Posts Tagged ‘Kutup ayısı’

HAYVANLAR ALEMİ

Pazar, Temmuz 27th, 2014

 – Deveye sormuşlar, “inişi mi yoksa yokuşu mu seversin?” diye, o da “düzün suyu mu çıktı” demiş.

– Deveye sormuşlar, “boynun niye eğri?” diye, o da “nerem doğru ki?” demiş.

– Deveye diken, insana söven yaraşır.

– Ya bu deveyi güdeceksin ya da bu diyardan gideceksin.

– Deliye laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.

– Bir tutam ot, deveyi yardan uçurur.

*

– Kurda sormuşlar, “boynun niye kalın?” diye, o da “kendi işimi kendim görürüm de ondan!” demiş.

– Gezen kurt, yatan kurttan daha iyidir.

– Kurt gözünü karartınca, sürüyü hesaba katmazmış.

 – Kurt kocayınca, itin maskarası olurmuş!

 – Ağacı kurt, insanı dert yer.

– Kurt ol da gel beni ye!

– Kurt, dumanlı havayı sever.

– Kurt, kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.

– Kurt kuzuyu yemeye karar verince, kuzunun suyu bulandırdığı bahanedir.

– Kurt yediği koyuna bakar, kaç koyun öldüğüyle ilgilenmez.

*

– Atın iyisine doru, insanın iyisine deli derler.

– Gelin ata binmiş, “ya nasip” demiş!

– At izi, it izine karışmış.

– Ata et, ite ot verilmez.

– Atın ölümü, arpadan olsun.

– Boş torbaya, kısrak gelmez.

– At, sahibine göre kişner.

– Dere geçerken, at değiştirilmez.

– Hızlı giden atın boku, seyrek düşer.

– Yumuşak atın, çiftesi pek olur.

– Atım at oldu, sahibi malabat oldu.

– Beyden gelen atın dişi sayılmaz.

– Erken kalkmayan avrat, söz dinlemeyen evlat, mahmuzla gitmeyen at, kapında varsa hepsini kaldır at!

– At ölür meydan kalır, yiğit ölür şanı kalır.

– Ata kızıp eşşeği yol arkadaşı seçenin, gideceği yer ahırdır.

– Dört ayağı varken, at bile tökezler. (Abhaz Atasözü)

*

– İte bak, yattığı yere bak!

– İt ite, it de kuyruğuna buyuruyor.

 – Isıracak köpek, dişini göstermez.

– Havlayan köpek ısırmaz.

– İti an, çomağı hazırla!

– İt ürür, kervan yürür.

– İt, iti ısırmaz.

– Aç köpek kudurur.

– Aç köpek fırın deler.

– Eceli gelen köpek, cami duvarına işermiş!

– İt ile dalaşmaktansa çalıyı dolaşmak yeğdir.

– Köpekle yatan, pireyle kalkar. (İspanyol Atasözü)

*

– Taş var köpek yok,

taş yok köpek var,

taş var köpek var

ama kralın köpek

sıkıysa at taşı!

(Saskritçe bir şiir)

*

– El elin eşşeğini, türkü çağırarak arar!

 – Eşşeğin sevmediği ot, burnunun dibinde bitermiş!

– Eşşeğe altın semer vursan da eşek yine eşektir.

– Eşşeği seven, ossuruğuna katlanır!

– Sıpanın oynaması, eşşeği yoldan çıkarır.

 – Eşek ölür semeri kalır, insan ölür eseri kalır.

– Ölmüş eşek, kurttan korkmaz.

– Mektep cehaleti alır, merkeplik (eşeklik) baki kalır.

– Eşşeğin hatırı yoksa, sahibinin de mi yok?

– Adam namussuz olmaya görsün, sevmeyeceği eşşeğin önüne ot koymaz.

– On tane eşşeğin olacağına, adam gibi bir enişten olsun yeter!

– Allah bir garibi sevindirmek isterse, önce eşşeğini kaybettirir, sonra da buldururmuş!

– Eşşeğe içki içrmişler, çulunu bahşiş bırakmış.

*

Ehli keyfe keyif verir, kahvenin kaynaması,

Eşşeği yoldan çıkarır, sıpanın oynaması.

*

– Ömrünün sonuna kadar eşeğe binmektense, bir yıl ata binmek yeğdir. (Hollanda Atasözü)

– Eşek, eşekle dost olur. (Latin Atasözü)

– Bir insan sana eşek derse umursama ama beş kişi diyorsa, git kendine bir semer al. (Amerikan Atasözü)

*

– Bir boklu dana, bütün sürüyü boklamaya yeter.

 – El danasından, öküz olmaz.

– Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa!

– Öküz öldü, ortaklık bozuldu.

– Kork nisanın beşinden, öküzü ayırır eşinden.

*

Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış!

Tavşana kaç, tazıya tut diyorlar.

*

Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkanıdır.

– Kafasında kırk tilki dolaşır, kırkının da kuyruğu birbirine değmez!

– Sen tilkiysen ben de kuyruğuyum.

– Tilkiyi canından eden parlak postudur, insanı canından eden hain dostudur.

*

Yılanın başını, küçükken ezeceksin.

– Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın.

Yılandan korkmam, yalandan korktuğum kadar.

*

Koçyiğitin eğlencesi yarinenmiş.

– Kasap “et” derdinde, koyun “can” derdinde!

– Her koyun, kendi bacağından asılır!

– Maydanoza gelince kırt kırt, sapına gelince mee!

– Ya sürüdensin ya da çoban.

– Bir kazanda iki koç kaynamaz. (Moğol Atasözü)

*

– Kart kedi, taze sıçandan hoşlanır.

– Kedi kendi götünü görmüş, “ne büyük yaram var!” demiş.

– Kedi uzanamadığı ciğere, “murdar” dermiş.

– Aslan yattığı yerden belli olur.

– Önemli olan kedinin ak ya da kara olması değil,  fareyi yakalamasıdır. (Mao)

– Eğer bir fare, kediye gülüyorsa yakınlarda bir delik var demektir.

(Nijerya Atasözü)

Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkça, onların tarihini avcılar yazmaya devam edecektir.

(Afrika Atasözü)

– Fareye “aslan nedir?” diye sormuşlar, “kediyi” göstermiş.

(Arnavut atasözü)

*

– Bataklığı kurutmadığınız sürece sivrisinekler olacaktır.

– Pire için, yorgan yakılmaz.

– Pire itte, bit yiğitte bulunur.

– Yavşak büyüdü bit oldu, enik büyüdü it oldu.

– Maşallah “danazorlar”, dinozorların yokluğunu aratmıyor!

– Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü.

*

– Attığın taş, ürküttüğün kurbağaya değsin.

– Dereye su gelinceye kadar, kurbağanın gözü patlarmış.

*

 – Kuyudaki kurbağa, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır.

(Çin Atasözü)

*

Balık, baştan kokar.

– İyilik yap denize at, balık bilmezse “halık” bilir.

– Kaçan balık, büyük olur.

– Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, “beyaz adam” paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

*

– Küçük derede, büyük balık olmaz.

(Kızılderili Atasözü)

*- Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları, kimse bugünkü üstünlüğüne, gücüne güvenmemeli. Çünkü, kimin kimi yiyeceğine, suyun akışı karar verir.

(Afrika Atasözü)

– Dilinde bülbül, kalbinden katil! (Arnavut Atasözü) 

 – Kartal için, bir güvercini mağlup etmek şeref değildir.

(İtalyan Atasözü)

Kartala ok değmiş, o da kendi yeleğinden.

– Geriye gitsem akbaba, ileri gitsem atmaca!

– Her kuşun eti yenmez!

– Bülbülü altın kafese koymuşlar, yine “vatanım” demiş!

– Bülbülün sustuğu yerde, baykuşlar öter.

– Bıldırcının beyliği, arpa biçimine kadardır.

Leyleğin ömrü “lak lakla”, dervişin ömrü “beklemekle” geçermiş!

– Kargalar kartallarla, kediler aslanlarla aşık atamaz.

– Kılavuzu karga olanın, burnu boktan kurtulmaz.

– Besle kargayı, oysun gözünü!

– Kargaya yavrusu, kuzgun görünürmüş!

– Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!

– Kaz gelecek yerden, tavuk esirgenmez.

– Aç tavuk kendini, “darı ambarında” görürmüş!

– Civciv yumurtadan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş.

– Vakitsiz öten horozu, keserler.

*

– Aç ayı oynamaz.

– Armudun iyisini, ayılar yer.

– Köprüyü geçinceye kadar, ayıya “dayı” denir!

Ayıdan post, düşmandan dost olmaz.

– Ayı yavrusunu severken, duvardan duvara vururmuş!

– Bahtsız bedeviyi, çölde kutup ayısı kovalarmış!

*

DUVAR YAZILARI – 1

Pazar, Mayıs 31st, 2009

DUVAR YAZILARI :

– Birini öldürürsen, katil.

Binlercesini öldürürsen, kahraman.

Hepsini öldürürsen, tanrı olursun!

***

– İnsan ağlar, tanrı güler. (Milan Kundera)

– Tanrı birini cezalandırmak isterse, onun duasını kabul edermiş.

– İki kafadar biraz kafayı bulunca, biri kalkıp ben “peygamberim” demiş. Diğeri de altta kalmayacak ya, “otur yerine ben hiç kimseyi göndermedim!” demiş.

– İlginç olan, “tanrı vardır” diyenlerin çoğunun, “yokmuş gibi” davranması.

– Hayat, kurallarını tanrının koyduğu bir oyundur.

***

Kainatın canı; tanrıdır, gelin canlar bir olalım ( Alevi Felsefesi)

– Oyunu oynayan “tanrı”, bizlerse “dama taşı! (Hayyam)

***

– Tanrı, akıllıları kendine “dost”, aptalları ise “kul” olarak yaratmıştır.

– İnsanlığa bir faydaları varsa Allah bizden alsın onlara versin. Yoksa, bizden uzak Allaha yakın olsunlar.

– Yağmur için dua edersen, çamurla da uğraşırsın.

– Allah zalime “uyuz” versin, “tırnak” vermesin!

– İnsanın bir tek borcu vardır, o da Allaha “can borcu”!

– Huzur istiyorsan üç şeyle kavga etme; “Allahla, devletle, karıyla!”

***

– Upanişad “tanrısın”, Freud ise “itsin” diyor, kim haklı? (Cemil Meriç)

-Tanrı, insan yaratılarının en kutsal olanıdır. (Yalçın Küçük)

-Herşeyin ölçüsü, insandır. (Protogoras)

-Herşeyin ölçüsü, tanrıdır. (Platon)

– Tanrı yoksa, herşey mübahtır. (Dostoyevski)

– Tanrı olsaydı, hiçbir şeyden sorumlu olmazdık. (Sartre)

Şeytan, tanrının taklitçisidir. (R. Guenon)

İnsan, tanrının taklitçisidir. (Ahmet Ağı)

– İnsan, insanın tanrısıdır. (Feurbach)

***

Madem Allahtan başka kimse yok, bu gürültü de neyin nesi?

– Yalnızlık Allaha mahsustur. O da boş durmuyor.

– Tanrı bile insanlarla yazıyla, kitapla konuşuyor.

– Uçağa binerken ateist, düşerken dindar!

– Cenneti, peşin mi alırsınız yoksa veresiye mi?

– “Tanrı”yı sen oynarsan, “günahkar” başkaları olur.

– Marifet; binlerce “sahte tanrı” arasından, doğru olan, o tek tanrıyı bulmaktır.

– Seni mutluluğa götürüyorsa “doğru tanrı”dır, onu bulduysan da “akıllı adamsın.”

– Korkmaya gerek yok! “Aşk” da “seks” de tanrının fikri, sevişen kazanır!

***

– Tanrı, “barbut” atmaz. (Einstein)

– Eğer öküzler “insan” olsaydı, tanrıları da “öküz biçimi”nde olurdu. (Ksenofanes)

 – Eğer tanrınız yoksa, saygılarınızı Hitler ya da Stalin’e sunmak zorunda kalırsınız. (T. S. Eliot)

Bir tapınağın olması, “kendine tapınmaktan” iyidir. (Gazzali)

***

– Allahım ya bana bu aklı vermeseydin ya da bunları böyle yaratmasaydın!

*

– Bir lira çalarsan hırsız,

bir trilyon çalarsan beyefendisin!

–  Para varsa, o iş mantıklıdır.

*

– Hepimiz eşitiz ama ben, biraz daha eşitim!

– En iyisini iste, en kötüsüne hazır ol!

*

 Küçük beyinler, kişileri,

 Orta beyinler, olayları,

Büyük beyinler, fikirleri tartışır.

*

– İnsan beyni çok basit olsaydı, bizim de onu anlamayacak kadar aptal olmamız gerekirdi.

*

– Kazanmak insanın gardrobunu, kaybetmekse kişiliğini geliştirir.

– Hiçbir “başarı”, cezasız kalmaz.

– Kadın olmak zor şey!

 Erkek gibi düşüneceksin,

Genç kız gibi davranacaksın,

Eşşek gibi çalışacaksın.

***

– Kadın mutfakta iyi bir ahçı,

Sokakta tam bir hanımefendi,

Yatakta bir fahişe gibi olmalı.

***

– Bir kadın “hayır” diyorsa “belki”dir,

“belki” diyorsa “evet” demektir.

***

– Bir kadına bulaştıysan, “sen haklısın” de!

Olmadı, “sus”

O da olmadı, gidinceye kadar “ölü taklidi” yap,

Sonrası bize karanlık, Allah’a ayan!

***

Dört  tip kadın vardır:

– Ne aş yapar ne yaş! (arızalı)

– Aş yapar, yaş yapmaz! (ahçı)

– Yaş yapar, aş yapmaz! (keyifçi)

– Hem aş yapar hem de yaş! (makbul)

                                                                                              ***

 – Karın iyi ise eğlencede işin ne?

“Düğün” kendi evinde,

gir oyna, çık oyna!

– Karın kötü ise cenazede işin ne?

 “Ölü” kendi evinde,

gir ağla, çık ağla!

***

– Göz uydur, vurmaz tüfek yoktur

Söz uydur, sevmez kadın yoktur.

***

– Kadın bilmeyene “nefis”, bilene “nefestir”.

– Bir kadının en güzel çağı, 38 ile 40 arasındaki yirmi yıldır.

– Kadının, araya kattı mı yakışanı, duvara attı mı yapışanı makbuldür!

***

Hem zeki hem çalışkan, taktir et.

Zeki ama tembel, ikaz et.

Çalışkan ama aptal, dikkat et.

Hem aptal hem de tembel, imha et.

***

 Aciz insan, şikayet eder.

Cahil insan, kavga eder.

Basit insan, iftira eder.

Akıllı insan, idare eder.

***

Zayıf insanlar, intikam alır.

Güçlü insanlar, affeder.

Zeki insanlar, umursamazlar.

***

Mutluyken söz verme.

Üzgünken karar verme.

Öfkeliyken cevap verme

***

– Duyduğunun hiçbirine,

gördüğünün yarısına,

yaptığının tamamına inan!

***

Eğer bir çocuk;

sevgisiz büyümüşse kindar

eşya ile sevilmişse kıskanç

kıyaslanmışsa haset

eleştirilmişse iki yüzlü

korkutulmuşsa yalancı

engellenmişse hırslı

şiddet görmüşse nefret içinde

koşulsuz sevilmişse kendi gibi olur.

***

 Taş var, köpek yok

taş yok, köpek var

taş var, köpek var

ama kralın köpek

sıkıysa at taşı!

(Saskritçe bir şiir)

***

– Ehli keyfe keyif verir, kahvenin kaynaması,

Eşşeği yoldan çıkarır, sıpanın oynaması.

***

– Gönül ne kahve ister ne kahvehane,

Gönül eğlence ister, kahve bahane.

***

Durum elverişsiz fakat ciddi değil.

Durum ciddi fakat vahim değil.

Durum vahim fakat umutsuz değil.

Durum umutsuz, teslim oluyoruz.

***

Gıdaya sahip olanlar, insanları

Paraya sahip olanlar, ülkeleri

Enerjiye sahip olanlar ise dünyayı yönetir.

***

– Gelme, gelme Mevlana değilim, beni germe!

– Ya olduğun gibi görün ya da gözüme görünme!

– En akıllımız Mevlana’ydı, o da “döne döne” gitti!

Geç geldi desinler, “geçmiş olsun” demesinler!

– Gel bağrıma bostan ek, sen de ye ben de yiyim!

– Kimi yürekten çağırırsan, o gelir!

– Yüreğinde hisserdersen, mesafe yoktur.

“Kalp” bir kez kırıldı mı, bir daha eskisi gibi olmaz!

-İtibarını bir kez kaybedince, bir daha “ağzınla kuş tutsan” yaranamazsın!

Canlar kırılacağına, “camlar” kırılsın”!

– Neye nasip, neye kısmet!

– Gelin ata binmiş, “ya nasip” demiş!

– Arayan belasını da bulur, mevlasını da.

– Sen “doğru ol”, “eğri” bulur belasını.

– Zaman; hesaplaşma değil, helalleşme zamanıdır.

– Dünya hayatı “darılma” değil, “dayanma” yeridir.

“Doğrucu Davut” gibi, her doğru her yerde söylenmez.

– Doğru söyleyeni, dokuz köyden kovarlar.

– Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük.

– Adın çıkacağına, canın çıksın daha iyi!

– Adım çıkmış dokuza, inmez sekize!

– Vakitsiz öten horozu keserler.

Dik dur, “dikleşme”!

Bitaraf olan, “bertaraf” olur.

“Ayaklar” “baş”, “başlar” “ayak” olmuş.

Aslanı kediye boğduruyorlar!

“Baht” yıkmadan “taht” sahibi olunmaz.

– Bal tutan parmağını yalar.

– İş bilenin, kılıç kuşananın.

– İmam “salarsa“, cemaat “orta yere” yapar!

– Ben “hadımım” diyorum, sen “kaç çocuğun var?” diyorsun!

– Ben diyorum “Çanakkale Boğazı”, sen diyorsun yandı “İstanbul Boğazı“!

– Ben diyorum “Gümüşhane” sen diyorsun “memişhane”!

– Deliye dert anlatıncaya kadar, akıllıya “ne verirsen ver!”

– Cahille etme sohbet sonra çekersin zahmet!

– Külliyen cahilin cesur!

– Uyandırma kerizi, bulandırır denizi!

– Senin derdin ne kardeşim? Üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi?

– İşi gücü; “o ne dedi”, “bu ne dedi”, “gramofonun teki!”

– Hükümetten aylık, Allahtan sağlık, daha belanı mı istiyorsun?

– Ne yapıyorsun? Hiç, bir şey oluncaya kadar bekliyorum!

Leyleğin ömrü “lak lakla”, dervişin ömrü “beklemekle” geçermiş!

– Düğünde zurnada, hamamda kurnada!

– Bizim kız bizden kaçar, başını kapar götünü açar!

– Elin işte, gözü oynaşta olsun!

– İpimle kuşağım, pipimle taşağım, azıcık aşım, ağrısız başım!

– Taksim’den aşşağı Kasımpaşa!

– Bahtsız bedeviyi, çölde kutup ayısı kovalarmış!

– Canım cennette, elim Cevriye’de! Hayat sana güzel, cennet sana var hacı abi.

– Size gelince hak, bize gelince müstehak! (Allah utandırmasın!)

– Bura bura ayar versen, osura osura geri atıyorlar!

– Acıma düşküne, döner vurur keline!

– Milyonlarca sperm arasından gel sen birinci ol, ama şu yaşadığımız hayata bak!

– Akıl veren çok olur da para veren olmaz.

– Akıl fukara olunca, fikir ukala olur.

– Kafasında kırk tilki dolaşır, kırkının da kuyruğu birbirine değmez!

– Sakınan göze çöp batar, sakındıkça da duyan gelir, gelen de gitmez!

Kırmadan yarmadan, kestirmeden küstürmeden, geldi geçti Genç Osman!

– Boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor!

– Hayat kısaysa, hiçbir şeyi uzatmanın manası yok!

– Bazı insanların altı, bazılarının da üstü çizilir!

– İçindeki çocuğu öldürmeyen yaşlanmaz.

*

– Sizin bildiğiniz kadar, benim unuttuğum vardır!

– Bizim yaptıklarımıza sizin hayaliniz yetmez!

– Yürüdüğünüz yolların asfaltını biz döktük.

– Siz giderken, biz geliyorduk.

*

– Doğmamış çocuğa don biçilmez.

– Alışmamış götte, don durmaz.

– Alışmış kudurmuştan beterdir.

***

– Maydonoza gelince kırt kırt,

sapına gelince meee! (Allah günah yazmasın!)

***

– İnsan hımbıllaşmaya görsün;

oturma imkanı varsa, ayakta durmaz,

yatma imkanı varsa da oturmaz!

– Minumum gayret, maksimum fayda!

***

İstatistik, yanlış rakamların doğru hesaplanmasıdır.

İstatistikler yalan söylemez,

– İstatistikçiler, doğruyu söylemez.

– İstatistik, cehaletin matematiksel teorisidir. (Moris Kline)

***

– Küçük işlerin “büyük adamı” değil,

büyük işlerin, “küçük adamı” ol!

***

– Kötü olan kör olmak değil, “nankör” olmaktır.

– Sağır duymaz, uydurur!

– Şeytan da kariyerine bir melek” olarak başlamıştı ama şimdi sadece bir  “iblis”.

– Birşey kısmetten çıkmaya görsün, “uçkur” bile doksandokuz yerinden kopar, bağlamaya yetişemezsin!

– Dövüşmesinler de sevişsinler!…

– Horozumu saldım çayıra, tavuğu olan düşünsün!

– Maşallah “danazorlar”, dinozorların yokluğunu aratmıyor!

Demirden korksaydık, trene binmezdik!

– İnsana benziyor diye sanma ki, herkes “insan!”

– Hayatta “duruşuyla” etkili olamayanlar, vuruşuyla” olmaya çalışır.

– Bir şeyin doğrusunu mu istiyorsun, kendin yap!

– Herkesin yaptığını yaparsan herkes gibi olursun, başkasının yapmadığını başarırsan, herkesten büyük olursun.

– Aptal düğünden, çocuk oyundan usanmaz.

İşini doğru yap, çoluk çocuğu kendine nasihat eder hale getirme!

– Sözün tamamı, deliye anlatılır.

***

– Hayatım lazım olursa, ben buradayım, “gel ve al.”

– Herkes niye geldi bilmem, ben neler olduğunu anlamaya geldim!

– Emanetin canı, tez olur.

– Emanete, ihanet olmaz. En çok da diyenden kork!

– Çıkmadık candan, ümit kesilmez.

– Can çıkar, huy çıkmaz. Ufacık boyu var, türlü türlü huyu var!

– Olmadan koparırsan, sormazlar mı, “olmamış şeyi niye getirdin?” diye.

***

– Salla başını al maaşını,

– İşi bilecen, işe gitmiyecen,

– Böyle saça, böyle tarak,

– Ne kadar köfte, o kadar iş!