Posts Tagged ‘Aziz Nesin’

ÖZLÜ SÖZLER – KISSADAN / 5

Salı, Mayıs 22nd, 2018

 

      DEHA İLE DELİLİK ARASINDA 13 ÜNLÜ FİLOZOF

  1. “Emile” isimli kült kitabında, kendi “ideal birey yetiştirme” sistemini tanıtan ve mükemmel insan yetiştirmeye dair pedagoji dersleri için yöntemler sunan Rousseau, beş çocuğunun beşini de yetimhaneye vermiştir.
  2. Sinirli olmasıyla bilinen Ludwig Josef Johann Wittgenstein’ın, Keynes’i dövdüğü ve Karl Popper’ı da kızgın maşa ile tehdit ettiği rivayet edilir. Öğretmenlik yaptığı yıllarda ise bir kız öğrencisini dövmüştür.

En bilinen eseri Tractatus’u,  I. Dünya Savaşı’nda cephede yazdı, II. Dünya Savaşı’na gönüllü olarak katıldı, dünyanın en büyük miraslarından birini reddederek İngiltere’ye taşındı. Basit bir işçi olmak için başvurduğu Sovyetler Birliği’ne kabul edilmedi. Sekiz kardeşinden üçü intihar eden Wittegenstein, kanser tedavisini geri çevirerek, 62 yaşında hayatını kaybetmiştir.

  1. Pesimistliğiyle bilinen Arthur Schopenhauer, boğazının kesileceğinden korktuğu için, hiçbir zaman berberde tıraş olmamıştır.

Evinde tabanca bulunduran ve insanlardan değil de yaşamdan nefret ettiğini üstüne basa basa söyleyen filozofun, annesiyle de sorunları vardı. Savurganlığı nedeniyle, parasını yediğini düşündüğü annesinden nefret ederdi ve bu sebeple kadınlardan çekinirdi.

  1. Fenomenolojiyi varlık sorunu bağlamında yeniden yorumlayan Martin Heidegger, 1933’te Nazi Partisi’ne katılmıştır.

Yahudi soykırımının yanlış olduğunu düşünmeyen filozof, eşinin kendisini aldattığını öğrendikten sonra Yahudi bir kadınla birlikte oldu.

  1. Hassas bir bünyeye sahip olan Immanuel Kant, doğup büyüdüğü Königsberg kentinden hiç çıkmamıştır.

Günlük rutinlerine uyan ve her gün aynı saatte yürüyüşe çıkıp disipliniyle nam salan filozofun obsesif olduğu biliniyordu. Öyle ki, bir milim bile eğik olsa tabloları düzeltirmiş.

  1. Medeniyeti reddedip medeniyet içinde, medeniyetten uzak bir yaşam süren Diyojen, topluma açık yerlerde mastürbasyon yapmıştır.

Sinop’ta doğan, darphane işleten babasının paralarının değerini azalttığı için sürülen ve Atina’ya yerleşen Diyojen, insanların doğal hayatta yaptıkları bazı davranışlardan neden utandığına kafayı takmıştır. Ahlak anlayışının mesnetsiz olduğunu vurgulamak için kamuya açık alanda mastürbasyon yapan Diyojen, ayrıca tuvalet ihtiyacını da ortalık yerde gidermiştir.

  1. Pragmatizmin kurucularından Jeremy Bentham, yol kenarlarının mumyalanmış cesetlerle süslenmesini istemiştir.

Evcil hayvan olarak domuz besleyen ve mumyalanmış cesetleri çiçeklerden daha estetik bulan filozof, kendisini mumyalatmıştır.

  1. Hiçbir matematik sisteminin tam olamayacağını söyleyen Kurt Gödel, öldürüleceği korkusuyla hiçbir şey yememiş ve açlıktan ölmüştür.

Şüpheci, içe dönük ve titiz olan filozofun hayatının son dönemlerinde mikrop kapmamak amacıyla kar maskesiyle gezdiği biliniyordu. Paranoyanın kendisini ele geçirdiğini söylesek yanlış olmaz.

  1. Varoluşçuluk akımının ana figürü olan Jean-Paul Sartre, annesine karşı ensest duygular beslediğini söylemiştir.

Bebekken babasını kaybeden ve yeniden evlenene kadar annesiyle çok yakın ilişkide olan filozof, ölüm döşeğinde Simone de Beauvoir’a verdiği röportajda, annesine karşı ensest duygular beslediğini söylemiştir. Kendisi gibi biseksüel olan Simone de Beauvoir ile açık bir ilişki yaşamıştır.

  1. Adını verdiği teoremiyle meşhur Pisagor, müritlerine fasulyeye dokunmayı ve onu yemeyi yasaklamıştır.

Bir düşmanı tarafından evi basılan ve yakılan filozof kaçmaya çalışırken fasulye tarlasına denk gelmiş ve yasağı ihlal etmediği için de yakalanmıştır.

 

PİSAGOR TARİKATI’na girenlerin uymak zorunda olduğu bazı kurallar:

“Herşey ateşin, havayı ısıtmasıyla olur.”

* Güneşe karşı idrarını yapmamak,
* Altın takı takan bir kadınla evlenmemek,
* Sokakta yatan bir eşeğin yanından geçmemek,
* Baklagillerden sakınmak,
* Yatakta vücut izi bırakmamak,
* Ateşte tencere izi bırakmamak, karıştırmak,
* Ateşi demir çubukla karıştırmamak,
* Düşen şeyi yerden almamak,
* Beyaz horoza dokunmamak,
* Ekmeği bölmemek,
* Bütün ekmeği yememek,
* Çelenkten çiçekleri koparmamak,
*Dört ayaklı sandalyede oturmamak,
* Yürek yememek,
* Ana yollarda dolaşmamak,
* Kırlangıçların damda yuva yapmasına engel olmak,
* Işığın yanında aynaya bakmamak.

*****

  1. Modern felsefenin babası Descartes, soğuktan korunmak için eski usul bir fırın odasına sığınmış ve burada analitik geometriyi formüle etmiştir.

Temel bir doğru bulmanın ve mantıkla ilerlemenin tüm bilimlerin yolunu açacağını düşünen filozof, Almanya Neuburg’dayken soğuktan korunmak adına eski usul bir fırın odasına sığınmıştır. Kutsal ruhun kendisine yeni bir felsefe konusunda ilham gönderdiğine dair üç imge görmüştür ve matematiksel metodu felsefeye uyarlama fikrini bulmuştur.

  1. Hazcı olarak bilinmesine rağmen zevk ve sefa alemlerinden uzak duran Epikuros, sadece arpa ekmeği, peynir ve meyve ile beslenmiştir.

Müritlerinin yalnızca yılda bir kez şarap içmelerine izin veren filozof, onlara cinsellikten uzak kalmalarını öğütlemiştir.

  1. “Atina sineği” lakabı takılan Sokrates, yaşadığı dönemde tıpkı sineklerin atları rahatsız ettiği gibi sokaklarda gezerek insanları rahatsız emiş ve tüm kuralları sorgulamıştır. Bu durum sonunda da tutuklanarak, ölüme mahkum edilmiştir.

YAŞAM FİLOZOFU EPİKTETOS

“Mutluluğa giden tek yol vardır. Bu, irademizin dışındaki şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmaktır.”

“Senin huzursuzluğun başkalarıyla değil, kendi kendinle bağdaşamadığın içindir.”

“Eğer kendinizi geliştirmek istiyorsanız, başkalarının sizin aptal yada deli olduğunu düşünmelerine aldırmayacaksınız.”

“Bir insanın, bildiğini zannetiği bir şeyi öğrenmesi imkansızdır..”

“Nasıl saat günün bir parçasıysa ben de öylece bütünün bir parçasıyım. Saat gelir geçer, ben de gelir geçerim. Görevim, elimde olanı yapmak ve üst yanına kulak asmamaktır. Deniz yolculuğuna çıkarken gemiyi, kaptanı ve mevsimi seçerim. Bu benim işimdir. Yolda bir fırtına koparsa asla umursamam. Bu benim işim değildir. Kaptanı seçmek benim elimdedir, fırtınayla uğraşmaksa kaptanın elindedir. Bilgelik, bizim olanı ve olmayanı bilmek ve ona göre davranmaktır.”

“Oynaşan şu köpek yavrularını görüyorsun, birbirleriyle gerçekten dost gibi görünüyorlar. Küçük bir kemik at, o zaman gerçeği göreceksin. Kardeşlerin, babaların ve çocukların dostlukları işte böyledir. ele geçirilmesi gereken bir servet, bir tarla ya da bir metres ortaya çıksın; ne baba, ne kardeş, ne çocuk kalır.”

“Senden alınan şeylere karşı, senden alınamayacak olanları koysana! Bu, senin iradendir. İradenin hürriyetine ise, Jüpiter bile müdahale edemez. İşte asıl özgürlük budur.”

“Kişileri yaşananlar değil, o yaşananlara bakış açıları rahatsız eder.”

“Sadece eğitimli olanlar özgürdür.”

“Kader eninde sonunda günahlarımızın bedelini önümüze koyar. Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder. Ektiğini biçer, bunu bilen adam kimseye kızmaz, gücenmez, kimseyi aşağılamaz, kimseyi itham etmez, kimseden nefret etmez, kimseye kin tutmaz. Bunu bilen adam karşılaştığı aksiliklere şaşmaz. Önüne çıkan maddî manevi engellerin kendi günahlarından başka bir şey olmadığını bilir.”

“Bizi gerçekten korkutan ve umutsuzluğa düşüren şey, dışımızdaki olayların kendileri değil, fakat bizim onlar hakkındaki düşüncelerimizdir. Bizi rahatsız eden ‘şeyler’ değil, onların anlamını yorumlama biçimimizdir.”

“Hayatında olup biten şeylerin, dilediğin şekilde olmasını isteme, nasıl oluyorlarsa, öyle olmalarını iste. Böylece her zaman mutlu olursun.”

“Yaşamındaki sınırlar, yalnızca senin belirlediklerindir.”

  GLENN CUNNİNGHAM

  Kansas’ta soğuk bir kış gününün sabahı, Cunningham kardeşler, sınıfın sobasını temizleyip odunla doldurdular. Bir şişe gazı odunların üstüne döktükten sonra ateşe verdiler. O anda öyle bir patlama oldu ki, eski bina sallandı.

 Patlama sırasında büyük kardeş ölür, diğerinin de bacakları feci şekilde yanar. Daha sonra anlaşılır ki, şişeye gaz yerine yanlışlıkla benzin doldurulmuştur.

  Doktor, yaralı kurtulan Glenn’in ise bacaklarının kesilmesi gerektiğini söyler. Bir oğullarını kaybeden acılı anne ve baba, kesme işinin ertelenmesini ister ve bu ertelemeyi iki ay uzatırlar. İki ay sonra sargılar açıldığında, sağ bacağının diğerinden 6 cm daha kısa olduğu, sol ayağındaki parmakların da neredeyse koptuğu görülür. En azından bacakları kesilmekten kurtulmuştur.

 Fakat genç adam kararlıdır, acılar içinde kıvranmasına rağmen, her gün egzersiz yaparak sonunda bir iki adım atmayı başarır. Kısa olan ayağı da düzelmeye başlamıştır. Yılmayıp koşmaya başlar öyle koşar ki iyi bir “atlet” olur. Kesilmek üzere olan ayaklarıyla bir dünya rekoru kırar.

 Bu genç adam; Glenn Cunningham’dır. “Dünyanın En Hızlı İnsanı” olarak,  Madison Square Garden’da yüzyılın sporcusu ünvanını alır.

 ASLAN İLE FİL

 Aslan, keyiflenince yanından geçen hayvanlara soruyormuş; “ormanların kralı kim?” Bütün hayvanlar da “sensin” deyip geçiyormuş. Fille karşılaşınca ona da sormuş. Fil de onu hortumuyla tuttuğu gibi fırlatmış.

  Aslan güya bozuntuya vermemek için düştüğü yerden; “ne kızıyorsun ya, bilmiyorsan bilmiyorum de” diye seslenmiş.

 YAŞLILIK

  Adamın biri yaşlılıktan bahsederken, “insanın yaşlandığını gösteren üç husus vardır” demiş. “Birincisi; unutkanlık, ikincisi” dedikten sonra düşünmüş düşünmüş, “ikincisi ve üçüncüsünü unuttum” demiş.

 LEİBNİZ’İN EVLİLİK TEKLİFİ

 Leibniz ilk defa 50 yaşındayken bir kadına evlilik teklif eder. Kadın da  teklifini düşünmek için zaman ister.

 Bunun üzerine Leibniz, ” iyi ki zaman istedi, ben de düşündüm ve teklifimi geri çektim” der.

DÖRT SURE

Temel, Dursun’a “kaç sure biliyorsun” diye sormuş. O da “dört” demiş. Temel bu kez, “hangileri” demiş.

O da “üç kulhü bir elham” demiş.

 AZİZ NESİN

Annesini, küçük yaşta hastalıktan kaybeder. Çok fakirdirler. Bir ara, İstanbul Topkapı surlarının dibinde, sebze yetiştirip satarak geçinirler. Babası çok mütedeyyin birisidir, kendisinin de din eğitimi alarak, dindar bir insan olmasını ister. Bu amaçla onu Kasımpaşa’da din eğitimi alacağı bir cami kursuna yerleştirir ve orada “hafız” olacak aşamaya kadar gelir.

 Sonrasında durumlarına acıyan bir kişi, annesi ölmüş olduğu halde babası ölmüş gibi göstererek, Darüşşafaka’ya kayıt olmasını sağlar. Buraya iki yıl kadar devam eder fakat bu sahtekarlığa daha fazla katlanamayıp okulu bırakır. Ancak, “Darüşşafaka” armalı ceketini vapur ve otobüslere ücretsiz binmesini sağladığı için, bir müddet çantasında taşıyarak kullanır.

 Kuleli askeri lisesini kazanır. Subay olur, ancak bir soruşturma neticesinde üsteğmenken askerlik görevinden uzaklaştırılır.

 Kendisinin çok cimri olduğu söylenir ancak o, kimsesiz ve bakıma muhtaç çocukların yetiştirilmesi için “Nesin Vakfı”nı kurar ve kitaplarının tüm gelirini de buraya bağışlar.

 Hafız olarak başladığı hayat serüvenine, sonrasında ateist olarak devam eder ve bunu açıkça söylemekten de kaçınmaz.

 “Şeytan Ayetleri” kitabı yayınlandığında, Ayetullah Humeyni, “bu kitap İslama karşı hakaretler içeriyor” diye yazarı Selman Ruşdi için ölüm emri vermişti. Aziz Nesin de “ kimse inanç ve fikirlerinden dolayı ölmemeli” diyerek taraf oldu ve sözkonusu kitabı kendi yayınevinde basacağını söyledi. Sonrasında kendisi hakkında da linç kampanyaları başladı.

 1993 yılında Sivas’ta Madımak Otelinde düzenlenen “Pir Sultan” etkinliğinde diğer aydınlarla beraber yakılarak öldürülmek istendi. 37 kişinin hayatını kaybettiği bu elim olayda, şans eseri hayatta kaldı ancak iki yıl sonra kalp krizi geçirerek aramızdan ayrıldı.

KAYSERİLİ VE İSLAMIN ŞARTI

Kayserililerin ticarete düşkünlüğü herkesçe malumdur. Bir gün Kayserilinin birine sormuşlar; “İslamın şartı kaç?” diye. O da hemen “sekiz” demiş. “İslamın şartı beştir” diye itirazlar yükselince, o da  “bize gelişi beş” demiş.

KANUNİ’DEN, I.FRANSUVA’YA MEKTUP

Alman İmparatoru Şarlken ile 1525’de yaptığı Pavye Savaşı‘nda yenilerek esir düşen, Fransa Kralı I.Fransuva’nın annesi Düşes Dangolen’in, yardım talebine cevaben Kanuni’nin yazdığı mektup:

“Ben ki, sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç giydiren, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ve atalarımın fethettiği Akdeniz’in, Karadeniz’in, Rumeli’nin, Anadolu’nun, Karaman’ın, Rum’un , Dulkadiroğluları Vilayeti’nin, Diyarbakır’ın, Kürdistan’ın, Azerbaycan’ın, Acem’in, Şam’ın, Haleb’in, Mısır’ın, Mekke’nin, Medine’nin, Kudüs’ün, bütün Arap memleketlerinin, Yemen’in ve daha nice ülkelerin ki, büyük atalarımın Allah kabirlerini nurlu etsin karşı konulmaz kuvvetleriyle fethettikleri ve benim muhteşemliğimle de ateş saçan mızrağımın ve zafer getiren kılıcımın gücüyle fethettiğim nice memleketlerin sultanı ve padişahı olan Sultan Bayezid Han oğlu, Sultan Selim Han oğlu, Sultan Süleyman Han’ım.

Sen ki, Fransa vilayetinin kralı olan Françesko’sun…”

 MARKA DEĞERİ

  Ünlü bir markanın ceosu, pek çok kişide kendi ürünleri olan ayakkabıyı görünce, telaşa kapılır. Satış bölümüne, “neden bu ürün daha çok satılıyor?” diye sorduğunda da “depoları boşaltmak için fiyat indirimi yaptıkları” cevabını alır.

  Ceo, bu cevaba daha da sinirlerek şöyle der; “derhal fiyatı yükseltin, bizim markamız herkesin alabileceği ürünler değildir. Fiyat indirerek marka değerimizi düşürüyorsunuz” der.

HAZIRCEVAP NEYZEN TEVFİK

Neyzen’in parasız pulsuz gezdiğini bilen birisi, ona para vermek ister ama tepkisinden çekinmektedir. Parayı Neyzen’in arkasından atarak, “Neyzen paran düştü” der.

Neyzen “o düşen benim param değil, zaten bende para ne gezer, o düşen senin altın kalbindir.” der.

*

Mazhar Osman, Neyzen Tevfik’e içki içmeyi yasaklamış. İçmeye devam ettigi takdirde hayati tehlike doğacağını söylemiş. Samimiyetlerine dayanarak da içki içmeyeceğine dair and içirmiş. Aradan zaman geçmiş, Neyzen’e bir yerde içki içerken rastlamış.

– “Hani bir daha içki içmeyeceğin üzerine and içmiştin?” diye sorar.

Neyzen de “üstat, biz fakir adamız, bulunca içki içeriz, bulamayınca and içeriz!”

*

Basın çevrelerinde tanınmış bir hanım, Neyzen’le karşılaşınca sitem eder:

“Aşk olsun, benim için aşüfte gibi sözler söylemişsiniz.”

Neyzen, “hanım, sen beni tanımıyorsun, ben herkesin bildiği şeyleri söylemem” der.

*

Bir gün Atatürk, Neyzen’i çağırır ve epey muhabbet ederler. Sonrasında da Atatürk, Neyzen’e teşekkür eder ve  “var mı benden bir istediğin?” diye sorar.

Neyzen de cevap olarak, “sağlığınız paşam” der, çıkar. Neyzen, Atatürk ile konuşmasını abisine anlatır ancak abisi kızar:

“Ulan yatacak yerin yok, ne istersin diye sorduğunda bir ev isteseydin ya” der. Neyzen de hemen cevap verir:

 “ O zaten hepimize bir ev verdi ya!”

*

Neyzen, gece meyhaneden çıkmış evine dönerken, dar bir sokakta densizin biriyle karşılaşır. Adam ileri geri konuşarak, “ben senin gibi ciğeri beş para etmez herife yol vermem!” der.

Neyzen geri çekilir, yolu açar; “ ben veririm!” der.

 

 TUTUKLU GENÇ NAZİ SUBAYI DÜNYA TURUNDA

 Nürnberg davaları başladığında, tutuklu genç nazi subayı, üst düzey bir nazi ile birlikte kalmaktadır. Her gün birkaç saat avluya çıkma izinleri vardır. Genç nazi, her avluya çıktığında adımlarını sayarak, kaç kilometre yol yaptığını hesaplar. Harita bilgisi de iyi olduğundan, hayalinde canlandırarak, Nürnberg’den Avusturya’ya doğru yürümeye başlar.

 Sınıra yaklaştığında, oda arkadaşına sorar:

“Sence doğuya mı yoksa batıya mı gitmeliyim?” O da:

“Doğuya git” der. Ancak sınırdan fazla uzaklaşamadan dava sonuçlanır ve cezaları infaz edilir.

STEFAN ZWEIG’IN İNTİHAR MEKTUBU
 

 “Özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor, bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke Brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. Her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım Avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum ki, hayatım boyunca tinsel uğraşım, en büyük haz kaynağım olan kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”

 20.yüzyılın en büyük edebiyatçılarından olan Zweig, ardında bu mektubu bırakarak, 23 Şubat 1942’de Birezilya’nın Petropolis şehrinde, eşi Lotte ile birlikte intihar etti.

 1881 yılında zengin bir yahudi ailenin çocuğu olarak, Viyana’da dünyaya geldi. I.Dünya savaşının yıkımları halen devam ederken 1933’te Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesiyle, güzel günler tamamen geride kalır. Çünkü nazi iktidarı, onu en sakıncalı yazarlar arasında gösteriyordu.

 Zweig 1934’te ülkesini terkederek İngiltere’ye yerleşir. 1937’de ilk eşinden boşanır ve iki yıl sonra sekreteri Lotte Altman ile evlenir. 1940’ta İngiltere vatandaşı olur.

 Hitler’in Batı Avrupadaki ilerleyişinin sürmesi üzerine sırasıyla ABD, Arjantin, Paraguay ve son olarak da Birezilya’nin Petropolis şehrine yerleşir. Ancak nazilerin yaptığı zulümlerin tarifsiz acıları karşısında yeni bir hayata başlamak için gerekli gücü kendinde bulamaz.

23 Şubat 1942’de kendisine aşkla bağlı olan karısı Lotte’yi de ikna ederek, birlikte ilaç içip sarılarak, aynı yatakta intihar ederler.

 Kaderin cilvesine bakın ki, Zweig’ı ölüme sürükleyen olayların baş mimarı Hitler de üç sene sonra karısıyla beraber intihar eder.

 Büyük yazar üç sene daha dayanabilseydi, bütün kalbiyle bağlı olduğu vatanının küllerinden yeniden doğduğunu görebilecekti.

 “Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler. Çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey, insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz.” (‘SATRANÇ’ adlı kitabından)

 

ATEİZM

Çarşamba, Nisan 5th, 2017

– Din kitaplarını okuyup anlayana “ateist”, okuyup anlamayana “dindar”, hem okumayıp hem de anlamayana “yobaz” denir.

Nicola Tesla

– Din, sıradan insanları sessiz tutmak için mükemmel bir araçtır.

Napolyon

 – Dünyada iki çeşit insan var: Aklı olan ve dini olmayanlar, dini olan ve aklı olmayanlar.

– Abu’l-AlaAl-Ma’arri

****

Kılavuz, öğrencisine bütün izleri göstermeli ama gideceği yolu seçmemelidir.

– Bana yalan söylemiş olman değil, artık sana inanmamam sarsıyor beni.

Tanrı olamaz, eğer tanrı varsa, ben tanrı olmamayı kabul edemem.

Şimşeklerle düşündüm, fırtınayla yazdım, kendi ateşimde yandım.

– Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumda seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama, hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!”

Kimine göre yalnızlık, hasta kişinin kaçışıdır; kimine göre de, hasta kişilerden kaçıştır.

– İnsan en acımasız hayvandır. Trajedilerde, boğa güreşlerinde ve haça germelerde şu güne kadar kendisini en iyi hisseden oydu ve kendisi için cehennemi icat ettiğinde, sıkı durun, bu aslında en iyi cennetiydi.

Tanrı var olamaz çünkü, var olsaydı onun ben olmadığıma inanamazdım.

Ruhunda sukunete kavuşmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmalı ve iman etmelidirler. Ama hakikatın peşindeki insanlar iç huzurundan feragat etmeli ve yaşamlarını bu sorgulamaya adamak; kendisi ve hayatla yüz yüze gelmekten korkmamak zorundadır.

İman, gerçeği bilmek istememektir.

– “İnsanı yaratmak mı” tanrının büyük hatası; “tanrıyı yaratmak mı” insanın büyük hatası?

– Her dakika övülmek isteyen bir Tanrıya inanamam.

Gerçeğin düşmanı, tabular ve inançlardır.
Friedrich Nietzsche

 ******

 – Din, insanın alt üst olmuş, kendi hayal gücüyle yarattığı var olmayan yaratıkların korkusuyla, insanın yargılama yeteneğini yok ederek, bütün akli yeteneklerini kaybettirdi ve insanı en sefil, acınası köle haline getirdi.

 — Robert Owen

 – Bilim adamlarının kesinliği yok ama delilleri var. Yaratılışçıların delilleri yok ama kesinliği var!

 – Ashley Montagu

 – Tarihte hiçbir din, hiçbir dönemde rasyonel bir temele sahip olmadı. Din, yardım olmadan bilinmeyenle başa çıkamayacak kadar zayıf insanların koltuk değneğidir.

  -Robert Heinlein

 ***

– En başta, ilâhiyatın ilâhî zorbalığına, Tanrı’nın hayaline, başkaldırmak gerekir. Gökyüzünde bir efendimiz bulunduğu sürece, yeryüzünde kölelikten kurtulamayız.

Eğer Tanrı gerçekten varsa, onu yok etmemiz gerekir.

– Şeytan, ilk özgür düşünürdür.

– Mikhail Bakhunin

 ***

– Dindar insanlar, tanrılarının sevgisi veya dinlerinin emirlerinin güzelliği hakkında ne söylerse söylesin, eğer davranışları başkalarına karşı yıkıcıysa ve şiddet doluysa, eğer başkalarına acı çektiriyorsa, biliniz ki o din yozlaşmıştır ve reform ciddi bir şekilde gereklidir.

– Charles Kimball

– Dini inançlar, insanlık tarihi boyuncu güçlü bir negatif güç oldu. Çok acı çektirip, sorun çıkardılar ve ilerlemek, gelişmek, özgürleşmek isteyen insanların yoluna çıktılar.

– A. C. Grayling

 *****

– Din . . . temel olarak korkuya dayanır … bilinmeye karşı duyulan korku, yenilgi korkusu, ölüm korkusu. Korku her acımasızlığın anasıdır ve o yüzden acımasızlık ve dinin el ele gitmesine şaşılmamalı. Benim din hakkındaki görüşüm Lucretius’la aynı. Onu korkudan doğan bir hastalık ve insan ırkına büyük bir mutsuzluk kaynağı olarak görüyorum.

– Vatanseverlik, boş sebepler için ölmeye ve öldürmeye gönüllü olmaktır.

– “Günümüzde, dünyadaki temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise devamlı şüphe içinde olmalarıdır.”

– “İnsan kolay inanan bir canlıdır. Bir şeylere inanmak zorundadır. İnanmak için iyi bir sebep bulamadığında, elindeki kötü sebeplerle yetinir.”

– Bilim bize öğretebilir ve sanırım kendi kalplerimiz de bize artık etrafta hayali destekler aramamamızı, göklerde müttefikler yaratmamamızı ama bunun yerine bu dünyayı, kilisenin yüzlerce yıldır yaptığı yer yerine, yaşamak için uygun bir yer haline getirmek amacıyla kendi çabalarımızı kullanmamız gerektiğini artık öğretebilir.

– Kollektif korku, “sürü psikolojisini” arttırır ve bu sürüye ait olmadığı düşünülenlere karşı şiddet yaratır.
Bertrand Russell

 *****

– Din ve milliyetçilik, bunların yanında gelenekler ve ne kadar saçma olursa olsun herhangi bir inanç, sadece bireyi diğer insanlara bağlar ve bütün insanların en çok korktuğu şeyden kaçıştır: yalnızlıktan.

– Erich Fromm

– Evrenin sırlarının kabul edilebilir bir açıklamasının olmaması, bir tane yaratmamızı gerektirmez.

– J. Benbasset

 “Din, sıradan basit insanlar için gerçek, aydınlar için saçma, iktidarlar içinse kullanışlıdır.”
  – Seneca

– İnanmak, düşünmekten kolay. Bu yüzden, düşünenden çok inanan var.

– Bruce Calvert

– Eğer Tanrı konuştuysa, niye herkes ikna olmadı?

 Percy Bysshe Shelley

– Bilginin kısa yolu olduğu iddia edilen iman, sadece aklı yok etmenin kısa yoludur.

Ayn Rand

 – Din, kendilerinin de zarar görebileceği kötü eylemleri yapan insanlara rasyonel bir taban ve teşvik sağlar. Din basitleştirir, din insanı şeytanlaştırır. Din insanlık dışı davranışları teşvik eder. Din gerçeğin ötesinde umutlar vadeder. Yüksek oranda dine maruz kalmış iyi bir insan, iyi niyetle, kendisinin öteki dünyadaki kurtuluşu ve tanrısının büyük zaferi için başka insanları öldürebilir.

– Kenneth Humphreys

 *****

– Bir insanın ahlaki davranışları, anlayışa, eğitime ve sosyal bağlara dayanmalıdır. Hiçbir dini temel gerekmez. İnsan, eğer ölümden sonra ceza korkusuyla ve ödül umuduyla kontrol altına alınmak zorundaysa, şüphesiz kötü bir yoldadır.

  Ben Spinoza’nın Tanrısına inanıyorum. Kendisini tüm varlıkların uyumluluğunda gösteren tanrıya inanıyorum; insanın yazgısı ve eylemleri ile ilgilenen tanrıya değil.

– Eğer insanlar sadece cezalandırılmaktan korktukları ya da ödüllendirileceğini umut ettikleri için iyi kalplilerse, o halde gerçekten çok acınacak haldeyiz

– Yarattıklarını cezalandıran ve ödüllendiren ya da bizim yaşayacağımız bir irade türüne sahip bir tanrı düşünemiyorum. Bedensel ölümden sonra kişinin yaşamını sürdürdüğüne ne inanırım, ne de inanacağım…

Bedenden bağımsız bir ruh fikri, anlamsız ve boştur.
Albert Einstein–

 *******

– Korku beyni felce uğratır. İlerleme cesaretten doğar. Korku inanır, cesaret şüphe eder. Korku yere düşer ve dua eder. Cesaret ayakta durur ve düşünür. Korku kaçar, cesaret ilerler.

Korku barbarlıktır, cesaret uygarlık. Korku tanrılara, şeytanlara, ruhlara inanır. Korku dindir, cesaret bilim.

İncilin etkisi, okuyan kişinin cahilliği ile doğru orantılıdır.

– İnsanlar gökte bir diktatöre taparken dünyada çok az özgürlük olabilir.

– Büyük Angelo’nun, bir kiliseyi dekore ederken, terlik giymiş birkaç melek çizdiği söylenir. Bir kardinal, resme bakıp sanatçıya sormuş: “Kim şu güne kadar terlikli melek görmüş?” Angelo, başka bir soruyla cevap vermiş: “Kim şu güne kadar çıplak ayaklı melek görmüş?”

Robert ingersoll

 *******

 – Ahlak, size ne söylenirse söylensin doğru olanı; din, doğru ne olursa olsun, size söyleneni yapmaktır.

– İnsanın, laneti ve neredeyse yaşadığı tüm trajedilerin sebebi, onun muazzam, inanılmaza inanabilme kapasitesidir.

Bana öyle görünüyor ki herkesin bilinen tüm dinlerden ayrılma görevlerini yerine getirmenin zamanı geldi.
John Stuart Mill

 ******

– Tanrı ve kul arasına neden peygamber ve kitap girsin ki, kul Tanrısını kendi bulmalı…
Martin Luther

Ben bir ateistim ve eğer bir gün tanrıya inandığımı söylediğimi duyarsanız ciddiye almayın. Bunamışımdır.
Aziz Nesin

Hiç bir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar. Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar. Onlardan değilsen eğer, sana kâfir derler. Onlara aldırma Hayyam, yoluna devam et.
Ömer Hayyam

– Dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz.

– Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.
Arthur Schopenhauer

 ***

Yaşamanın tadını çıkarmaktan korkana, “aptal” derim.

– Hayat bir şey değildir. İtinayla yaşayınız.
Albert Camus

 ***

Milliyetçilik, vatanseverlik ve din osuruk gibidirler. Herkes kendisininkinin iyi, kendisinden başka herkesinkinin kötü koktuğunu sanır.
Piotr Alekseyeviç Kropotkin

– Bir adam bir nehirin öteki tarafında yaşıyor ve onun lideri, benim liderimle kavga etti diye, biz aramızda kavga etmediğimiz halde, kalkıp birbirimizi öldürmeye kalkışmamızdan daha aptalca bir şey olabilir mi?
Blaise Pascal

Siperlerde, ateist olmaz.
Peder William Thomas Cummings

“Tanrı, zalim olan; Tanrı, intikamcı olan; Tanrı, kıskanç olan; Tanrı, soykırımcı olan onun tek özrü var olmaması, olabilir.”
Stendhal

***

– Sana göre ben bir ateistim; Tanrıya göre, soylu muhalif.

– Var olmayan yalnızca Tanrı da değil, bir de hafta sonları tesisatçı bulmaya çalışın bakalım.
Woody Allen

****

Din kemoterapi gibidir, bir sorunu çözebilir, ama arkasından bir milyon tane daha yaratabilir.
John Bledsoe

***

– Daha dün iman esasları olarak kabul ettiğimiz birçok şeyi bugün fabl diye anlatıyoruz.

– Ey Aptal insan! Daha bir solucan bile yapamayan ama Tanrıları düzinelerce yapan!
Michel Montaigne

***

İnsanlığın en büyük trajedilerinden biri din tarafından vicdanlarının yoldan çıkarılmasıdır.
Arthur C. Clarke

Din, yaygın görülen, bir tür ruh hastalığıdır.
Sigmund Freud

– Kuzey İrlandalılara ateist olduğum söylendiği zaman dinleyicilerden yaşlı bir kadın ayağa kalkıp sordu: Tamam ama inanmadığınız Katoliklerin Tanrısı mı yoksa Protestanların Tanrısı mı?
Quentin Crisp

 ****

– Herhangi bir hükümet için en tehlikeli insan, olayları, egemen tabuları ve yanlış inançları umursamadan düşünebilen insandır. Neredeyse kaçınılmaz olarak hükümetin sahtekar, manyak ve tahammül edilemez olduğu sonucuna varır.

– Peki iyi bir vatandaş kimdir? Sadece sıra dışı, hiçbir şey yapmayan, düşünmeyen ve söylemeyen kişidir. Okullar bu tek tipliliği olabilecek en yüksek noktaya çıkarmaları için korunur. Okul çocukların hala genç ve toyken atıldıkları baskı makineleri gibidir; çocuklar orada belirli standartlara preslenirler ve kafalarından topuklarına kadar damga pullarıyla kaplanırlar.

– Din adamları ne yapar? Ortalıktaki beyinsizleri hayali bir cehennemden kurtarabileceğine inandırarak hayatını kazanır. Bu romatizma için yılan-yağı satan bir satıcının yaptığı işten neredeyse farksız bir iş.

– Emirle gelen kahramanlıktan, bilinçli ve bilinçsiz şiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nefret ediyorum. Ben savaşı öylesine tiksindirici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi yok ederim daha iyi… Benim anlayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir.

– İman dolu bir insan, basitçe net ve gerçekçi düşünme yeteneğine kaybetmiş (veya hiç sahip olmamış) kişidir. Sadece aptal değildir; aslında hastadır. Daha da kötüsü tedavi edilemez.

– Henry Mencken

 ****

Kanıt gösterilmeden yapılmış bir iddiayı çürütmek için, kanıta ihtiyaç yoktur.
Christopher Hitchens

İsa’nın masalları bizim için çok kârlı oldu.
Papa 5. Leo

“Oy vermek”, bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı.
Emma Goldman

Sizi tanımıyorum! Sizin yasalarınızı, nizamınızı, kuvvete dayanan yetkinizi tanımıyorum! Bu yüzden asın beni! (1870-1887)
Louis Lingg

****

– Ne zaman kendinizi çoğunlukla aynı tarafta bulursanız, durup düşünmenin zamanıdır.

– Benim inanmadığım bir dine, inananları kafir saymanın rahatlığı, beni de kendi dinimi sorgulamaya götürdü.

“Gelişmiş toplumlar dindar oldukları için değil, dine rağmen gelişmiştir.”
Mark Twain

*****

– Önce sizi umursamazlar, sonra size gülerler, sonra sizinle kavga ederler, sonra siz kazanırsınız.

– Bu dünyada öylesi aç yaşayan insanlar var ki, Tanrı onlara ancak bir somun ekmek suretinde görünebilir.
Mahatma Gandhi

****

 – Komik olan şudur ki; bir kişi çıkıp, “öldükten sonra cennette gideceksiniz” dediğinde bunu duyanlar, hayatları pahasına bu hayali kovalar. Fakat benim gibi birisi gelip, “neden kendi dünyamızı cennete çevirmiyoruz” dediğinde, ona deli muamelesi yaparlar.
Ersun Seyhan 

Düşmanlarınızı sevin çünkü, kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir.
Benjamin Franklin

Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim, hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor.
Thomas Jefferson

Böyle bir tanrı varken, şeytana ne gerek var?
Robert M. Price

Herşeye gücü yeten Tanrı’nın neden Şeytan’ı yaratmasına ve daha sonra da onunla mücadele edilmesine gerek var ki? Bana göre dinler çelişkilerle dolu ve benim mantığıma aykırı.
Gene Roddenberry

   *****

Din ve mantık kadar birbiriyle çelişen başka iki şey yoktur.
– Her köyde bir meşale olur, o öğretmendir ve her köyde bir söndürücü olur, o papazdır.
– İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.

Eğer Tanrı gerçekten yoksa, onu yaratmamız gerekir.

– Cennet, olduğum yerdir.

Sizi saçmalıklara inandırabilenler, size katliam yaptırabilirler.
Voltaire

 ****

Din alışkanlığı, düşünmekten kaçmanın kolay yoludur.
Peter Ustinov

Bilinmeyen bir şeyi, bilinenlerle açıklamak mantıksal yordamadır. Bilinen bir şeyi, bilinmeyenlerle açıklamak ise teolojik tuhaflıktır.
David Brooks

Din insanın ciddiyetine ve saygınlığına bir hakarettir. Onunla veya onsuz, iyi insanlar iyi işler, kötü insanlar kötü işler yapabilirler. Ama iyi insanlara kötü işler yaptırmak dinin işidir.
Steven Weinberg

 *****

– Din, saçmalıktır.

– Amerika’da, devlet okullarında hiçbir dinin öğretilmesi gerektiğine inanmıyorum.
Thomas Edison

 *****

 – Din, gerçek sefaletin ifadesi, gerçek sefalete karşı protesto, ezilen yaratıkların iç geçirmesi, kalpsiz bir dünyanın duygusu, ruhsuz koşulların ruhu… İnsanların afyonudur.

– “Her kim için dünya, nedensiz olarak görünüyorsa ve bu yüzden, onun kendisi de nedensiz olarak var oluyorsa, işte onun için Tanrı mevcuttur.”
Karl Marx

******

“Eğer Tanrı konuştuysa, niye herkes ikna olmadı?”
Percy Bysshe Shelley

Kişi incelerse imanın her savunuluşunda mantığa bir saldırı bulur. İmanı kucaklamak, aklı terk etmektir.
George Smith

Hatalı insanları yaratıp, sonra onları kendi hataları yüzünden suçlayan her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir Tanrı hikayesinin mantığını sorgulamamız gerekir.
Gene Roddenberry

– Dünyadaki bütün dinler içinde, esrarengiz bir rastlantıyı görüyoruz: ezici bir çoğunluk sadece ailesinin ait olduğu dini seçiyor. En iyi delile, en iyi mucizelere, en iyi ahlaki yapıya, en iyi ibadethaneye, en iyi müziğe sahip olanı değil: iş tezgahdaki dinlerden bir tanesini seçmeye gelince, dinlerin potansiyel erdemleri, aile etkisinin yanında hiçbir şey ifade etmiyor. Bu açık bir gerçek ve kimse de inkar edemez. Ama bunun nedensiz doğasını çok iyi bilen biri, bir şekilde dinine sıkıca bağlanıyor, hem de öyle bir fanatiklikle ki, başka bir dine inananı öldürmeye hazır olarak.
Richard Dawkins

Bilimde sıklıkla bir bilim adamı “Evet, bu gerçekten güzel bir argüman, ben hatalıyım” deyip sonra kendi fikrini değiştirir ve eski fikrini ondan bir daha asla duyamazsınız. Bilim adamları bunu gerçekten yapar. Olması gerektiği kadar sık olmaz, çünkü bilim adamları da insan ve değişim bazen acı çektiricidir. Ama her gün olur. Bunun gibi bir şeyin siyasette veya dinde en son ne zaman gerçekleştiğini hatırlamıyorum.
Carl Sagan

Ahlak, size ne söylenirse söylensin doğru olanı; din, doğru ne olursa olsun, size söyleneni yapmaktır.
Anonim

Bir zamanlar dünyayı din yönetiyordu. Şimdi o zamanlara “Karanlık Çağlar” deniyor.
Ruth Hurmence Green

Irkımızın en uygar kesiminde din inancının kaybolması, çocukluktan olgunluğa doğru atılan bir adım.
Charles Eliot Norton

İnsanlar gerçek olmasını diledikleri şeylere inanırlar.
Jül Sezar

   ****

 – “Tanrı kötülüğü durdurmak istiyor da gücü mü yetmiyor, o zaman her şeye gücü yeten değil.
Gücü yetiyor da durdurmak mı istemiyor, o zaman kötü niyetli.
Hem gücü yetiyor hem de durdurmak mı istiyor, o zaman kötülük nerden çıktı?
Hem gücü yetmiyor hem de durdurmak istemiyor mu, o zaman ona neden Tanrı diyoruz?”

Gerçek kafir, kitlelerin tapındıkları tanrıları inkar eden değil; asıl, kitlelerin inandıkları tanrıları doğrulayan kişidir.
Epikuros

********

– Bir şeye anlam veremiyor olmak, tanrının kanıtı değildir. Anlayış eksikliğinin kanıtıdır.

   Lawrence Krauss

Düzgün okunduğunda İncil, ateizm için en büyük güçtür.
Isaac Asimov

Aydınlatan tek kilise, yanan bir kilisedir.
Buenaventura Durruti

Bilim tanrıyı yok saymıyor daha iyisini yapıyor; onu gereksiz kılıyor.
P.Lafargue

Eğer Tanrının yokluğunda, “hırsızlık, tecavüz ve cinayet suçlarını işleyeceğinizi” onaylıyorsanız, ahlaksız bir insan olduğunuzu ifşa etmiş olursunuz ‘ ve sizi gördüğümüzde yönümüzü değiştirmemiz konusunda oldukça tedbirli davranırız. Diğer yandan, eğer ilahi gözetim altında değilken dahi iyi bir insan olmayı sürdüreceğinizi söylerseniz, Tanrının varlığının iyi bireyler olmamız için zorunlu olduğu iddianızı kaçınılmazca sarsmış olursunuz.
Michael Shermer ( İyi ve Kötünün Bilimselliği)

Tanrı her şeydir ve her şey Tanrıdır.
Spinoza

 “Başkalarının zavallılığına bakıp kendi haline şükredenlerden tiksiniyorum.”
Dostoyevski

– Tanrı’ya itaat ettiğimizi sanırken aslında insanlara itaat ediyoruz
Albert Caroco (Kaos’ın Kutsal Kitabı)

– “Aptal bir şeyi 50 milyon kişi de söylese, o hala aptal bir şeydir.”
Anatole France

 “Kesin bilgi ancak çok az bildiğimiz zaman mümkündür. Bilgi miktarımız arttığında şüphemiz de artar.”
Goethe

“Eğer bir insan kesin bilgiden yola çıkarsa, şüphelere ulaşır. Şüpheden başlamayı becerebildiğinde ise, kesin bilgiye ulaşır.”
Sir Francis Bacon

  ***

“İnançlı bir insanın şüpheci bir insandan daha mutlu olması, sarhoş bir insanın ayık birinden daha mutlu olmasından farklı değildir.”

“Toplum için tehlikeli olan, inançsızlık değil, inançtır.”
George Bernard Shaw

  ****

 “Epiküros’ un sorduğu sorular hala cevaplanmamıştır: Tanrılık kötülüğü ortadan kaldırmayı istiyor mu, yoksa buna gücü mü yok? Gücü var da niyeti mi yok? O zaman kötü niyetli midir? Tanrı kötülüğü kaldırmak için hem güce sahiptir hem de istekli midir? O zaman kötülük niye vardır?”
David Hume

“Tanrı dünyamızdan kötülükleri ya atmak istiyor da atamıyor, ya atabilir ama atmak istemiyor, ya ne atabiliyor ve atmak istiyor.”
Papaz Lactantius

“ATEİST CANAVAR” adlı siteden alınmıştır.

***********

***********

 DEİZM  (SÖZCÜ GAZETESİNDEN)

 Diğer bir adı “Yaradancılık” olan deizm, temelde tüm dinleri reddeder ve tek tanrıya inanır. Dinsel bilgiye akıl yoluyla ulaşılabileceğini savunur. Vahiy gibi konular reddeder. Tanrı dünya hayatına ve evrene müdahale etmez.

  DEİZM: AKIL YOLUYLA KAVRANAN TANRI

İnanışın tanımlanmasında kullanılan doğal din ya da doğal inanç kavramları, hiçbir aracı olmaksızın sadece akıl yoluyla kavranabilecek yalın bir Tanrı inancını belirtir. Bu inancı benimseyen kişiye “Deist” denir. Terim Lâtince Tanrı anlamındaki “Déus” sözcüğünden türetilmiş ve özgür düşüncelilerin Tanrı inancını belirtmede kullanılmıştır.

 “İNSANLARA AKIL VEREN TANRI”

 Evreni yaratan, işleyişi için doğa kanunlarını koyan, ayrıca insanlığa ve evrene müdahalede bulunmayan; doğruları keşfetmeleri için insanlara akıl veren bir Tanrıya duyulan inanç, deizmi ifade etmektedir. Deistler genellikle bu doğrultuda evreni Tanrı tarafından tasarlanan, hareketi başlatılan; dışarıdan müdahale olmadan, doğa kanunlarına uygun şekilde işleyen bir bütünlük olarak görme eğilimindedir.

 Kehanetlerin, mucizelerin, dinsel dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddinden dolayı peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günâh, ibâdet, dua, vahiy, melek, cin, şeytan, cennet, cehennem, ahiret ve kader gibi kavramların bu inanışta yeri yoktur. Belirli bir öncüsü, merkezi bulunmaması sebebiyle deizmde ihtiyaç duyulan tek şey, sağduyulu olmak ve her şeyi akıl süzgecinden geçirmektir.

 EVRİM OLABİLİR DE OLMAYABİLİR DE…

 Deizmin temel inançları dışında bazı deistler. ölümden sonra yaşama veya reenkarnasyona inanabilir. Bununla birlikte deistlerin ruhun ölümsüzlüğüne dair inançları hayli çeşitlidir. Ruhların, Tanrı tarafından ölümden önceki hayatlarındaki davranışlarına göre ödüllendirileceğine ya da cezalandırılacağına veya sadece ruhun ölümsüzlüğüne inanan, ruhun ölümsüzlüğü konusunda agnostik yaklaşım sergileyen ve ruhun ölümsüz olmadığını düşünen deistler vardır.

 Deist yazarlar Yüce Varlık, İlahi Saatçi, Evrenin Büyük Mimarı ve Doğanın Tanrısı gibi ifadeler kullanarak çeşitli şekillerde Tanrıya atıfta bulunmuştur.

 Deizm, evrim teorisine karşı değildir. Deizme göre insan, Tanrı’nın oluşturduğu kurallar çerçevesinde, daha ilkel canlıların evrimleşmesi sonucu oluşmuş olabilir. Bir Yaratıcıya inanmak, o Yaratıcının, insanı aşama geçirmeksizin bir anda yarattığı fikrine inanmayı gerektirmez.

 Evrim teorisine karşı ortaya atılan “akıllı tasarım” görüşü, deizmde bulunmak zorunda değildir.