– Okuduğun her şeye inanacaksan, hiç okuma daha iyi.

– Sanatçıyım diyebilmek için, ustanı geçeceksin ve seni geçecek bir öğrenci yetiştireceksin.

JAPON ATASÖZLERİ

– Ömrünün sonuna kadar eşeğe binmektense, bir yıl ata binmek yeğdir.

– Bir kere evlenmek ödev, iki kere evlenmek eğlence, üç kere evlenmek çılgınlıktır.

 HOLLANDA ATASÖZLERİ

– Kavgada vurma gücü olmayan, kaldıramayacağı taşa sarılır.

AZERİ ATASÖZÜ

– Saçları ağarana dek yaşadı ama dünyaya gelmedi.

DAĞISTAN ATASÖZÜ

– Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şanstan evladır.

 – Fareye “aslan nedir?” diye sormuşlar, kediyi göstermiş.

– Dilinde bülbül, kalbinden katil!

 ARNAVUT ATASÖZLERİ

 – Erkeğin gözyaşı, kanından daha değerlidir.

*

– Candan önce, “onur” gelir.

*

– Yüze karşı yapılan övgü, arkadan yapılan yergi gibidir.

*

– Dört ayağı varken, at bile tökezler.

*

– Çıkarılan kama, yerine konmaz.

 ABHAZ ATASÖZLERİ

– Eğer her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters gidiyorsundur!

– Hırsıza hırsız olduğunu unutturursan, sana ahlak dersi verir.

– Gerçek, çoğu zaman tasarımı aşar.

– Uçlar, birbirine dokunur.

FRANSIZ ATASÖZLERİ

  – Kadın gölge gibidir; kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar.

– Beni anla da istersen öldür.

-Yiğit harpte, dost dertte, olgun adam hiddette belli olur.

ARAP ATASÖZLERİ

 – Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.

– Bir insan sana eşek derse umursama ama beş kişi sana eşek derse, git kendine bir semer al.

 AMERİKAN ATASÖZÜ

  – Oğlunu istediğin zaman, kızını istediği zaman evlendir.

– Köpekle yatan pireyle kalkar.

İSPANYOL ATASÖZLERİ

 – Henüz ölmemiş birinin, hala bir şansı vardır.

LÜBNAN ATASÖZÜ

*

————-

*

– Marifet, iltifata tabidir.

*

– Taç giyen baş, uslanır.

*

– Biliyorsan söyle feyz alsınlar, bilmiyorsan sus molla sansınlar.

*

– Alimin ölümü, alemin ölümüdür.

*

– Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.

*

– Büyük başın, büyük derdi olur. Çoktan çok azdan az gider.

*

– Vermeyince mabud, neylesin Sultan Mahmud.

*

– Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..

– Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.

– Yiğidin bakışı, korkağın kılıcından keskindir.

– Yiğidi öldür, hakkını yeme.

– İş bilenin, kılıç kuşananın.

– İş bilen, elli kişiyi cebinden çıkarır kuşağına doldurur.

– At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.

– Sel gider taş kalır, el gider kardaş kalır.

– Türk balası kurt olur, bastığı yer yurt olur.

– Dağ başında duman, yiğit başında boran eksik olmaz.

– Yanlış yerde pirinç taşırsan, dönende toprak taşırsın.

– Davet edildiğin yere erinme, edilmediğin yere de görünme.

– Niyeti hayır olanın, akıbeti de hayırdır.

– Laf dinleyen iş bitirir, dinlemeyen baş yitirir.

– Lafın uzunu idraksize söylenir.

– Akıl fukara olunca, dil ukala olurmuş.

– Sınamasa arsıkar, sakınmasa utsıkar. (Sınamayan aldanır, sakınmayan yutulur.)

– Katran kaynatmakla olur mu şeker, cinsine yandığım cinsine çeker.

– Mühür kimdeyse hüküm ondadır.

– Taşın küçüğü, büyük baş yarar.

– Oğlan babadan görür at oynatmasını, kız anadan görür sofra donatmasını.

– Evlat, babanın sırrıdır.

*

– Zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur.

– Bölüşürsek tok, bölünürsek yok oluruz.

– Öfke kapıya dayanırsa, akıl baştan uçar.

– Önü alınmayan gafletin sonu, ihanettir.

– Göz o ki, dağın ardını göre, akıl o ki, başına geleceği önceden bile.

*

Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan doğar. (Hakikat ışığı, fikirlerin çarpışmasından doğar)

*

Efradını cami, ağyarına mani olmalı.(İlgili olanların hepsini içinde toplama, ilgisiz olanları da dışarda bırakma)

*

– Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer.

*

– Üslubu beyan, ayniyle insandır.

*

– İyilik yap denize at, balık bilmezse halık (yaratıcı) bilir.

*

– Sen doğru ol, eğrisi bulur belasını.

– Doğru yerinden kalkıncaya kadar yanlış dünyayı dolaşırmış.

*

– Tedbir senden, takdir Allah’tandır.

*

– Çok söz yalansız, çok mal haramsız olmaz.

– Minareyi çalan kılıfını hazırlar.

*

– Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış!

– Kötü komşu, insanı ev sahibi yaparmış!

*

– Fazla naz, aşık usandırır.

*

 – Bir musibet, bin nasihatten iyidir.

*

– Ehem, mühime tercih edilir.

*

– Bir dirhem et, bin ayıp örter.

– Herkes nasibini yer.

– Neye nasip, neye kısmet!

– Gelin ata binmiş, “ya nasip” demiş!

*

– Ahrette iman, dünyada mekan.

*

– Tebdil-i mekanda, ferahlık vardır.

– Nerde hareket, orda bereket.

*

– Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

*

– Sora sora, “Bağdat” bulunur.

– Geçti Bor’un pazarı, sür eşşeğini Niğde’ye!

*

– İnsanoğlu çiğ süt emmiş kimse bilmez fendini, her kime iyilik yaptıysan ondan sakın kendini!

– Çalımını gören selam durur, çadırını gören sadaka verir.

*

– İnsan kaybedeceği şeye fazla bağlanmamalı!

*

– Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var.

*

– Devlet başa kuzgun leşe.

*

– Kumaş Hindistan’da, akıl Frengistanda, ihtişam Osmanlıdadır.

*

– Her millet, layık olduğu şekilde yönetilir.

– Mahkeme, kadıya mülk değildir.

*

– Hafızayı beşer, nisyan (unutmak) ile malüldür.

– Mazisi olmayanın âtisi de olmaz.

– Galatı meşhur, lügatı fasihten evladır.

-Usülde hata yapan, esasta da hata yapmaya mahkum olur.

*

– Bazı olayların şuyu (dedikodusu), vukuundan beterdir.

*

– Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa!

*

– Korkulu rüya görmektense, uyanık kalmak yeğdir.

*

– Doğmamış çocuğa don biçilmez.

– Alışmamış götte don durmaz.

– Alışmış kudurmuştan beterdir.

*

– Besle kargayı oysun gözünü.

– Aç koyma hırsız olur,

çok söyleme yüzsüz olur,

çok değme arsız olur.

*

– Dinsizin hakkından, imansız gelir!

– Dinime küfreden bari müslüman olsa!

*

– Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur.

– Göz görmeyince, gönül katlanır.

*

– Körle yatan, şaşı kalkar!

*

– Dervişin zikri neyse fikri de odur.

– Şeyh uçmaz, mürid uçurur.

*

– Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına nur yağardı!

*

– Adım Hıdır, elimden gelen budur.

– Kul sıkışmayınca, Hızır yetişmez.

*

– Haydan (Allah’tan) gelen, Huya (Allah’a) gider.

– Hapsedilmek halvet, sürgün edilmek hicret, öldürülmek şehadettir.

– Ne verirsen elinle, o da gider seninle.

– Eve lazım olan, camiye haramdır.

– Kervan, yolda düzelir.

– Su akar, yolunu bulur.

*

– İt ürür, kervan yürür.

İt, iti ısırmaz.

– İt ite, it de kuyruğuna buyuruyor.

– Isıracak köpek, dişini göstermez.

– Kurt kocayınca, itin maskarası olurmuş!

*

-Ele verir talkını, kendi yutar salkımı!

– Kusuru yüzüne söylenmeyen, ayıbı hüner zannedermiş.

*

– Derdini söylemeyen, derman bulamaz.

*

– Evvel refik badel tarik. (Önce yoldaş sonra yol)

– Erken kalkmayan avrat, söz dinlemeyen evlat, mahmuzla gitmeyen at, kapında varsa hepsini kaldır at!

*

– Ağaca dayanma kurur, insana yaslanma ölür.

*

– Yarım hakim maldan, yarım hekim candan, yarım hoca imandan eder.

*

– Büyük lokma ye, büyük söz söyleme.

– Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez.

*

– Öfke ile kalkan, zararla oturur.

– Keskin sirke, küpüne zarardır.

*

– Borçlu güle güle gider, ağlaya ağlaya gelir.

– Borç, yiğidin kamçısıdır.

 – Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmektir.

– Borç yiyen, kesesinden yer.

*

 – Büyük dağa kar yağmadıkça, küçük dağa sıra gelmez.

*

– Bu dünya iki kapılı bir handır, gelen bilmez giden bilmez.

*

– Çok alçalma basarlar, çok uçalma asarlar.

*

– Herşey incelikten, insan kabalıktan kırılır.

*

– Arayan belasını da bulur mevlasını da!

– İyi adam, lafının üzerine gelirmiş.

– İti an, çomağı hazırla!

*

– Nerde birlik, orda dirlik. 

– Nerde çokluk, orda bokluk!

*

 – İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur.

– İki çıplak, bir hamama yakışır.

*

– Bedava sirke, baldan tatlıdır!

– Ucuz etin yahnisi, yavan olur!

*

– Bülbülü altın kafese koymuşlar, yine “vatanım” demiş!

*

 – El elin eşeğini, türkü çağırarak arar.

– Eşek ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır.

– Mektep cehaleti alır, merkeplik baki kalır.

– Eşşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir.

– Eşşeğin hatırı yoksa, sahibinin de mi yok?

*

 – Sadece bitmişle yitmişe, olmuşla ölmüşe çare yoktur.

– Ölüm gelmiş cihane başağrısı bahane.

.

OSMANLI – TÜRK ATASÖZLERİ

—***—

 – Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları. Kimse bugünkü üstünlüğüne, gücüne güvenmemeli. Çünkü; kimin kimi yiyeceğine, suyun akışı karar verir.

– Borç verirken ya paranı ya dostunu kaybedersin.

– Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkça, onların tarihini avcılar yazmaya devam edecektir.

-Afrikada her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Afrikada her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki, güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.

-Bilge her şeyi bilmez, sadece ahmaklar her şeyi bilir.

-Bir aslanla bir karınca kavgasında kazanan olmaz.

-Fark edilmek için çok küçük olduğunu düşünüyorsan, kapalı bir odada bir sivrisinekle uyumayı dene.

-Tanrı asla taraf tutmaz.

-Yalnız bir kalp, tek başına atamaz.

-Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.

AFRİKA ATASÖZLERİ

****

 KIZILDERİLİ ATASÖZLERİ:

– Bize bu dünya atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.

*

– Beyaz adam geldiğinde onun sadece İncili, bizimse topraklarımız vardı. Sonra, İncil bizim oldu, topraklarımızsa onun.

*

– Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; “beyaz adam” paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

*

– Kalbimizi biraz daha açarsak, birbirimizi daha iyi anlar, kan dökülmesini biraz daha önleriz.

*

– Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.

*

– Arkamda yürüme ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimizde eşit olabiliriz.

*

– Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım.

*

– Ölüler, tecrübe ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder.

*

– Senin tanrın bana yapılan bu büyük zulmü hoş görüyorsa, o inandığın tanrı değil.

*

– Beyaz adam, “bir”i üç yapan adamdır.

*

– Bana söylersen unutabilirim, gösterirsen anımsayabilirim ama beni de katarsan anlayabilirim.

*

– Küçük derede, büyük balık olmaz.

*

– Fakir olmak, şerefşiz olmanın yanında küçük bir meseledir.

*

– Hepimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlamakta fayda var.

*

– İnsanın gözleri öyle şeyler anlatır ki, dil onları telaffuz edemez.

*

– İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

*

– İlkbaharda usul usul yürü, çünkü toprak ona hamiledir.

*

– Yağmur iyilerin de üzerine yağar, kötülerin de!

*

– Yanlışı görüp elini uzatmayan yapan kadar suçludur.

*

– Yapmanız gereken herşeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece düzen yeniden kurulur.

—/—

****

– İnsanlar yaşadığı için değil, yaşamadıkları için yaşlanırlar. 

PORTEKİZ ATASÖZÜ

– Yalanın bacağı kısadır.

SLOVAK ATASÖZÜ

 – Eğer bir fare, kediye gülüyorsa yakınlarda bir delik var demektir.

NİJERYA ATASÖZÜ

 –

– Duymak istemeyen kadar sağır yoktur.

*

– Büyük acılar sessizdir.

*

– Bin tane ihtimal bir doğru etmez.

*

– Dinlemekten akıl, söylemekten pişmanlık doğar.

*

– Kimin sabrı varsa, dünya onundur.

*

– Kartal için, bir güvercini mağlup etmek şeref değildir.

*

– Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür.

*

– Parasız sağlık, yarı yarıya hastalık demektir.

*

– Okumuş cahil kadar, cahil yoktur.

*

– Kadın, kitap, at, ödünç verilmez.

*

– Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur.

İTALYAN ATASÖZLERİ

– 

– Bizler doğanın bir üyesi olarak, onunla uyum içinde yaşayan gerçek insanlarız. Bize göre varolan her şey, bir başkasının ihtiyacını karşılamak için vardır. Beyaz adam ise mutasyona uğramış tehlikeli bir varlık, kendisini doğadan daha üstün görüp ona hükmetmek istiyor.

ABORJİNLER

– Bilgeyi övsen de bir yersen de, fırtına kayaları sarsar mı?

– Dünya, rüya içinde rüyadır.

– Eğer birileri, oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa, kesin altına pislemiştir.

HİNT ATASÖZLERİ

– Güneş, evliyaları da eşkiyaları da aydınlatır.

HİNTLİ ŞARVAKASLARIN SÖZÜ

– Ucuz mal alacak kadar, zengin değilim.

– Kurt kuzu gibi giyinir.

*

– Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.

*

– Din şehitlerinin kanı, kilisenin tohumudur.

*

– Gerçek büyük şeydir, eninde sonunda üstün gelir.

İNGİLİZ ATASÖZLERİ

– Çirkin kadın yoktur, az votka vardır.

– Evinin duvarında cam olan, komşusunun duvarını taşlamasın.

– Yalanlar seni ileriye götürür ama asla geri dönemezsin.

RUS ATASÖZLERİ

– İki dost arasına bir kez güvensizlik girerse, birine ya sürgün ya da ölüm düşer.

– İnsan dışı ile karşılanır, içi ile uğurlanır.

– Bir kazanda iki koç kaynamaz.

– Her Moğolun bir yolu vardır.

– Hemfikir olanların kaderi birdir.

MOĞOL ATASÖZLERİ